beşinci bölüm.

899 97 60
                                    

yorum sınırı 50


-

1 ay sonra

Küçük kasabanın koskocaman olan merkezinde duyulan seslere kulak vererek, adımlarını merkeze doğru ilerletti esmer adam. Yüksek sesler her bir yandan duyulduğundan, ne olup bittiğini epey merak etmişti. Seslerin asıl kaynağına ilerlerken, daracık sokaklarda birçok cadı ve vampir doluydu. En sonunda seslerin asıl sebebi olan kalabalığın ortasına girdiğinde gözlerini etrafta gezdirdi ve olaya odaklanmaya çalıştı. Onu gören çaylak vampirler kendisine selam verince, her birinde gözlerini gezdiriverdi. "Büyü kitaplarımı vermek zorundasınız." diyerek haykıran cadıya değindi bakışları. Bu kasabada vampirler, kurtlar ve cadılar ayrı tutulurdu. Vampirler kasabanın sahibiydi ve kasabanın tamamı onlara aitti. Kurtlar gölün yanında yaşam sürdürürler, pek bir şeye karışmazlardı. Ve cadılar ise, onların da bölgeleri ayrıydı fakat vampirlerle sürekli kavga halindelerdi.

Olayların bayağı sıkıcı olduğuna kanaat getirdikten sonra insanların etrafından dolaşarak oradan ayrıldı. Tam o sırada çalan telefonuyla birlikte bir eli cebine kaymıştı, cebinde titreyen telefonu eline alıp arayan kişiye baktıktan sonra yeşil düğmeye bastı. "Abi! duştan çıktığım an yok oldun, nerelerdesin?" heyecanlı ses adamın kulaklarına vardığında kıkırdadı. "Dolanmaya çıkıverdim, iyi yapmış mıyım Jennie?"

İkilinin telefon görüşmesi dakikalar içerisinde sona erdi, vampir adamın ayağı ne tarafa doğru gidiyorsa o tarafa doğru ilerlerken arkasından gelen ayak seslerini duydu. Adımlarını durdurarak olduğu yerde kaldı.

"Hey, sen köken vampirlerden Kim Namjoon değil misin?" arkasından gelen ses ile birlikte kaşları havalandı, bedenini yavaşça arka tarafına döndürdü. Karşısında gördüğü cadı ile dudakları aralandı fakat cadı olan onun konuşmasına izin vermedi. "Duyduğuma göre, cadıların en bilgilisi olan Somi'yi arıyormuşsun. Doğru muyum?"

Karşısındaki vampirin ifadesiz bakışları altında ezilirken, kollarını birbirine bağladı sarışın cadı. Kendisine doğru birkaç adım atan adama karşı olduğu yerde titremeden edemedi, vampirler bayağı güçlüydü. Özellikle de köken vampir kardeşler. "Somi seni bekliyor, eğer görüşeceksen benimle gel." sözlerini tamamladığı anda yolu ezbere biliyormuşçasına ilerleyen cadının peşinden ilerledi. Kasabada her cins ayrıldığı gibi bölgelerde de kural bulunuyordu. Bir vampirin cadıların bölgesine girmesi yasaktı, aynı şekilde cadının da. Kısaca hiçbir tür karşı tarafın yerine giremezdi. Dakikalar boyunca cadının peşinden ilerleyen esmer adam epey sıkılmıştı. Kural dağılımına göre verilen yerler birbirine fazlasıyla uzaktı.

Dakikalar sonunda vardıkları koca köşkü gecenin karanlığında aydınlatan tek şey, büyük lambalarda bulunan mum ışıklarıydı. Loş mum ışığı köşke hoş bir hava veriyor, ağaç ve otların camlardan sarkması da bunu destekliyordu.

Önünde ilerleyen cadının adımları durduğunda koca siyah kapı açıldı, birlikte bahçeden içeri girdiler. Bahçede usulca adımlar atan adam, sağ tarafından farklı bir kadın sesi duyduğunda kafasını çevirip sesin sahibine baktı. "Koskoca köken vampirin buralara kadar gelmesi, açıkçası gururum okşandı." iğneleyici kelimeler kullanarak kurulan cümleyi sonlandıran somi, hızla karşısındaki adama doğru ilerledi. Köken vampirler saygı görür fakat sevilmezlerdi, bu sebepten ötürü birçok yer değişikliği yapmak zorunda kalmışlardı.

Yıllardır yaşadıkları şeylere bir son vererek, seneler önce ailesinin olan bu kasabaya sonunda geri dönmüşlerdi. Fakat kardeşlerinin onlardan önce döndüğünden haberdar değillerdi. Gözlerini karşısındaki cadıya dikmiş olan vampir, bir elini cebine koyarak kendisine doğru gelen kadını süzüyordu.

boundary. |taekookWhere stories live. Discover now