sekizinci bölüm.

197 22 1
                                    


Taehyung kapıyı iterek içeri girdiğinde kulaklarına hoş bir müzik dolmuştu. Etrafa göz gezdirerek masaları yokladı. Müziğin sesi ne kadar kısık olsa dahi etraf epey sessizdi.

Cam kenarına kurulmuş, viskisini yudumlayan adamda gözleri durdu. Durulmuş adımlarını ilerleterek tam karşısındaki sandalyeyi çekti ve yerleşti.
“Burası dün geceki partiden sonra bayağı sönük kalıyor.” diyerek söze girdiğinde karşısındaki adamın bakışları kendisine döndü. Bakışlarıyla işaret ettiği kızıla döndü esmer. Bir şeyler ima etmek istercesine ağzından ses çıkardı. “Galiba şehrin en işlek barının barmeninin peşindesin.”

“Evet üzerinde çalıştığım bir şey.” yanıtladı.

“Onu afiyetle bir güzel yemek yerine burada peşinde dolaşığına göre, eh. özel biri olmalı.” oturduğu sandalyeden bir hışımla kalkarak kızılın yanına geçti hemen. Bir adımı üç adım gibi olduğundan bu dar alanda yürümesi de onun için kolaydı. Kızıl saçlı kız tam oradan çıkmak üzereyken arkasına geçerek başına dikildi ve konuya girdi.

“Afedersin canım, acaba ne çalışıyorsun?” soruyu yönelttiğinde saniyeler içerisinde yanıt aldı.

“Psikoloji.”

“Psikoloji. Vay, belki buradaki arkadaşıma teşhis koymama yardım edebilirsin. Bu aralar biraz bunalımda kendisi.” kızın hırkasından çekiştirerek az önce oturduğu masanın önüne getirdi. “Aklını bir kızdan alamıyor. Onun krallara layık bir kız olduğunu söylüyor. Bana kalsa umudunu kesip işine bakmalı.” çekiştirdiği kızın tepkisini görmek adına kafasını ona çevirip devam etti.

“Profesyonel görüşün nedir?”

“Kibar biri ol ve belki bir gün fırsat çıkabilir.” sözlerini bitirir bitirmez çıkış kapısına ilerlediğinde kai arkasından seslendi. “Bu gece olur mu? Saat dokuzda burada buluşsak.”

“Bunu bir düşünürüm.” son sözlerini söyledikten sonra kapı kolunu çekerek kapıyı açtı ve oradan ayrıldı. “Galiba cazibemi kaybetmişim.” karşısındakine döndü esmer. “ya da sen kaybetmişsin.”

-

Caddedeki yavaş adımlarını hızlandırıp kaldırım tarafında kalan dükkana ilerledi. Buraya gelirken kafasında bir şeylerin netleştirmişti. Bu şehirde yaşanan olaylar ve insanlar onun için epey farklıydı. O, bu tarz yaşanan şeylere alışık biri değildi. Herkesin alışık olduğu bir yer olduğu gibi onun da alıştığı evi vardı. Burada bitmek bilmeyen cadılar ve vampirler sürekli etkileşim halindelerdi. Kendisi de sürekli diken altındaydı. Ayrıca karnında taşıdığı bebeğin babası bile intikam peşindeydi.

Taehyung’un kendince gücü olması bir yana o erişilmeyecek güç istiyordu. Yıllar önce terk ettiği bu şehri geri almak istiyordu. Namjoon’un kendisini bulması ile birlikte bu şehre gelmesi ve burada yaşamaya başlaması bir olmuştu. Artık bu yaşananlara bir an önce son vermek istiyordu. Dükkanın önüne geldiğinde kapının önünde kilidi kapatan bir kız gördü. Ona doğru eğilerek konuştu.

“Hey, hey.” varlığını belli etmek istercesine konuştuktan sonra arkası dönük olan kız kendisine döndü.“Kapalıyız özür dilerim.”

“Dövülmüş akonik çiçeği.” bu çiçeğin zehirli olduğunu biliyordu. “Kurtboğan mı? Bu zehirdir.” cadı kız, omeganın hafif belli olan karnına baktı. Yapacaklarını anlarmışçasına karşısındakine onu beklemesini ifade ederek kapattığı kilidi açtı ve içeri girdi. Dakikalar içerisinde içeriden çıktıktan sonra eli dolu dönmüştü.

“Yüksük otuyla karıştır, içine birkaç damla, bu yeterli.” karşısındaki omegaya açıklama yapmak ister gibi konuşup ona yapması gerektiğini anlattıktan sonra omega elindekileri aldı. Dükkanın önünden hızla uzaklaştı. Lakin omega, arkasında ne bıraktığının farkında değildi. Dükkanını kapatmış olan cadı, sol elinde tuttuğu telefonuyla bir numara tuşlayıp telefonu kulağına götürdü. Saniyeler içerisinde açılan telefonla konuşmaya başladı.

boundary. |taekookWhere stories live. Discover now