Giriş

362 91 118
                                    

Bir gün hastalarını ziyerete gitmek için ofisinden ayrılan genç başarılı psikolog Buğra çantasını alıp arabasına doğru ilerlerken kafasında soru işaretleri vardı.


Bu kızımız Azra bu akıl hastanesine nasıl geldi? Neler yaşadı ? Bunları kafasında düşünüp durmaya başladı. Tam arabaya binmiş yolda ilerlerken bir anda kafasını sağ çevirdiğinde yol kenarında siyah saçlı beyaz elbiseli yüzü bir şeyden korkmuş gibi bembeyaz, ayakları çıplak bir kız gördü. Ve direk arabayı durdurdu. Yol kenarına tekrardan baktığında kız ortadan kaybolmuştu. Ne olduğunu anlamayan Buğra bir süre dona kalırken arkadan bir sesin , '' İlerlesene kardeşim yolun ortasında durma'' demesiyle kendine geldi.


Bir kız gördüğüne o kadar emindi ki ama nasıl ortadan kaybolduğuna dair bir fikri yoktu. Sabah akşam demeden hastalarıyla ilgilendiği esnada ki yorgunluklarına kimi zaman uykusuz kaldığına yorumladı. Yolda boyunca kafasında hep Azra'yı daha kötü yapmadan nasıl konuşabilir zarar vermeden nasıl düzeltebilir onun planlarını yaparken bir yandan da üzülüyordu...


Buğra psikolog...


Sarışın saçları, deniz kadar derin mavi gözlü, hafif kaslı ve yakışıklı bir psikolog üniversite zamanında herkesin göz alıcı bakışlar bıraktığı o psikolog


Gideceği o şehirden uzak arabayla giderken dikkat gerektiren virajlar, yol kenarında yaşlandığı dallarından gövdelerinden belli olan ağaçlar ve sağ tarafına baktığında uçsuz bucaksız bir uçurum vardı.. Hastane ise yol bitiminde ormanın tam ortasındaydı. Neden şehirden bu kadar uzakta ve burada olduğuna anlam verememişti. Ama söz konusu Azra'ya gidecekti. Bir yandan gözüne korkunç gelse de gündüz ayrı güzel oluşu ilham veriyordu yolda giderken bu manzaraları izleyerek gideceği o yere varmıştı. Hastane eski yapıda, her yeri harabe içinde, bahçesinde uzun kesilmemiş otlar kaynayan , toprak ölü bitkilerle doluydu duvar boyaları çıkmış çatı neredeyse çökecek yıkık dökük bir yerdi. Arabasını park ettikten sonra konuşmak neden buraya geldiğini anlatmak üzere hastaneye girdi. Kapıda onu danışman karşılarken bir bayan '' hoş geldiniz'' dedi.


Bunun üzerine bir anda irkilen Buğra '' hoş buldum'' dedi. '' Azra hanıma geldim. Kendisinin odası nerde ? '' diye soru yönelttikten sonra elini kaldıran danışman '' koridorun sonunda '' diye cevap verdi. Evet ilk girişte korkutucu eski kadim zamanlardan kalma gibi olan o hastane de koridorun sonundaydı. Belli etmese de irkilmişti. '' teşekkürler '' diyerek oradan ayrıldı. '' burası nasıl hastane ? Neler oluyor burada ? Diye ilerlerken bir odadan birden bağrışma sesleri geldi. '' korkuyorumm , korkuyorumm git buradan gitt!!'' sesiyle diğer doktorların ellerinde ilaçlarla içeri girmesi bir olmuştu. Korkusu kat ve kat artmıştı. Ama o korkunç ve buram buram rutubet kokan koridorun sonunda bekleyen hastası vardı. Ve bu olayları çözme cesaretini içinde buluyordu. Nedenini bilmiyordu, içten gelen bir dürtü, doğduğunda çocuğun annesine sarılması kadar içgüdüsel bir his vardı.


Ve kapıya geldi. Kalbinin atışları umduğundan da fazla atıyordu. Sanki kalbi yerinden çıkarcısınaydı. Derin bir nefes aldı. Ve elini kapının koluna doğru götürürken kulağına gelen o sesse irkildi. Kısık bir sesle '' şiiii hoş geldin doktor'' sanki ensesinin arkasında birisi vardı. Ve nefes alış verişini orada hissediyordu. Arkasına bile bakmadan kapıyı çalmadan direk içeriye girdi. Ve gördüklerinin karşısında şoka girdi. Her yeri dökülmüş oda küf kokuları etrafı sarmıştı içinde sadece boyaları


sokulmuş bir dolap eski püskü paslanmış bir buz dolabı ve de kırık dökük yatak ile birlikte odanın sadece bir tane camı vardı. O da zaten camın yarısı kırık sadece şeffaf bir poşet ile kapatılmıştı. Ama doktor odaya girdiğinde Azra'yı görememişti. Ki tam da o sırada bir kez daha ensesinde o korkunç nefesi hissederken bir ses '' doktorrr hoş geldin bana yardım edecek mısın ? Korkuyorum doktor , pişmanım hem de çok '' diye bir ses geldi.

AZRAH Where stories live. Discover now