04, yakın arkadaşlar ve saçlar

111 17 62
                                    


geçen ay boyunca yoongi ve hoseok arasındaki güven giderek büyümüştü. hatta hoseok'un büyüğü, yoongi, ona evinin anahtarını bile vermişti çünkü her sabah onun içeri girmesine izin vermek için uyanmak istemiyordu.

hoseok yoongi'yi gerçekten sevmeye başlamıştı ve onu en yakın arkadaşlarından biri sayıyordu. namjoon'un yanında, elbette.

ayrıca yoongi'nin onun yanında eskisinden çok daha rahat olduğunu da biliyordu. hoseok'un etrafında kendisi gibi olabilmek artık onun için kolaydı ve bu onu mutlu ediyordu. hoseok kahkaha attığında yoongi'nin güzel gülüşünü görmeyi seviyordu.

bu artık sıradan bir rutin hâline gelmişti. hoseok saat 11'de geliyor, ardından o duştan çıktığında yoongi koltukta bekliyor oluyordu.

hoseok kırlent yastıklara doğru yürüyüp oturdu ve telefonunu çıkardı. diğeri koltuğun öbür yanındaki noktasından ayrılmamıştı. biraz sonrasında, kırmızı kafa koltukta bir değişiklik ve onun vücuduna baskı uygulayan sıcaklığı hissetti. yoongi dizine yattığında hoseok yüzünün saçının rengine dönmeye başladığını çoktan hissetmeye başlamıştı bile.

tamamen saf içgüdünün dışında, hoseok parmaklarını yoongi'nin saçlarında dolaştırmaya başlamıştı, sadece oynuyordu. hoseok, yoongi'nin odasından çıktığı zaman hep halsiz ve biraz uykulu olduğunu biliyordu, bu yüzden yoongi'nin gözlerinin yavaşça kapanmasına şaşırmadı.

büyüğü onun dizinde uykuya dalarken sosyal medyada dolaşmaya devam etti. yoongi'nin tamamen uykuya daldığını fark ettiğinde hafifçe gülümsedi ve daha çok oynayarak rahatsız etmemek için parmaklarını saçlarından çekti, ancak o çeker çekmez yoongi sızlandı.

yoongi, "hayır," diye parmaklarını sürüklerken mızırdandı, "devam et." hoseok hyungunun şirinliğine hafifçe güldü. elini tekrar saçına yerleştirdi, ikisi bir süre aynı pozisyonda kaldılar.

birkaç dakikalık rahat sessizliğin ardından yoongi sonunda konuştu, "sana bir ricada bulunabilir miyim?"

hoseok mırıldandı, "mhm." şu anda yapıyor olduklarından oldukça memnundu. yoongi, hoseok'un gözlerine bakacak şekilde kafasını yukarıya çevirdi. "saçımı boyamama ve altkesim yapmama yardım eder misin?"

hoseok gergince yutkundu. "ah, bilemiyorum yoongi. yanlışlıkla mahvetmek istemem. saç kesiminde hiç iyi değilimdir."

yoongi hoseok'un kucağındaki yerinden doğruldu ve başını salladı, "dürüst olmak gerekirse, pek de umursamıyorum. sadece yeni bir şeyler denemek istiyorum ama altkesimi kendi başıma yapmak zor. lütfen, hoseok?"

hoseok endişelendiği şey saçını mahvetme ihtimaliydi, ve gerçekten de yoongi ile olan arkadaşlığını saç ile mahvetmek istemiyordu. ama yine de, yoongi'ye nasıl hayır diyebilirdi? isteksizce iç çekti. "peki... sanırım."

yoongi genişçe gülümsedi. "harika. çok teşekkür ederim." koltuktan kalkıp mutfağa yöneldi ve küçük bir plastik torba açtı. "saç boyasını dün aldım, ve tıraş makinesi zaten banyoda. bleach sarı denemek istiyordum, umarım güzel görünür."

hoseok boya kutusunu eline alırken sordu, "güzel görüneceğine eminim. ne zaman başlamak istersin?"

"hemen, şimdi."

-

yoongi lavabonun üzerindeki dolaptan tıraş makinesini alıp hoseok'un eline tutuşturdu. "işte burada. ne zaman hazır hissedersen."

yoongi yere oturup onun bacakları arasında yere oturduğunda hoseok gergince klozete oturmuştu. yoongi'nin üst saçının bir kısmını yukarıya kaldırdı ki keseceği yeri görebilsin. tıraş makinesinin düğmesini açtı ve tam başlayacakken onu geri kapattı ve kekeledi. "b-ben emin değilim, yoongi. seni yaralayabilirim. bi kuaföre falan gitsen olmaz mı? onlar benden çok daha iyi-"

soap 𖥸 yoonseok [türkçe çeviri]Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum