11, arkadaşlar da kucaklaşır

109 12 102
                                    


'bittersweet kafe'nin kapısının üzerindeki zil, bir müşteri geldiğini işaret ederek şıngırdadı.

jeongguk içini çekti ve monoton bir sesle müşteriyi karşıladı, "bittersweet'e hoş geldiniz, ne istersiniz-" kapıdan kimin girdiğini görünce şaşırdı. "hyung? burada ne arıyorsun?"

ufak figürlü min yoongi yavaşça ön tezgaha ilerledi. "ben de seni gördüğüme sevindim, kook. stres atmak için buradayım." içini çekti. yoongi, haftalar önce hoseok'a müzik yapmayı sevdiğini söylerken yalan söylemiyordu. ama bunun eksi yanı, onu son derece bitkin kılmasıydı.

"anladım, kahven nasıl olsun?" kasanın arkasında, sipariş almaya hazırdı jeongguk.

"acı kahve. öğlen 6.30 olmasaydı expresso bile alırdım." jeongguk'a içeçek parasını uzatırken sarışın esnedi.

jeongguk gülümsedi ve para üstünü uzattı. "hemen geliyor. jiminie hyung! gel de ben yoongi hyungun kahvesini yaparken kasayla ilgilen!"

kuzgun saçlı arkada kaybolurken kısa ve meraklı sarışın çıkageldi. "yoongi? heyy burada ne arıyorsun?"

yoongi gülümseyen oğlana gözlerini kırpıştırdı, ardından devirdi. "saygı sözcükleri, jimin... ve kahve almaya geldim, öğlenin kalanını bitirmemde bana yardım etmesi için."

"neden öğlenin kalanını bitirmen gerek ki hyung? sadece eve git ve biraz uyu."

"yapamam," iç çekti ve gözlerini ovuşturdu. "yarın dersi olduğundan ve benim de çalışmam gerektiğinden hoseok'a bu akşam takılacağımıza söz verdim. bu arada, ne zamandır burada çalışıyorsun sen?"

"aah evet!" jimin sanki orada çalıştığını unutmuş gibi büyümüş gözleri ve gülümsemesiyle bağırdı. "jeonggukie bana bir iş buldu! son işimden kovulmuştum bu yüzden patronuyla konuştu beni alması için- ve işte buradayım!"

yoongi şaşkına dönmüştü. "ne- jimin amına koyayım- bu bu seneki onuncu işin falan!"

jimin umursamaz bir tavırla ona elini salladı. "endişelenme. diğer tüm işlerde berbattım ama bunda oldukça iyiyim. kookie iyi bir öğretmen ve hatta hızlı öğrendiğimi bile söyledi! sanırım baristalık tam benlik." diye kıkırdadı.

"kookie, ha?" yoongi alttan alttan sırıtarak sordu. "güzel lakapmış, jimin."

ufak sarışın kızardı ve onu tezgahın üzerinden itti. "hyung, hayır! öyle bir şey değil- heteroyum ben!" fısıltısı bağırıyor gibiydi. jeongguk'un duyup duymadığını görmek için arkasını döndü, şükür ki, yoongi'nin kahvesini yapmakla meşguldü.

"pekala, ama kesin bildiğim şey jeongguk'un hetero olmadığı." yoongi omuz silkti. jimin'in suratındaki ifade tekrar gülmesi için yeterliydi.

"b- bunu nereden biliyorsun?" diye fısıldadı, belli ki şaşırmıştı. "yani, aslında sürpriz değil ama yine de nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"hoseok söyledi," gülmeye devam ediyordu, "ama önemli değil. sadece seninle dalga geçiyordum."

jimin hyunguna ofladı ama yanlarına gelen jeongguk'u duyunca döndü.

"min yoongi'ye bir acı kahve, rica ederim," dedi, bardağı koyarken.

yoongi sıcak kahveden bir yudum aldı. tanıdık tat neredeyse inletmişti. kahve içmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki, kötü ruh hâline ne kadar iyi geldiğini neredeyse unutmuştu.

"takılmaya mı geldin hyung?"

yoongi başını salladı, "evet, ama birkaç dakikaya giderim."

oğlanlar başlarını salladılar. jeongguk kasanın altından bir havlu aldı ve köşedeki pis masalardan birine yöneldi. o üçü dışında kafe tamamen boştu, kimse öğlen bu kadar geç saatte kahve istemezdi.

soap 𖥸 yoonseok [türkçe çeviri]Where stories live. Discover now