07, bir oğlana karşı

81 14 75
                                    


hepsi yoongi'nin salonunda rahatça otururken yeni sohbetler birbiri ardına geliyordu. tuhaf ortam başta vardı evet, ama şimdi gitmiş haldeydi.

"yani siz iki götçük hoseok'un duş başlığı kırıldığı için tanıştınız, öyle mi?" soruyu duyduğunda dalmış gitmiş olan yoongi kısa sarışın oğlana döndü. hoseok sessizce "evet" derken kendisi sadece başını salladı. neredeyse iki buçuk ay olmuştu ve tanışma hikâyeleri inanılmaz gibi gelse de, doğruydu.

jimin ve diğer oğlanlar koca odayı dolduracak kadar güldüler. "anca kitaptan okuyacağın bir olay gibi geliyor, çok klişe."

"haklısın," diye cevapladı taehyung. koltukta oturan ikiliye bakıp sırıttı. "kader gibi bir şey."

oğlanın alaylarına çoktan alışmış olan hoseok, yoongi ona dik dik bakarken sadece gülümsedi ve omuz silkti. ah, dikdörtgen gülüşlü oğlanın ne demek istediğini çok da iyi biliyordu. ve bu yoongi'yi daha da sinirlendirdi. taehyung bunu yüksek sesle söylediğinden falan değil, yoongi hisleri hakkında tamamen yanılmadığı hissinden kurtulamadığı için.

kırmızı kafa, havadaki hafif gerilimi fark edince ortamı rahatlatmak için parlakça gülümsedi. "elbette. arkadaş olmak için yaratılmışız, değil mi?" hoseok'un sözleri tuhaf bir şekilde kendi kulaklarına yerleşti, nedenini bilmiyordu. kurcalamamayı tercih etti.

yoongi, sonunda yoğun bakışlardan rahatsız olmaya başlamış gümüş saçlı oğlanla göz temasını kesti. "elbette, arkadaş olmak için."

ahh... diye düşündü hoseok. ama gerçekten, başka ne demesini bekliyordum ki?.. adam heteroseksüel, şu hayallerini kafandan çıkar.

"hmm, bir şaka duymak ister misiniz?" seokjin heyecanla sordu. tüm oğlanlar bu soruya farklı bir tepki verdi: namjoon'un gözleri irileşti, jimin korkuyla başını salladı, yoongi huysuzlandı. onlar için cevap açıkça hayırdı.

ama taehyung, hoseok ve jeongguk tam tersi tepkiler vermişlerdi.

oylama tam ikiye ayrılmıştı.

'hayır' cevapları hakkında kafası karışan tek kişi hoseok değildi. "neden şaka yapmasını istemiyorsunuz ki?" acınası görünen namjoon, bildikleriyle başını salladı, "birazdan anlarsın."

"pekala kıçlarını kenara çekmek zorunda kalacaklar çünkü ne olursa olsun şakayı yapacağım." namjoon'un dizi üzerinde konumunu düzeltti böylece herkesle yüz yüze gelebilsin. hoseok'un gördüğü kadarıyla, tek heyecanlı kişi taehyung'du.

"tayyip karısına 'emin misin' diye sorduğunda karısı ne demiş?" seokjin heyecanla bir yanıt beklerken tek cevap jimin'den gelmişti, "umrumuzda değil" ardından jin ona bakıp ani bir hareketle giydiği terliği jimin'in kafasına fırlattı. "yanlış! başka cevap?"

jeongguk hepsi adına cevap vermişti. "bilmem, ne demiş?" gözlerinde jimin'le aynı kaderi paylaşmak istemeyişinin korkusu vardı, jimin hâlâ acıyan kafasını ovuşturuyordu.

seokjin cevabı söylemeden bile gülmeye başlamıştı. "emin değilim tayyip'im, emine'yim."

gerginlik artık tamamen yok olmuştu.

"hyung, sen deli- hiç de komik değildi!" diye bağırdı jimin. "bunun için mi kafama terlik yedim?!" seokjin gülmeyi bıraktı ve çarpık parmağını kısa sarışına doğrulttu. "onun yerine sıradakinin kıçına girmesini ister misin?"

jimin'in gözleri büyüdüğünde kafasını hızlıca sallamaya başlamıştı da. "h-hayır sağ ol." diğerleri çılgınca gülüyorlardı.

tüm kahkahalar dindiğinde yoongi yüzünde ufak bir tebessümle konuştu. "senden ve şakalarından nefret ediyorum jin hyung."

soap 𖥸 yoonseok [türkçe çeviri]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang