8.

104 5 0
                                    

Azize hanımın aniden odama girmesiyle uyanmıştım, şuan mutfakta Nurcan abla(çalışan) ve ben sarma sarıyorduk. Öyle 3/5 tane de değil tam 4 tencere, aslında itiraz ederdim ama bu sıralar gözler üstümdeydi. Azize hanıma çıkışlarım ister istemez batıyordu, bazılarına özellikle gönüle gerçekten benimle ne alıp veremediği var anlamıyordum.

Daha deminde gelip sardığım sarmaları eleştirmiş, -erkek bozmasını alırsanız böyle olur- diyip gitmişti. Ağzına lafı tıkıyacağım anda inci teyze sakinleştirdi. Onu üzmek istemediğim için sustum.

Baranla hala o günden beri çok fazla iletişim kurmuyorduk. Daha doğrusu o benden uzak duruyor, bende haliyle çok fazla yanaşmıyordum. Zaten niye yanaşayım. Azize hanımın ve gönülün laf sokmaları olmasa çok daha iyi olacaktı ama yapacak birşey yok bu kadar insanın içinde 2/3 tane çürük çıkmasıda çok doğaldı.

"Oğlum sen yoruldun boşver kalk dinlen bu kadar sarma sarılır mı kime yedircekse!"

"Bende anlamadım gönülle karşılıklı bizim dedikodumu yapıp yerler herhalde"

"Ay oğlum sus sus güldürdün beni de ne alemsin"

Nurcandan da hafif kahkahalar duyunca kendimi tutamadım ve sesli sesli gülmeye başladım. Ayağa kalkıp ellerimi yıkadıktan sonra inci teyzenin yanına oturdum. O sırada Azize hanım geldi, gülen yüzüm aniden soldu yemin ederim. Kadın ruh emiciydi.

"Ne bu ses, noluyor? Ayrıca sen niye sarmıyorsun ben bu tencereler dolacak demedim mi?"

"Ben dedim ana nasıl yapsın o kadar şeyi yorulmasın diye şey et-"

Azize hanım tam elini kaldırıp inci teyzeye vuracakken ben tuttum elini, bu yaşta kadının tokat yemesi olacak iş değildi hem de beni korumak için. Karşısında çocuk yoktu en nihayetinde kaç yıllık gelini, nasıl olur da böyle bir sinirle vurmaya yeltenebiliyordu.

"Napıyorsunuz siz?!"

"Sen kimsin de bana hesap soruyorsun o benim gelinim ne yapacağımı sana mı soracam, erkeğin bozması!!"

"Ana deme öyle"

"Sen kes sesini gelin hanım"

"Hatırlarsanız bu evliliği ne baran ne ben istedik ikimizde sizlerin zorlamasıyla evlendik, ayrıca inci hanım sizin ne kadar gelininizse, baranın da annesi yani benim de annem. Ve ona bu şekilde davranmanıza müsaade edemem kusura bakmayın"

Azize hanım sinirle elini benden kurtarıp mutfaktan çıktı, bende inci teyzeye döndüm. Dolu gözlerle bana bakıyordu, bende ona tebessüm ederek baktım. Aniden bana sarılmasıyla anlık olarak elim boş kalsa da hemen yerlerini buldular.

"Sağol oğlum"

"Ne demek inci teyze, sende lütfen susma artık kendini koru tamam mı?"

"Tamam oğlum, ama aramızda kalsın bu olanlar emi yoksa baran, kızlar falan duyarsa şimdi durduk yere kavga çıkmasın"

"Peki siz bilirsiniz"

Mutfaktan çıktığım sırada baranın kız kardeşleri durdu beni. Tam 5 kız kardeşi vardı, 2 tane de erkek kardeşi tam 8 kardeştiler. Bizim orda 3 çocukları olanlara bile şaşırıyolardı. Hülya abla baranın abisinin yani Ferhat abinin eşi, Fatma, Ayşe, Selda, Reyyan, Gül ise baranın kız kardeşleriydi. Bir de tabi Hazar vardı, evin en küçük kardeşi o da benden sadece 1 yaş büyüktü.

"Nasılsınn canım, hoş bu evde huzur çok fazla olmaz malum ama"

"İyiyim abla yani alışmaya çalışıyorum, siz nasılsınız?"

"İyiyiz"

"İyiyiz"

"Baran sana kötü davranmıyor değil, vallah korarız onun kafasını"

"He gırarız valla Miraç sen de hele"

"Yok yok kötü davranmıyor, aslında son zamanlarda konuşmuyoruz bile"

"Aa neden??"

"Bilmiyorum en son Ali'yle dışarı çıkmıştım, o sırada da telefonumun şarjı bitmiş beni aramış ama ulaşamamış. Eve gelince bağırıp çağırdı, o günden sonra da konuşmuyor"

"Kıskandı yani seni"

"Valla kıskanmış seni kız yoksa abim öyle trip atmaz kimseye odundur"

"Yok abla ne kıskanması garezi bana, nefret ediyoruz resmen birbirimizden, 3 gün kavga etmedik valla ağzım açık kaldı ne zaman olcak diye bakıyorum"

"Sen öyle san hıh"

O sırada Ferhat abi baran ve Hazar girdi odaya, işten gelmişlerdi. Bize selam verip yukarıya duş almaya çıktılar. Hazar'la ufak bir anlamsız bakışmamız oldu. Sessiz bir çocuktu, çok olaylara karışmıyordu, en iyisini yapıyordu belki de.

Çok geçmeden yemeğe oturduk, herkes sessizdi özellikle inci teyze hiç konuşmamıştı, hatta başını bile kaldırmamıştı. Ben de ses etmedim, sessiz bir yemeğin ardından odaya geçtik. Baran yine konuşmuyordu, bende sinirlenmeye başladım bu işe son vermek gerekiyordu, ama baranın yapmayacağı belliydi.

"Noluyo baran ?"

"Birşey olduğu yok nerden çıkardın"

"Ne demek olduğu yok ağzını bıçak açmıyor normalde laf sokmadan, iğnelemeden duramazdın noluyo"

"Laf sokmamı mı istiyorsun"

"Ne demek istediğimi anladın bence, Ali olayından sonra konuşmadık neredeyse en azından açıklığa kavuşturabiliriz"

"O herif yüzünden ben böyleyim yani öyle mi? Bak sen Ali bey heryer de ben o adam için sinirlenmem bile işle ilgili birkaç mesele var o yüzden kafam yoğun yoksa banane"

" Doğru zaten sanane"

"Miraç başlama!!"

" Ne başlama, Allah Allah dellendin gene kızgınlıga girmiş horoz gibi!"

"Ne diyon lan sen"

"Napcan beni mi dövcen ayı"

" Bak valla varya sen-"

"Ee napcan beni"

"Uğraşılmaz senle uyuyorum ben"

"İyi defol uyu"

Sinirle ellerini sıktı, boynundaki damarlar bile dışına çıkmıştı, bu adamın sinir problemi vardı kesin. Neyse ki havlayıp havlayıp kulübesine dönüyordu Allah'tan. En azından konuşmamız kavga bile olsa az çok hallettiğimiz için mutluydum. Baranı sinir ettiğime göre de rahat rahat uyuyabilirdim.

HATA / BXBWhere stories live. Discover now