2-Cevapsız Sorular

208 51 20
                                    

Gimponun talan edilmiş bazı kesimleri, oradan uzak bir yerde kurulmuş çadırlarıyla akşamı geçiriyorlardı.

Duyulan habere göre eşkiyaların bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı ise akşama doğru geri çekilmişti. Çıkan yangınların kontrol altına alınması ise biraz daha sürecek gibi duruyordu.

Halk çadırlarda yiyeceklerini yiyerek sohbet ediyorlardı. Kendilerince durumu değerlendirirken çadırlardan birinde köşeye yaslanmış bir şekilde sohbet eden çalışanların yanına gitti Minho.

Kolunu onlardan birinin koluna yaslayarak " Bir şeye ihtiyaç var mı? " dedi. " Ah, hoşgeldin usta Lee. " aralarında sohbet etmeye başladılar.
" Sahi, nasıl buraya gelebildin? "

" Yaşlı bir kadın beni buldu ve durumu anlattı. İşlerin karıştığını anladığımda hemen geldim. "

Annesi çadırın içerisinde suyunu içerken Jisung kollarını birbirine bağlamış, öfkeyle ayakta dikilen ve birileriyle konuşan bedene bakuyordu.

" Oğlum, öyle bakma dikkat çekeceksin. " annesi ayağını dürterek söylediğinde Jisung bu sefer annesine döndü sinirle.
" İnanamıyorum sana da! Ben orda olmasaydım kollarına da atlardın belki de."

" Elbette hayır. " Annesi gözlerini Minho'ya çevirdi.  "Sadece çok şaşırdım, onu birden görmeyi beklemiyordum. Kaç yıl oldu geçeli-"

" 15. On beş yıl geçti. " dedi Jisung öfkeyle. " Baksana, kendine bir hayat çizmiş bile. Beline bir kılıç çekmiş, çevresine bakılırsa usta bir samuray olmuş. " dedi annesi onu inceleyerek. Jisung güldü alayla. " Kod adı samuray, kapıyı kırarken bile kendi adını söylemeye cesaret edemedi. "

" Evet edemedim. " Jisung arkasından gelen kalın ses tonu ile ayaklarının üzerinde arkasına döndü.

Minho kollarını birbirine bağlamış ve öfkeyle ona bakan bedeni inceledi. Çok değişmemişti. Yüz hatları genel olarak aynıydı. Kahverengi saçlarını iki yandan güzelce ayırmıştı. Yüzü ve vücudu sağlamlaşmış, olgunlaşmıştı. Tıpkı kendisi gibi, en son 15 yaşında gördüğü o çocuktan eser yoktu o açıdan elbette. Fakat bakışları, konuşma şekli, sağlam olsa bile ince ve şekilli hatları hala aynıydı.

Jisung alayla kıstığı gözleri ile ona döndü.  "Neden? " tek ve basit bir kelime. Jisung'un dudaklarından çıkan kelimenin tonu ve sertliği, birazdan buranın çok fena karışacağını vurgularken Minho da aynı onun gibi bağladı kollarını.

" Ortalığın karıştığını duydum ve geldim. Bunca insanı ve sizi öylece görmezden gelmemi mi bekliyordun? "

Jisung sinirle güldü ve kollarını iki yana açtı. " Evet? Tam olarak bunu bekliyordum. 15 yıl boyunca yaptığın şeyi beklemem mi garip oluverdi birden?"

" Jisung-" annesi söze girdiğinde Jisung istemsizce bağırdı. " Ne Jisung? Ne anne ne Jisung. " Çadırdaki gözler onlara döndü. " Sadece burda tartışmayın diyecektim." Jisung nefes vererek çadırın örtüsünü kaldırıp dışarı çıktı.

Minho dizlerinin üzerinde eğilerek annenin önüne geldi. " İyi misin? "

" Belki de burdan gitmelisin. " Annenin sözü buruktu. " Bize yardım ettiğin için teşekkürler fakat bilirsin, seni görmek çok ani oldu. "

Minho mahçup bir şekilde başını salladı.
" Biliyorum. Şaşkın olmalısınız. " hafifçe ayaklandı. " Fakat Gimpo'nun eski haline dönmesi uzun sürecek gibi duruyor. Pek iç açan konuşmalar duyamadım. Bu süreçte çadırlardaki insanlar akrabalarının evlerine tahliye edilecekler, ya da bakımevlerine. " Eli ayağı birbirine girmişti bunu söylerken.
" Sizi benim evimde ağırlamak istiyorum."

Code name: Samurai, MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin