6-Ne ki benden istediğin

197 45 35
                                    

Flashback

" Jisung? İyi misin? " eve girdiği andan itibaren sendeleyen bedeni iyi bir izlenim vermemişti annesine.

" Sorun yok. " üst kata, kendi odasına çıkarken arada düşecek gibi olsa da kapısına gelmiş, içeri girdiği an ağlamaya başlamıştı.

Annesi endişeyle arkasından bakakalırken hıçkırıklarını duyuyordu.

Jisung kapısının arkasında hemen yere çökmüş, elini ağzına kapayarak hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

" Neden? Neden? " boşta duran eli ile göğsüne vuruyordu. " Neden kalbimin bu kadar acımasına izin verdin? Bana bunu neden yaptın Minho? "

Neden kalbimin bu kadar acımasına izin verdin?

Gözyaşları yanaklarını kaplarken kapısı tıklatıldı. " Jisung? İçeri girebilir miyim?"

" Hayır! " dedi burnunu çekerek.
" Kimseyi istemiyorum. " fısıltı haline dönüşen sesi ile mırıldandı. " Kimse de beni istemiyor zaten. "

" Belki de hiç doğmamalıydım. " elleri titremeye başlamıştı bile. " Ah, lanet. " titreyen ellerini sabit tutmaya çalıştı. Bir çeşit kriz geçirirken ayağa kalkmaya çalışmış, çarptığı cam şişe gürültüyle kırıldığında annesi odaya girmişti artık.

Jisung yerden aldığı cam parçasını eline alıp ona doğrulttu. " Yaklaşma bana. "

Annesi avuçlarını sakinleştirmek amacıyla ona doğru açmış bir şekilde duruyordu. "Jisung, lütfen sakin ol. Geçti, tamam mı? "

Jisung gözlerini sildi bir eliyle. " Hiçbir şey geçmedi anne. Her şey olduğu gibi burda." eliyle başını dürttü. " Bu evde, her bir yerde. Minho'ya dair görmezden geldiğin her şey bu evde anne. Anlıyor musun?" Köşedeki peluş oyuncağı ellerinin arasına aldı. " Hala üzerinde kokusu var. Reddettiğin her şey hala bu evde. Kendisi bu evi terk etti, beni değil. Beni esir alıp terk etti bu evi, ve yıllardır rehineymişim gibi hissediyorum. Ölmek istiyorum artık." son cümle bardağı taşıran  son damla oldu. Annesi hızla ona bir tokat attı. "Sen aklını mı kaçırdın?! " şimdi ağlama sırası ondaydı. " Benim için çok mu kolay sanıyorsun? Bir oğlumu kaybetmişken birinin gün geçtikçe ruhunun eridiğini görmek...Ben seni kaybedemem Jisung. Lütfen güçlü kal, bir çaresine bakacağız. " elindeki cam parçasına baktı. " Hadi bırak onu. " Jisung elinin içine bastırdığı cam parçasını yere bıraktı, kan içindeki eli ile hızla odayı terk etti.

Flashback end.

O evin biricik rehinesi yıllarca hapis kaldığı odasında depresyonunu yenmeye çalışırken gün geçtikçe dibini görmeye başlamıştı. Günlerin geçmesi bir yana, yaşı da geçiyordu. Arkadaşları mesleklerini eline alırken o odasında, boynunu sıkan ve bırakmayan hisleri aşmaya çalışıyordu. Her gece ağlayarak yatarken, hiçbir şeyi yapmak için hiçbir gücü yoktu. Kaybettiği zamanın ve geçen günlerin hatti hesabı yoktu. Böyle olmayı o da istemiyordu fakat elinde olan bir durum değildi. Gözlerini kapadığı an Minho'yla olan güzel anıları peşini bırakmıyordu.

Bu uzun süreç, doktor yardımıyla bir yerde son bulduğunda şimdiki Jisung'a gelinmesine 2 yıl vardı. Ya acıya alışmış, ya da duygularını kaybetmişti. Bir şekilde bu durumu aştığında annesi ile arası düzeldi. Odasından çıkmadığı günlerin ardından her daim onunla vakit geçirdi. Ve olabildiğince ders çalışarak mesleğini eline alacak seviyeye geldi.

Şimdi ise burdaydı. Acının ondan aldığı yıllara rağmen, burda dimdik ayaktaydı.

" Beklenmedik birtakım aksaklıklar yaşandı, neyse ki çok çalıştım ve buralara gelebildim. " gülümseyerek sorunun cevabını verdi. Detaya gerek yoktu, Minho'nun da bunu öğrenmesini istemiyordu.

Code name: Samurai, MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin