25-Biz biriz

89 28 15
                                    

O akşamın gecesinde, Jisung Minho'nun onlar için ayarladığı otel odasına çıkarken duyduklarının etkisini azaltmak için içkiyi biraz fazla kaçırmışa benziyordu.

Öyle ki, merdivenlerden çıkarken yalpalıyor, ağız dolusu lafı arka arkaya sıralıyordu. Minho ona destek çıkarak odalarının kapısını anahtarla açmaya çalışıyordu. Kahverengi saçlı dağılmış oğlan sürekli adını sayıklayarak diğerinin ensesindeki saçlarla oynuyordu.

Minho kapıyı açtığında içeri geçtiler. Jisung kendini geniş yatağa bırakırken Minho kapılarını kilitledi. " Sana o kadar içmemeni söylemiştim. "

Jisung elini göğsüne yaslayarak dolu gözlerle tavanı izliyordu. " Kalbim, duyduklarımın altında ezilmişti. Ne yapabilirim? " Minho odadaki masanın önüne gelip sandalyeye yerleşti. Yatakta öylece uzanan bedeni süzdü. " Ayrıca beni süzdüğünü fark edecek kadar ayığım. " Minho gülerek başını sandalyede geriye attı. Bacaklarını iki yana açarak bedenini rahatça bıraktı.

Jisung dolu gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silerek yatakta oturur pozisyona geldi. " Umrumda değil. " dedi.
" Hiçbir şey umrumda değil. Senin olmak istiyorum bu gece. " Minho duyduğu cümleyle kaşlarını çattı. Kafasını geriye bıraktığı sandalyeden kaldırdığında Jisung kucağına oturmuştu bile.

Elini onun beline sararak kısık gözlerini üzerindeki bedene çıkardı. " Emin misin bundan? " Jisung kararlı gözleriyle ellerini omuzlarına yasladı. Gözünü hırs bürümüştü. " Olmazlara inat, bu gece birbirimize ait olalım. " Minho da hafif sarhoş oluşunun etkisinde, üzerindeki bedenden ekstra etkileniyor haldeydi.
" Ah, Han Jisung. Sen çok tatlı bir zafer gibisin. "

(Smut)

Duyduğu cümleyle üzerinde oturduğu kucakta iyice yerleşip hemen önünde duran dudaklara ıslak öpücüklerini kondurdu. Minho tuttuğu beli daha sıkı sararak onun öpüşlerine karşılık verdi. Vücutlarını ritimli bir şekilde hareket ettiriyor, adeta bedenleriyle dans ediyorlardı. Kucağındaki oğlan uzun zamandır bu anı beklemiş gibi diğerinin dudaklarına asılırken diğeri ayaklanarak onu kucağına almış, yatağa taşımıştı.

Bedenini yavaşça yatağa uzandırırken dudaklarını ayırmamıştı. Islak dudakları adeta ağzının içinde tur atıyor, onun küçük ağzını diliyle dolduruyordu. Dili her bir noktayı gezerken ağzının içine doğru inlemişti. Bunun üzerine Minho dudaklarını dudaklarından ayırıp çenesinde ve yanaklarında, sonrasındaysa boynunda gezdirmeye başladı. Jisung titrek elleriyle gömleğinin düğmelerini açmaya çalışırken Minho eğildiği boynundan kafasını kaldırmayarak ellerini durdurdu, tek eliyle düğmeleri ağır ağır açmaya başladı. Bir yandan düğmelerini açıyor bir yandan boynunu emiyordu.

Jisung boşta kalmış ellerinden birini onun saçlarına yerleştirdi. Diğeri ise vücudunu keşfe çıkmış durumdaydı. Gömleğinden tamamen kurtulduktan sonra dudaklarını vücudunda bir geziye çıkardı. Jisung'un güzel vücudunu emip duruyor, ince belini elleriyle okşuyordu.
Pantolonunun hizasına geldiğinde etkilenmiş penisinin kabarıklığını avuçlayarak tekrar dudaklarına yapışmıştı.

Jisung onun elini tutarak pantolonun içinden penisine ulaştırdığında kısık bir inleme verdi. " Minho..." vücudu çoktan ısınmış ve terliydi. Minho onu biraz rahatlatmakla vakit harcadı. Dudaklarını uzun uzun bedeninde gezdirdi.

Jisung gevşemiş bedeni ile onu ittirdi.
" Sıra bende. " Yatağa yasladığı bedenin üzerine çıkarak kıyafetlerini soydu hızlıca. Baksırıyla kaldığında karşısındaki tabloyu incelemeye başladı. Kusursuz görünen bir savaşçının kalıplı ve sağlam vücudunu. Tıpkı onun yaptığı gibi öpücükleriyle başladı tenini gezmeye. Ellerini kaslı kollarının üzerinde gezdirmeyi de ihmal etmedi. Kasıklarına geldiğinde baksırını çekip çıkardı. Karşılaştığı penise iştahla bakarken dudaklarını yaladı. Bakışlarını hınzırca Minho'nun suratına çıkararak penisini kavradı. Tek eliyle çekiştirip diliyle ucunu okşadı. Minho'nun ani inlemesiyle keyifle ucunu ağzına alıp emmeye başladı. Gittikçe daha fazlasını alırken Minho ellerini onun saçlarına yaslamış, ağlarcasına inliyordu.

" Jisung, mmmmh...benim güzel bebeğim." duyduğu kelimelerle ağzının doluluğuna rağmen gülümsemiş, daha çok emmeye başlamıştı penisini. Bir yerden sonra Minho geriye attığı başını öne eğerek onu durdurmuş, penisinden ayırarak yatağa yaslamıştı. Yataktan uzaklaşarak bir prezervatifle geri döndüğünde Jisung kaşlarını çattı.
" Bunu planlamış mıydın? " Minho dişleriyle açıp tükürdü ambalajı. " Hayır ama sadece sana baktığımda bile birçok ihtimali görebiliyordum. " Jisung alayla güldü. " Benden bu denli etkileniyor musun? " Jisung bildiği soruların cevaplarını yine de duymak istiyordu.
Minho penisini çekiştirerek yanına geldi.  Jisung'un kalçasını okşayarak " Demek konuşmak istiyorsun..hay hay. " Burnunu kalça yanaklarının arasında gezdiriyordu. " Beni mahvediyorsun Han Jisung. Senden etkilenmek basit bir kelime. " Dilini araladığı yanakların arasına attı. Deliğini yalamaya başladı.
" Bense bundan daha fazlasıyım. Dinim yok fakat Tanrı bizi görseydi, sana taptığımı düşünürdü. " diliyle iştahla karşısındaki tatlı deliği emerken mırıldandığı cümleler Jisung'u delicesine etkiliyordu.

İyice ıslattığı delikten uzaklaşarak penisini kalçasına sürtmüş, sonrasındaysa önce ucunu sokmuştu deliğine. Jisung hafif hafif inleyerek Minho'nun kollarına tutunmuştu.

Minho yavaşça penisini tamamen yerleştirdiğinde aldığı inlemeler ile daha da zevke geliyordu. Hafif hafif gitgeller yapmaya başladığında Jisung mırıldandı.
" Usta Lee, çok iyisiniz.." kulaklarında yankılanan cümleye hem şaşırmış hem de inlemişti. " Biraz daha hızlanın lütfen.." Jisung onun boynuna asılmış bir şekilde kulağına fısıldarken Minho gelgitlerini hızlandırdı. Penisi sertçe kalçasına vurulurken elleri bacaklarını tutuyor, arada sertçe vuruyordu. Jisung da kendi bedenini olabildiğince ona ittirerek belini kıvırıyor, çıkardığı ses ve gürültülerle fena azdırıcı görünüyordu. Minho onun o en sevdiği ince beline iki elini koyarak kalçasını üzerine ittiriyordu. " Ji..." Tenin tene değme sesi gittikçe artarken hareketleri hızlanmış, kalçası kalçasını mahveder duruma gelmişti. Pozisyon değiştirerek yataktan ayağa kalktıklarında Jisung kendini duvara yaslamış, kalçasını içinden çıkmayan penisle birlikte onun kalçasına yaslamıştı. Minho ona sımsıkı sarılarak içinde hareket etmeye devam etti. Jisung'un tiz inlemeleri Minho'nun derin inlemeleriyle karışmış, ellerini geri Minho'nun saçlarına atmış Jisung'un kulağına bir şarkı gibi geliyordu.

Hızlı hareketleriyle onu gittikçe sertçe mahveden Minho dudaklarını kulağının arkasına bastırarak fısıldamıştı. " O güzel ağzından adımla inlemeni istiyorum. "

" Ah-h...Minho.." Jisung terli ve yorgun bedeniyle mırıldandı.
" Çok iyisin bebeğim...Minho."

İkili terli bedenlerini daha da hızlandırırken Jisung tiz bir sesle bağırdı. "Geleceğim. " Minho onun penisine attı elini hızlıca. İçine girerken bir yandan da onu çekiştirmeye başladı.
" Gel bebeğim. " İkisi arka arkaya boşaldıklarında Jisung içindeki doluluk hissiyle başını sevgilisinin omzuna bıraktı. Odanın içerisindeki tek ses iki bedenin nefes sesleriydi.

Minho Jisung'un bedenini kollarının arasına aldı. " Güzelim. " Jisung ona dönerek kollarını omuzlarına sardı.
" Çok iyiydi. " Jisung uykulu bir şekilde mırıldandı. " Seninle bütünleşmek. "

Minho gülümseyerek saçlarına öpücük kondurdu. Ağır ağır bedenlerini hareket ettirerek yatağa uzandırdı. " Sana bu kadar yakın olmayı uzun zamandır bekliyordum. " Minho gözlerinin içine bakarak konuştuğunda Jisung kapalı gözleriyle başını salladı. " Artık yakın değiliz. " Gözlerini açarak karşısındaki göz bebeklerine dikti. " Biz biriz. "

Selaaaaaaam

Bu bölüm hakkında yorum yok :DD: smut yazmak cidden hic kolay degil yazabildigim kadarini yaziyorum

ATE GELİYOR ATEEE hazir miyiz?????

sizi OPTUM kocaman byeee

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Code name: Samurai, MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin