3. Bölüm: Yeni Hayat

74 20 0
                                    

🎧(Nightcore) Apollo

Uzun bir süre geçti. Ve işte görevli forması giyen birisi geçitleri açtı. Artık sık sık birileri gelmeye başladı. Dokmai, Dokmai neredesin? Bir kaç dakika daha bekledim. İşte Dokmai'ye benzeyen birisini gördüm.

O olabilir mi acaba? Hemen o içeriye girmeden ona bir sorayım.

"Pardon Dokmai siz misiniz?" dedim.
Beni hemen tanıdı.
"Warunee senin burada ne işin var? Gel, gel" dedi.
Beni sevinçle karşıladı. İçeri girdik.

Bir süre sohbet ettik. Meğersem mektup yollamamasının sebebi patronunun izin vermemesi imiş. Ben de aklımdakileri anlattım.
"İstersen bunu yapmak yerine kimliğini yineleyebilirsin." dedi kısık sesle. Bende onayladım.
"Tamam bir deneyelim. Ama patronun haberinin olmaması gerek. Çünkü eğer haberi olursa belgeler tam olmadığı için beni koymakla yetmez işler mahkemeye kadar gider ve bu çok kötü bir şey." diye fısıldayarak söyledi.

Bende kabul ettim. Uzun birkaç işlemden sonra adım artık Benjawan oldu. Bir insanın kendi adını kendi koyması ne güzel bir şeymiş.

Neyse Dokmai onun kullanmadığı bir daire varmış. Onu bana vermek istediğini söyledi. Onu şimdiye kadar satamamış. O daireye uğrayıp bana telefon alacakmış. Ben de seve seve kabul ettim.

Ofisten çıkıp bir odaya girdik. O odanın her köşesinde yazıcının kat kat büyüklerinden var. Dokmai diğerlerinden daha küçük olanına gitti. Oradan bir kart çıkarttı. Ne? Kimlik kartı mı o?

Dokmai "Al sana kimlik kartı artık bunu kullanacaksın tamam mı Benjawan?" dedi.
Bende onayladım.
"İncele istersen, ilk kez kimlik kartı görüyor olabilirsin. Ben buraya gelmeden önce böyleydim." dedi.
Hayatımda hiç kendi adımdaki kimliği görmedim. Ama her türlü bu gerçek ben değilim. Değil mi?

Her şeyi hallettikten sonra Dokmai patronundan mesaisini erken bitirmesi için izin istedi. Patronu birkaç şey dedikten sonra izin verdi. Oradan çıktıktan sonra beyaz bir arabaya bindik.

"Önce telefonu alalım oradan evine gideriz." dedi.
Bir süre sonra gidip hem telefon aldık hem de telefon için sim kartı aldık. Hep bunlardan istemişimdir. Bana "Samsung Flip" aldı.

Dışarı çıktıktan sonra ona "Her şey için teşekkürler" dedim. Arabaya döndüğümüzde Dokmai'ye "He bu arada ben yetimhaneden bir kız bana yardım etti. Bana telefon numarasını verdi." dedim. Çantamdan bir kağıt çıkardım. Dokmai'ye verdim.
Bir süre baktı ve "Tamam numaraları şimdiden kaydetmek istiyorsun ha?" dedi. Gülümsedim.
"Ama haksızlık olmasın diye ilk önce benim numaram kaydedeceğim." der demez gülmeye başladık.

Numaraları kaydederken aklıma bir şey geldi. "Bir dakika o adımı Warunee olarak biliyor." dedim.

Dokmai bana bir süre bana baktıktan sonra "Tamam o zaman sadece o seni Warunee olarak bilecek anlaştık mı?" dedi. "Anlaştık." dedim.
Dokmai bana telefonu verdi. Arabayı çalıştırıp evime gitmek üzere yola koyulduk. Ben ve Dokmai bir daireye girdik.

İçerisi dopdoluydu. Dolaplar, kitaplar, koltuklar gibi her şey vardı.
"Burası benim mi?" diye sordum. O da burasını işe başlamadan önceki evi olduğunu söyledi ama taşındığını ve burasının artık benim olduğunu söyledi.
"Her şeyi istediğin gibi kullanabilirsin. Bir şey istediğin zaman ben iki sokak ileride oturuyorum birazdan oraya gideriz olur mu?" dedi.

Ben de onaylayıp "Kitapları görmüşken ben okula başlayacak miyim?" dedim. Meğersem o daha önce bir okula başvurmuş ancak o okul onu kabul etmemiş. İstersem o okula burs alarak kayıt yaptırabileceğini söyledi. Ben de hiç kuşkusuz kabul ettim.

"O zaman. Şuan elimizde çok iyi bir fırsat var. İstersen önce evime gidelim sonra okula gideriz. Tamam mıdır?" dedi.
Ben de "Tamamdır." dedim.

5 dakikalık yürüyüşten sonra onun evine vardık. İçeri girdik. Evin içi ful beyazdı. Harfiyen her şey beyaz. Ben hayran hayran bakarken ayağım bir şeye takıldı. Dönüp baktığımda beyaz bir yavru köpek olduğunu fark ettim.

Çok tatlıydı. Ne Dokmai'nin bir köpeğinin olduğunu ne de beyaza takıntılı olduğunu biliyordum.
"Belgeleri hazırladım gidelim mi şimdi?" dedi.
Kabul edip çıktık. Arabaya bindik. Bir süre sonra okula ulaştık.

Okul aşırı derecede büyük iki binadan oluşuyor. Kenarda tabelada okulun adı yazılı. Üstünde "Köcher High School Bangkook" yazıyor.
Sahaya girdik. Diğer binanın önü ful yeşillik. Çok güzel ama sanki zenginler için yapılmış gibi. Neyse idari bölüme girdik. Orada bir adam bizi karşıladı.

Ben kanepeye oturup bekledim. Onlar bir süre konuşmadan sonra Dokmai bana yöneldi.
"2 saat sonra sınav var. Bursluluk içingirmen gerek." dedi. Ben de kabul ettim.

Adam bana bursluluk hakkında bir şeyler söylüyordu ama ben tek kelimesini bile duymadım. Çünkü ben o sırada binanın güzelliğine gömülmüştüm. Adam konuşmayı bitirdikten sonra dışarı çıktık.

"Evet Benjawan şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? Önümüzde 2 saat var." dedi.
Ben de "Önce alarm kuracağım. Sonra çalışmaya başlasam iyi olur." dedim.
"Haklısın çalışmayı tamamen aklımdan çıkarmışım. Bir an önce evine gidelim. Eminim orada bunun için bir sürü kitap vardır. Ben de sana yardım ederim," dedi. Ben de onayladıktan sonra hiç vakit kaybetmeden arabaya binip eve geldik.

Anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Dokmai salondaki dolaptan yığınla getirdiği kitapları yere serdi. Bir buçuk saat boyunca çalıştık. Bu süreçteki aklımda kalan bilgilerle küçük bir test yaptım. 15 dakikada bitirdim. Sonuçlara bakacak olursak çok iyi yaptım.

Aslında benim iyi yapmam yetimhanedeyken bize ayrılan dersler sayesindeydi. Birazdan okula gideceğiz. Salonu toplayıp yola koyulduk.

Okula vardığımızda birçok öğrencinin de okulda olduğunu gördüm. İçeri girdik. Dokmai sınav bilgilerini memura uzattı. Memur ona küçük bir kağıt verdi ve üzerinde "Deneme Sınıfı 21" yazıyordu. Demek ki ben o sınıfa gideceğim.

Perde ArkasıWhere stories live. Discover now