4. Bölüm: Bursluluk Sınavı

77 20 6
                                    

🎧(Nightcore) Savage

Merdivenden çıkarken bir kız bana çarptı. Ona baktım. Yanında iki kız daha vardı. Üçü bana anlamsız ve garip bir şekilde bakıp fısıldaşarak gittiler.

İşte bir bu eksikti. Şimdiden moralim bozuldu. Ne yaptım ben? Neyse bu olayı unut sınava girip çıkacaksın. Kimse bu saatten sonra moralimi bozamaz.

Dokmai ile sınıfa girdik. İçeride oturan hoca adımı sordu. Ben tam Warunee diyecektim ki Dokmai beni çimdikledi. Ben hemen farkına varıp Benjawan dedim.
Hoca bana oturmam için sırayı gösterdi. Dokmai beni bekleme odasında bekleyeceğini söyleyip vedalaştık.

Ardından bana gösterilen sıraya oturdum. Zamanımı etrafıma bakmakla harcadım. Umarım burs alırım yoksa bu efsane ötesi fırsatı kaçırırım.

Yaklaşık 15dk sonra tüm sıralar doldu. Ardından hoca bize optikleri dağıtmak üzere ayağa kalktı. Bana da verir vermez doldurmaya koyuldum. Hoca dağıtmayı bitirince tahta kalemini alıp tahtaya sınavın başlangıç ve bitiş saatlerini yazdı.

Sınavın başlamasına 5dk olduğunu gördüm. Stres yapmamaya sakin kalmaya çalışıyordum. Kaygılı geçen bu süreden sonra hoca kitapçıkları dağıtıp sınava başladık.

Sınavda sorulan soruların çoğunun benzerini Dokmai ile çökmüştük. Bunu görünce içim ne kadar ferahladı anlatamam. Bu yüzden sınav sandığımdan kolay geçmişti.

Sınavı bitirdiğimde hoca bize sonuçların iki gün sonra okulun bahçesinde açıklanacağını söyledi. Sınıftan çıktıktan sonra beni bekleyen Dokmai'ye koştum.

Dokmai kitapçığıma biraz göz gezdirdikten sonra "Sonuçlar iyi gibi şimdi eve gidip sonuçlara bakalım" dedi. Bende onaylayıp dışarı çıktık. Dokmai'nin arabasına bindik ve onun kapısının önüne ulaştık.

Dokmai ayakkabısını çıkarır çıkarmaz bir kalem bulup soruları kontrol etmeye gömüldü. O sırada beyaz bir yavru köpek kapının önünde belirdi.
Dokmai "Bu Parinya,"dedi başını kaldırmadan.
"Tatlıymış," dedim.

Ben kalkıp su içmeye gidiyordum ki şiddetli bir havlama sesiyle irkildim. Bu Parinya değildi.
"Başka bir köpeğin mi var?" diye sordum.
"A evet o Chiang," dedi bana çabucak.

Tam o sırada kahverengi renkli bir köpek salona girdi. Sanırım beyaz olmayan tek varlık o olmalıydı. Hiçbir şey demeden ilk kez onun mutfağına girip bardağı dolaptan alıp doldurmaya başladım.

Ardından masanın yanında duran sandalyeye oturmakla birlikle etrafa göz gezdirdim.

Burada ki eşyaların rengini görünce pek şaşırdığımı söyleyemem. Suyumu içip salona girdiğim gibi Dokmai beni yanına heyecanla çağırdığını gördüm.

Yanına gittiğimde sadece ingilizceden bir yanlışımın olduğunu söyleyince soruyu incelemek için kitapçığı ondan aldım.

Hayır bu hayatımda şuana kadar yaptığım en olmaması gereken şeyi yaptığımı anladığım sırada sinirden bağırmamak için kendimi zor tuttum. Ben bu soruyu doğru yaptım ama yanlış işaretlemiştim. Buna hâlâ inanamıyorum.

Dokmai yüz ifademden anlamış olacak ki bana niye bunu yaptın dermişçesine bana kısa bir bakış attıktan sonra koltuğa oturup Parinya'yı kucağına aldı ve sevmeye başladı. "Sınavı boşver şimdi bir yanlışla geçmeyecek değilim ya ayrıca yetimhanedeki okul sayesinde gayet iyi yaptığımı düşünüyorum. Bir de köpeklerin çok tatlı," dedim.
Dokmai konuyu kaynatmaya çalıştığımı anladı sanırım. Çünkü gülümseyip "Evet sence hangisi daha tatlı?" diye sordu.
"Bence Chiang daha tatlı," deyiverdim düşünmeden.
Dokmai Parinya'ya dönüp "Bak sana gönderme yaptı," dedi ve gülmeye başladık.
Tam o sırada Chiang yanıma gelip kendini sevdirmeye çalıştı. Belli ki beni anladı bunu görüp gülümsedim. Onu kucağıma alıp sevdim.

Perde ArkasıWhere stories live. Discover now