Acı

49 8 8
                                    

.....Ta ki Dipper'a bakana kadar. Ondan geliyordu bu sinir, kin ve kıskançlık hissi.

Bu....lanet olsun.

Çocukları buradan çıkarmam gerek!...

Devam ediyor.....

Oy ve yorum atmayı unutmayın. İyi okumalar

Bu hissi biliyorum. Bundan 297 yıl önce melekler ve şeytanlar arasında bir savaş olmuştu. O zaman çocuğunu kaybeden imparatoriçe Melekten de aynı aura gelmişti. Aynı uğursuz his. Sonra milyonlarca şeytan ölmüştü.

Dipper'ı şimdi durdurmak zorundaydım. Yoksa zarar gören tek kişi karşı taraf olmazdı. Öte yandan çocukları da buradan çıkarmak zorundaydım. Sadece aura bile onlara zarar verebilirdi. Dipper'a baktım.

Gözleri bembeyaz olmuştu. Hava onun etrafında hareketleniyordu ve yalnızca sihirli varlıkların görebileceği bir özelliği taşıyordu şu an.... Kafasının üstündeki melek halosu.

Demek tekrar insan bedenine dönse bile melek tarafı hâlâ duruyordu.

Turuncu kafalı çocuk tekrar yumruk atacağı sırada yumruğu havada kaldı. Daha ileri gidemedi. Sonra kendi kendine elindeki tüm kemikler yavaş yavaş kırılmaya başladı. Kızlar çığlık atmaya başlamış ve kaçmaya çalışıyordu.

Hızla masanın oraya gittim ve Mabel'a:

"Çocukları da al, ve buradan gidin. Hemen!" Dedim. Hızla ayrıldılar. Onlar için bir koruma büyüsü yaptım. Böylece aura'yı az da olsa hissetme oranları düşecekti.

Dipper'a doğru ilerledim.

"Dur Dipper! Yeter bu kadar!"

Dedim. Beni duymuyor gibiydi. Ona yaklaşmam gerekiyordu ama etrafındaki hava kalkanından dolayı da yaklaşamıyordum. Tekrar seslenmeyi denedim ama olmuyordu.

Diğer kızlar kaçmaya çalışırken acı içinde ölmüşlerdi. Her taraf kanlar içindeydi. Etraftaki herkes, hatta görevliler bile çoktan kaçmışlardı. Dipper yine de turuncu çocuğu yaşatmaya devam ediyordu.

Ona daha çok acı veriyordu. Artık tek bir çözüm yolu vardı.

Şeytan formuma girdim.

Alnımda iki boynuzum çıktı. Gözlerim kırmızı oldu ve etrafta uçuşan saçlarımın uçları kırmızıya döndü. Bedenim biraz daha büyüdü ve uzun bir kuyruğum çıktı. Bu formu da en son 100 yıl önce kullanmıştım.

Ah be aşk, insanı ne hâle sokuyorsun.

Dipper'a yaklaşmam birazcık da olsa kolaylaştı. Onu arkasından tuttum ve ona sıkıca sarıldım. Kanatları da çıkmadan durması gerekiyordu. Bu gidişle kontrolü tamamen elinden kaybedecekti.

Onu tutmam onu biraz sakinleştirmiş görünüyordu. Turuncu çocuk ta öldü. Hem de diğerlerinden daha acı bir şekilde. Onlarla sonra ben ilgilenecektim. Şu anda önemli olan Dipper'dı.

Onu kendine çevirdim ve dudağından öptüm. Etrafa yaptığı sihir baskısı çok büyüktü. Bu yüzden biraz acı çekmem ve çokça sihir kullanmam gerekti. Ama bu ona değerdi.

Onu öpünce kendine geldi. Gözleri normale döndü. Onu yanaklarından tutarak öpmüştüm. Ellerini ellerimin üstüne koydu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Yüzünde şaşkın bir iafde vardı. Sonra birden yere yığıldı.

Yerde kan vardı ama.... Onun kanı? Hiç fark etmemiştim ama bunca zaman onun bacaklarının arasından akmıştı. Dipper acı içinde bağırarak ağlamaya başladı. Karnını tutuyordu. Neler olduğunu tam olarak kavrayamamıştım.

Billdip- ölümcül aşk (Omegaverse)Where stories live. Discover now