TÜNEL

11 4 10
                                    


Kapıyı yukarı doğru kaldırdığımda en az 2.5 metre derinliğinde bir çukur  ortaya çıktı.
İçinde bir şey var mı yok mu tam anlayamadığım için çantadaki feneri çıkararak çukurun içine doğru tuttum, işte şimdi biraz daha şaşırmıştım.
Woo nun eline feneri tutuşturup hemen peşinden konuştum.

"Ben aşağıya atlayınca feneri bana at."

Bir şey demesine fırsat vermeden çukurun içine atladım, evet tahmin ettiğim gibi en az 2.5 metre derinliğinde bir çukur açılmıştı. Woo feneri aşağı attığında yere düşmeden yakaladım. Yukardan bakıldığında bir metre karelik 2.5 metre derinliğinde bir çukur gibi görünse de aşağı inince işler değişiyordu.
Sağ tarafa doğru uzanan 1.5 metreye yakın bir yol açılmıştı, yürümeye başladığımda tavana baktım, çökme ihtimaline karşı önlem almak amacıyla olsa gerek bazı tahtalar yerleştirilmiş.  yol daha ilerliyordu, hızlı hızlı yürümüş bir çıkış var mı diye bakmaya başlamıştım. Arkamdan gelen adım seslerini duyduğumda arkama dönerek konulduğunu anlamak çalıştım, bir süre sonra görüş alanıma Jongin girdi.

"Neden geldin, bir şey mi oldu?"

"Sana seslendik, cevap vermeyince endişelendik. Woo gelecekti aslında ama benim gelmem daha doğru olur diye ben gelmdim."

Gözleri etrafta dolanırken konuşmaya devam etti.

"Bura ne böyle, bakacağız burda."

"Bilmiyorum, başka bir çıkışı var mı diye bakıyorum."

Jongin toprak duvardaki bir parçayı parmağıyla  kazıyarak çıkarttı. elindeki feneri tuttuğunda ona yaklaşarak baktım. Üzerinde kırmızı ile 8 yazıyordu.

"Bunlar da bir ip ucu olmalı."

ikimiz de etrafa bakınmaya başlamıştık. Yaklaşık 5, 10 dakika daha orada öylece kareleri aramış en son yol bittiğinde yukarı baktım. Başka bir kapı olduğunu görünce Jongin e dönerek onu da yanıma çağırdım.

"Jongin buraya gelsene."

"Noldu?"

"Omzuma çıkıp şu kapıyı açmayı denesene, kilitli mı yoksa açılacak mı bakalım."

yere eğildiğimde omzuma çıkmış elleri ile de yandaki duvarlardan tutulduğunda ayağa kalktım. Tavan daki kapıyı elleri ile itmiş ama açılmamıştı. Jongin yere indirdiğinde ona dönerek konuştum.

"Diğerlerinin yanına gidelim hem bakalım şu karelerle ne yapabiliyoruz hem de diğer anahtar da belki buraya olur."

"Tamam gidelim."

Geri diğerlerinin yanına gitmek için yürümeye başladığımız da birkaç kare daha bulup çantalarımıza artık.
Geldiğimiz yoldan geri gidip içeri atladığımız yerin altına dikildiğimizde hepsi kafalarını uzatmış aşağı doğru bakıyorlardı.

"Noldu, ne varmış orda?"

"Abi, bi surdan çıkalım anlatırız."

Jongin e sehun ve chan tutması için ellerini uzatmış, Jongin yine de ellerini tutamamıştı.
Başımı aşağıdan yukarıya hareket ettirerek içinde bulunduğumuz yeri süzdüm. 2.5 metreden daha derin olmalıydı.

"Gel omzuma çık."

"Ben omzuna çıkıp, burdan çıktığımda sen napacaksın?"

"Sen çık sadece Jongin."

Yere eğilmiş omzuma çıkmasını bekledim, omzuma çıktığında dikilmiş chan ve sehun onu yukarı çektiğinde şöyle bir etrafıma baktım.
Ellerimi iki yandaki duvara koymuş hemen ardından da ayaklarımı koyarak kendimi yukarı doğru en az yarım metre çektim. Chan ve sehun bu sefer ellerini bana uzattı ellerini tuttuğunda beni de yukarı çektiler.
Orada alamadığımız nefesi dışarı çıkınca derin derin içime çektim.

Ölümcül oyun "Kaçış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin