Bir türk. Sıradan bir anime hayranı. Ve bağımlısı olduğu Film... En fazla ne olabilir.
---------------------------
Gülümseyerek Yuta'yı buradan gönderdim.
Ardından Geto'ya döndüm. Bana küçümser bir bakış atıyordu.
Ah cidden... Böyle öleceğim kimi...
Savaş pozisyonu alıp karşısındaki üç lanete odaklandı. Lanetler tavuk bacaklı, uzunlu kollu, kuş gövdeliydi. Göğüs kısmından aşşağı uzanan dikiş izleri vardı. Değişik bir şekle sahiptiler.
Lanetler bir anda çıldırmış gibi hareket etmeye başladı. Elleriyle dikiş izlerinin olduğu yeri tutup zorla açmaya başladılar.
"Beni... kandırdın... mı?"
Yuta korkuyla geriye doğru sendeledi. Maki ise dikkatli bir şekilde lanetlere bakıyordu. En ufak bir açıkta saldırmayı planlıyordu. Tıpkı avını yakalamaya hazırlanan bir kaplan gibi.
Lanetlerin zorladıkları dikiş ipi bir anda koptu ve ortaya bir ağız gözüktü. İğrenç bir manzaraydı. Dillerini dışarı sarkıtıp Maki ve Yuta'ya doğru koşmaya başladılar.
Yuta korkuyla Maki'ye seslendi.
"Bu tarafa geliyor! Ne yapacağız!"
Panik yapmış bir şekilde Maki'ye baktı. Maki ise onu umursamadan sakin bir ses tonuyla konuştu.
"Sesini yükseltme."
Hızlıca atağa geçip lanetlere saldırmaya başladı. Lanetlerde biri diliyle ona saldırdı ama kendi etrafında dönerek havaya sıçradı ve bu saldırıdan kurtuldu. Havadayken Yuta'yla konuşmaya devam etti.
"Unutma. Lanetler ne kadar zayıfsa o kadar kalabalık gezerler."
Ardından hızlıca lanetleri mızrağıyla 18 parçaya ayırdı. Yere indiğinde ise konuşmasına devam etti.
"Tabi, aynısı insanlar için de geçerli."
Yuta, Maki'nin arkasından hayran kalmış bir şekilde bakıyordu.
"İnanılmaz... Tek bir hamlede..."
"Hadi, devam edelim."
"Ha? Nereye?"
"İçeriye, tabi ki de."
Korkmuş bir halde okula doğru baktı. Her ne kadar girmek istemesede buna mecburdu. Yutkunarak Maki'yi takip etti.
"Beni bekle!"
Okula girdiklerinde sırayla katları gezmeye başladılar. Her katta dikkatle etrafı gözlemliyor, olası bir lanete karşı tetikte bekliyorlardı.
