PAYİTAHT'TA AŞK-2

Kısmetim açılıyor sanki

Ellerimi çıplak erkek vücundan çekerek kendi üzerimde gezdirdim. Neyseki üzerimde kıyafet vardı. Oh. Çok şükür. Bir şey yapmamışız!

"Sen! Senin benim yatağımda ne işin var?"

"Şey ben yatağına nasıl geldim bilmiyorum. Kusura bakma. Tekilalar fazla geldi bana."

Ayyy başım çatlıyor. Bir dakika ya! Bu ses? Gözlerimi olabildiğince açmaya çalışarak "Murat!"

Benim jeton köşeli çıktı!

Murat yataktan fırlayarak "Hatun. Şarap fıçısısına mı düştün?"

"Bizim zamanımızda arada içeriz biz?"

"Müslüman kadın içer mi cık cık cık! Ahir zamandayız!"

"Merak etme değilsin, en az 250 yılın var daha! Hadi bakalım iyisin kaptın spoileri... Neyse. Başım çok ağrıyor."

"Hasbinallah, ne günah işledim de bu işlerle uğraşıyorum. Dur bekle sana kekik yağı getireceğim."

Karaktere bak, gören de kitap karakteri değil de, gerçek insan zannedecek!

"Al hatun, kekik yağı. Bunu masaj yapa yapa başına sür."

Elime küçük tabağı verip gitti. Eski zamanların da garip çözümleri varmış. Neyseki iyi geldi.

Geldi yine zebani. Ayak sesleri geliyor!

"Hatun hamamı hazırladım. Geçen geldiğinde giydiğin kıyafet de hazır. Hamam et de, üzerindeki mey kokusu gitsin."

"Peki Allah'ın cezası, peki!"

Banyo yapıp kıyafetimi giyerek çıktım. "Murat sen avda değil miydin? Ne çabuk geldin?"

"Ben sabaha karşı geldim. Bugün izinliyim. Bir dakika ya. Sen nereden biliyorsun?"

Hay Allah ben ne diyeceğim şimdi? Önce sakinleş.

"Bilmem, duydum herhalde bir yerden."

"Allah Allah demekki beni Padişah ile konuşurken duydun."

"Demekki. Eee bugün ne yapacaksın?"

"Bilmem kütüphaneye giderim. Biraz kitaplara bakmak iyi olur. Sonra da halkı, çarşıyı gezerim."

"Beni de götür. Lütfen lütfen!"

"Hatun, kütüphaneye hatunların girdiği nerede görülmüş.

"Biliyorum ben ya, Çelebi unvanı verilen hatunlar var." Bunu Payitaht'ta Aşk -17 yüzyıl kitabında okumuştum. Araştırdığımda da bazı kadınlara, Alim, Çelebi gibi unvalar verildiğini görmüştüm.

"Var ama sen onlardan değilsin."

"Ya Çelebi lütfen. Bu zamana gelmişim, bu devri incelemeyeyim mi? Sen benim zamanıma gelsen merak etmez misin yani?"

"İyi peki gel. Bıktım senden. Gitsen de çilem bitse!"

"Bunu ben de isterim Çelebi Paşa fakat olmuyor. Kendimi sürekli burada buluveriyorum."

Murat ile at arabasına atlayıp önce kütüphaneye gittik. Kütüphanedeki erkeklerin bana bakışı 'bu hatun da nereden çıktı. Burası erkek mekanı' bakışı gibiydi sanki. Bu arada ben tabi buraya gelmek isterken yazıların Osmanlıca olduğunu unutmuşum. Malesef kitabı açtığımda yaşadığım o hayal kırıklığı tahmin edilebilir gibi değil! Çelebi'ye kıs kıs gülme zevkini vermemek için ne oldu kitap okuyacaktın hani dememesi için, iki saat kitabı anlıyormuş gibi yaptım. Küçükken bir kaç yaz Kuran öğrenmek için camiye gitmiştim. Bu harflere aşinaydım. Fakat, herşeyi unutmuşum. 2 saatin sonlarına doğru hangi harfin hangi Latin harfine denk geldiğini hatırlamaya başladım. Ben bu işi çözerim, gideyim kendi zamanıma da Osmanlıca'yı orada öğrenirim ben!