🥜19🥜

99 18 6
                                    

Üzerinde beyaz uzun bir gömlek, buğday boynu morluklar içinde, kollarını kırmızı saçlının boynuna sarmış kalçasını sallayarak cilve yapıyordu Hoseok.

"Markusss, aşkımmm, ya ama çocuk gibi yapma böyle!"

Kızıl saçlı kollarını bağlamış, dudaklarını bükmüş, kocaman kaslı bedenin içinde bir çocuk var gibi davranıyordu, omuz silkti.

"Hoseok resmen Ben mi Park Jimin mi sorusuna Park Jimin dedin!"

Bu sefer Hoseok kollarını boynundan çekip bağladı.

"Ulan üzüldün diye götümü verdim ya daha ne naz yapıyon domates!"

Kapı sesi duymamla kaçıncıya izlediğimi unuttuğum videoyu durdurdum.

Yoongi gelmişti çok şükür! Saat gece 3 ü buluyordu ve beyefendi anca geldi, hiçbir mesaja ve aramaya dönmekte yok.

Dingonun ahırı mı bu ev ya! Ne bu böyle kafasına esen gitsin kafasına esen gelsin.

Tabii ben videoyu izlemeye dalmış, bir de o ara biraz daha büyümüştüm ama artık bu benim için küçük bir ayrıntı.

"Yoongi!"

Yavaşça içeri geldi, çok dalgındı, yavaşça koltuğa açıp kollarını açınca yanına koşup sarıldım şaşkınca.

O kadar donuktu ki, neye ve neden bu kadar üzülmüştü hiçbir fikrim yoktu.

Kollarını sıkı sıkı sardı, saçlarımı okşadı, öptü.

"İki yıl, iki koca yıl üzerinde deney yapmışlar... Yakalayamadım özür dilerim, biz polislerle geldiğimizde çoktan kaçmışlardı"

Şaşkınca kafamı kaldırdım.
"Buldun mu onları? Kötü adamları? Babanda mı dedektifti be oğlum!"

Sevinçle omzuna birkaç kez vurduğumda en ufak tepki vermemesi biraz telaşlandırdı.

Bozuldu galiba, bir kere de kafasına mı vursam?

Televizyona baktı, kızıl saçlıyı görünce vücudu titredi, sinirle kaşları çatıldı.

"Bitirmedin mi daha?"

"Defalarca bitirdim"

Yıllarca köpek gibi sevdiğim oğlanın beni aldattığını, ailemin beni resmi olarak evlatlıktan red edişini, daha da zoru, izlerken hatırladığım, özlemiyle yanıp tutuştum kardeşim gibi gördüğüm kişinin ölümünü izleyerek öğrendim.

Burak ölmüştü.

Ailesini ziyarete gitmek için bindiği uçak düşmüş ve ölmüştü.

Hayatımın en büyük parçası ellerimden kayıp gitmişti.

Ondan sonra olan tek videoda ağlıyor, elimde burağın kullandığı sigara pakedindeki son sigarayı içiyordum.

Çökmüştüm.

Ne olursa olsun umutla parlayan gözlerim karanlığa bürünmüş, Burağın ısırıp durduğu elmacıkları zayıflamamla yok olmuş, hep kalbe benziyor diye övdüğü dudaklarımın rengi gitmişti.

Bütün anılarımı hatırlıyor olmak şuan beni hiç mutlu etmiyor.

Bunu fark etmiş gibi sıkı sıkı sarıldı Yoongi, saçlarımı öptü.

"Her şeyi hatırlıyor musun?"

Gözlerim dolarken kafa salladım.

"Evet, kaçırıldığım günden tut çocukluk anılarıma kadar. Seninle ve üyelerle tanıştığımız ilk günü, aldatıldığımı öğrendiğim, burağın cesedinin ona ait olup olmadığını onaylamak için gittiğim günü... Hepsini"

Burnumu çektim, kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlarken yine büyüdüğümü hissediyordum.

Bir günde bu kadar çok şey öğrenmem bünyeme ağır gelmiş, olgunlaşmak büyüme dengemi bozmuştu galiba.

Bir süre öyle durduk, saçlarımı ve belimi okşadı, yanaklarıma öpücük kondurdu, teselli edici şeyler mırıldandı.

Ağlamaktan üzerime yorgunluk çökmüş, gözlerim ve bilincim yavaşça kapanmaya başlamıştı.

"Motor kazamda oradaydın, ambulansı arayıp ilk yardım yaptın. İlk konserimizi yaptıktan sonra konuştuk, moral verdin bana. Babamla kavga etmiş sokakta yüzümde maskeyle ağlaya ağlaya dolaşırken tanıyamadığın halde sarılıp destek verdin. Hoseok, sen çok iyi biriydin. Statüleri görmeden seven, kalbine göre hareket eden melek gibi biriydin. Fanmeeting e her gelişinde heyecanlanırdım, sen heyecanla Jimin'in yanına gitmeyi beklerken, tatlı tatlı yerinde zıplarken, Burakla oppacılara laf atıp sevgilinle öpüşürken hep izledim seni. Ben sana aşıktım Hoseok."

Ananı sikeyim

Sincap çocuk ‖Sope/YoonseokWhere stories live. Discover now