Hadir ve Havin

19 2 18
                                    

    Genç kadın gözlerini açarken yine tanıdık olan tavanla karşılaşmıştı. Bir süre gözlerini kırpıştırarak kendine gelmeye çalıştı. Ardından gerinerek doğruldu yattığı yerden. Esnerken yüzüne gelen saçlarını düzeltti eliyle. Yan tarafına baktığında Berfu hâlâ uyuyordu, Maral'ın yatağı ise boştu. Banyoda işlerini hallettikten sonra alt kata indi ağır adımlarla. Kuzey ve Kaptan ortalarda görünmüyordu. Turgut zaten gelmeyecekti. 

    Mutfağa girdiği anda gördüğü manzara ile donup kaldı olduğu yerde. Birkaç kez gözlerini açıp kapattı emin olmak için. Farah, elindeki kocaman kasede bulunan karışımı karıştırıyordu. Mutfak darmadağın haldeydi. Küçük kızın yanaklarında un lekeleri vardı. 

    Asıl sorun Ghost'un üstünde kırmızı bir önlükle tavayı sallayarak krep yapmaya çalışmasıydı. Pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü boş gözlerle tavaya bakıyor, krep istediği gibi olmayınca küfür ederek spatulayı bir yerlere savuruyordu. 

    Elisa dalgın dalgın onları izlerken Farah kendisini fark ettiğinde "Elisa!" diyerek elindeki kaseyi bırakıp ona sarıldı. Ghost sesiyle başını ona çevirirken göz göze geldiklerinde hızlıca üstündeki önlüğü çıkartıp kenara attı. Artık evde üniforma ile gezmiyordu. Üstünde siyah bir tişört, altında ise kamuflaj desenli pantolonu vardı. Boğazını temizleyip "Günaydın." derken ifadesiz tutmaya çalışıyordu sesini. 

    Elisa gülerek "Günaydın da ne yapıyorsunuz burada?" derken Farah heyecanla anlatmaya başlamıştı Farsça şekilde. "Canım çok krep istedi. Casper abiden istediğimde beraber yaptık!" dediğinde genç kadının gözleri şaşkınlıkla açıldı. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken "Casper abi mi?" diye sordu sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. Farah onaylar şekilde başını salladı. "Evet! Hayalet Casper!" dediğinde ikisi beraber gülmeye başladılar. Farah beklediğinden çok daha hızlı toparlamıştı. 

    Ghost ise onlara göz devirerek tava ile kavga etmeye devam etti. Elisa gülümseyerek ona yaklaşıp elindeki spatulayı aldı. "Ben yapayım istersen. Ufaklık çok çalıştırmış seni." dediğinde Ghost yukarıdan gözlerine baktı birkaç saniye. 

    Sessizce başını sallayarak geri çekilirken kendinden beklenmeyen bir iletişim cesareti ile az önce çıkardığı önlüğü Elisa'nın başından geçirdi. İplerini kendisi bağlamaya çekinirken utanarak geri çekti kendini. Genç kadın da yanaklarının kızardığını hissediyordu. Kalan karışımla da krepleri hazırlarken Farah'ın heyecanla anlattığı çizgi filmi dinliyordu. 

*****
    Maral elindeki tabancayı temizlemeye devam ederken diline takılmış olan Rusça bir şarkıyı mırıldanıyordu. Karşısındaki taşta oturan Kaptan sessiz sessiz onu dinlerken sesinin güzelliği dikkatini dağıtıyordu ve buna sinir oluyordu. "Rusya'yı bu kadar sevdiğini belli etme üsteğmen. Burada kimse Rusya'yı sevmez." dedi sakince. 

    Maral'ın anında yüzü düşerken tabancayı temizlediğine emin olup şarjörünü taktı. "Ben Rus değilim Kaptan. Evet, orada bir geçmişim var ama hiçbir zaman masum birine zarar vermedim." dedi kısık çıkan sesiyle. O anları hatırlamak ellerinin buz kesmesine, hatta titremesine neden oluyordu. 

    Kaptan göz ucuyla onu izlerken gerildiğini fark edip sessiz kaldı bir süre. "O hâlde ne diye gittin Rusya'ya? Dosyan yok, Kate ne anlattıysa onu biliyorum yani hiçbir şey." derken bu sefer başını kaldırıp gözlerinin içine baktı. Maral sessiz kaldı bir süre. Eline aldığı bıçağı bilemeye başladı. "Eğitim." diyerek kestirip attı sadece. 

    Ardından konuyu değiştirmeye çalışarak bıçağı parmaklarının arasında kusursuzca çevirip Kaptan'a doğru fırlattı. Bıçak, Kaptan'ın yüzünün yanından geçerek arkasındaki ağaca saplanırken Kaptan çatık kaşlarla ona baktı. Korkmamıştı ama bu şakalar hoşuna gitmiyordu. "Hastasın." dediğinde Maral gülerek omuz silkti umursamaz bir tavırla. "Bunu da Rusya'da öğretmişlerdi." derken ayağa kalkıp ağaca saplı duran bıçağı alarak eski yerine oturdu. 

ETERNALWhere stories live. Discover now