°•10•°

321 49 200
                                    

Biraz olsun içime sinen tek bölüm o yüzden sevseniz iyi edersiniz🔪 (yorum yapın...)

Bölümün bir kısmında cinsellik var o kısımları •.✧.• olarak ayırdım, bunu koyduğum ilk yerde başlayıp ikinci yerde bitiyor. Lütfen o kısımı geçecekseniz bile sonrasını okuyun çünkü fic için önemli yerler

İyi okumalar

Minho:

Saat gece yarısına yaklaşırken yaklaşık bir saat sonra duştan çıkmış bornozumu üzerime geçirmiştim. Mayışmış halimle odama dönerken bir an önce uyumaktan başka bir şey istemiyordum.

Tam bornozumu çıkartıp giyinmeye başlayacakken kapının alacaklı gibi art arda çalınmasıyla kaşlarım çatıldı. Önce giyinene kadar bekletmeyi düşünsemde bu kadar aralıksız basılması içime şüphe düşürmüş acil bir şey olabileceğini düşünerek bornozumu tekrar bağlayarak alt kata inmiştim hızlı adımlarla.

Ancak kapıyı açtığımda gördüğüm beden beni bu kadar acele ettiğime pişman etmişti... Zira onun acil durumu bile beni zerre alakadar etmezdi.

Hyunjin:

Kapıda gördüğüm beden beni bir anlığına afallatsa da duraksamadan ağlamaktan yandığını hissettiğim kızarık gözlerimi gözlerine sabitledim. Kaşları beni görmesiyle çatılırken anında geri çekilip kapıyı yüzüme kapatmaya çalıştı. Hızlı davranıp kapıyı tuttuğumda ona tüm gücünü kullanacak vakit vermeden sertçe kapıyı iterek içeri girdim. Arkamdan kapıyı kapatırken dışarıdan gayet sakin görünüyordum.

"Bir de haydut mu kesildin başıma?! Çık dışarı çabuk yoksa polisi ararım!"

"Aramazsın..." Durgun yüz ifadem ve uyuşuk sesimle sanki aksi imkansızmışcasına konuştuğumda kaşları daha da çatıldı. Onu daha da sinir edeceğini bilsem de sakince sırtımı duvara yaslayıp ellerimi cebime soktum.

"Sarhoş falan mısın sen..?" İğrenircesine bir ifadeyle sorduğunda derin bir nefes aldım. Gerçekten tek bir sevgi veya şefkat kırıntısı görmüyordum gözlerinde. Gerçekten bu kadar imkansız mıydı ona kavuşmak?

"Değilim. Yorgunum sadece. Kafam patlayacak gibi Minho, beynimde sürekli aynı soru dönüyor 'hatam onu terk etmek değilse ne olabilir?'. Delirecek gibiyim. Beynimden geçen hiçbir şey oturmuyor mantığıma. Ne yaptım ben Minho..?"

"Bulduğunu söylemiştin."

"Bulduğumu sanmıştım..."

Sırtımı yasladığım duvardan ayrılıp ona yaklaştım. Nereden aldığımı bilmediğim cesaretle kollarımı beline sararken yüzüne eğildim. Şu an üstündeki bornozun altında hiçbir şey olduğunu düşünmek heyecandan midemin kasılmasına neden oluyordu.

Gözleri bir süre dudaklarıma bakarken haykırmak istediğim bütün cümleler boğazıma dizilmişti sanki. Dilim tutulmuştu onun loş ışıktaki güzelliğine. Islak saçları alnına dökülürken parlak gözleri perçemlerinin arasında haykırıyordu varlığını.

"Ne istiyorsun benden..?"

"Defalarca söylediğim gibi... Seni istiyorum Minho... Senin o güzel gözlerindeki aşk parıltılarına sahip olmak istiyorum tekrar..."

"Tekrar... Ne aciz bir kelime... İlkine sahip çıkamadıysan ikincisini hak ediyor musun gerçekten?"

"Etmiyorum... Ama engel olamıyorum..."

Fısıltılarımı dudakları üzerine bıraktıktan sonra pembe dudaklarına kavuşturdum dudaklarımı. Üst dudağını usulca emerken derin bir nefes alarak onu çiçeksi kokusunu içime çektim. Onun bana karşılık vermeye başlamasıyla ıssız evde ıslak sesler yankılanırken belindeki kollarımı sıkılaştırarak bedenlerimizi birbirine yasladım.

Coward•° HyunHoМесто, где живут истории. Откройте их для себя