11. Misafir sorunsalı

881 139 273
                                    


Taeyang'ın Jungkook'a anne demesine takılanlar olacaktır elbette. Belirteyim ki omegalar doğurgandır ve doğuran kişi tabiatta anne adlandırılır. Burada cinsler kadın ve erkek olarlar değil, alfa ve omega olarak ayrılıyor. Yani kadınlaşdırma söz konusu değil.

















"Bebeğim, uyan artık"

Şirin omegamın odasındaydım. Sabah çoktan olmuştu ve onu uyandırmaya çalışıyordum. Fakat uyanmakla uzaktan yakından alakası yoktu. Perdeleri açarak odayı aydınlatsam bile küçük şebek poposunu devirip yatıyordu hâlâ.

Pencereyi açarak odanın havasını değiştirirken, bir yandan da Taeyang'ın temiz kıyafetlerini ayırıyordum. Küçük uykucu biraz daha uyursa kreşe gecikecekti.

Yatağa oturup örtüyü aşağı çektiğimde bebeğimin büzülmüş dudaklarına kıkırdayarak, "Uykucu peri, kalk çabuk" dedim.

Mızmızlanarak yerinde dikelen omegam gözlerini ovuştura ovuştura, "Anne, beş dakika daha" dediğinde tatlılığına daha fazla dayanamadım.

Küçük bedenini yatağa yatırarak karnını gıdıklamaya başladım. Ellerimin altında gülmekten kıpkırmızı olmuştu benim tatlı miniğim.

Onu daha fazla zorlanmadan geri çekildiğimde, "Olmaz küçük omegam. Aç karına yatılmaz bu kadar. Hem kreşe gideceksin daha" dedim.

Kreş lafını duyduğu gibi gözleri büyüyen Taeyang heyecanla yerinden kalkmış, yanağımı öperek, "Tamam, anniş!" diye bağırıp banyoya koşmuştu.

Bana anne demesinden rahatsız olmuyordum. Erkek olduğum için kafama takabilirdim nihayetinde. Ama ne hoş bana ki birinin annesi olacak şansa sahiptim. Keşke babam da hem annemiz hem babamız olmayı becerebilseydi.

Kıkırdadım bu absürt düşüncelerime. Daha baba olmayı becerememiş birinden hem de annelik yapmasını ummak aptallıktı.

Koşarak üstüme gelen miniğimle babamı dert etmeyi sonraya bıraktım. Yerinde duramayan bücürümü giydirerek kahvaltı masasına gönderdiğimde yeni durağım Yuna'nın odası oldu.

Mışıl mışıl uyuyan omegayı dürterek, "Yuna, kalk hadi. Okula gecikeceksin yoksa" dediğimde buruşturduğu yüzüyle hemen uyanmıştı. Taeyang gibi uykucu değildi neyse ki.

Uyuşukça ayaklarını yataktan sallarken gardırobundan okul üniformasını çıkarıp yatağın üzerine bıraktığında üstümdeki delici bakışlarını hissedebiliyordum.

İlk kez bugün odasına girme cesaretini bulabilmiştim kendimde. Beni kabullenmesi için zaman tanımıştım. Kabullenmeyeceğini biliyordum ama hiç değilse alışmalıydı.

Alışılmayacak kadar kötü müydüm acaba?

"Bir şey mi oldu, yavrum?"

Çatık kaşları, benimkinden milyon kat güzel mavi gözlerini simsiyah geceden farksız kılarken, dili de epey zehirliydi bana karşı.

"Ben senin yavrun değilim. Amacın ne biliyorum ve buna asla izin vermeyeceğim"

İkinci sınıfa giden bir çocuk için fazla fazlaydı. Nasıl ifade edebilirdim inanın bilemiyorum. Fakat düğümlenen boğazım yüzünden kelimelerin varlığı içinde yokluk çekiyordum.

Bana kimin kızı olduğunu hatırlatmak ister gibi yukarıdan bakıyordu. Kim olduğumu hatırlatmak isteyen halası gibi aşağılarcasına bakıyordu.

İçime kaçan sesimle, "Bir yanlış mı yaptım bilmeden? Niye böyle düşünüyorsun?" diye sorduğumda cevabımı anında vermişti.

"Taeyang küçük olabilir ama biz değiliz. Babamı da kandırabilirsin ama bizi asla. Seni sevmiyoruz, sevmeyeceğiz de! Bu evden gitmen için her şeyi yapacağım"

Ophira TaekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang