12. bölüm

82 11 0
                                    

"Acısı büyük olanın dili suskun olurmuş"

Bazen dil susar ne bir kelime etmeye mecal kalır ne de anlatacak bir kelime kalır. Bazen kelimeler kifayetsiz kalır hissettiğine. İçinde fırtınalar koparken sessizce bir köşede oturmak...

İçin kor alev, dışın güllük gülistanlık.

Ne denir bilmiyorum nasıl ifade edilir bilmiyorum ama içim yanıyor... Yüreğimin ortasına kor alev konuldu. Bedenimden büyük taşlar var içimde öyle halsiz öyle dermansız bırakıldım.

Öylece bırakıldım.

En büyük pişmanlığım ertelemek oldu zamanında yapmam gereken bir özür vardı. Artık gerçekten çok geç bir dönüşü yok. Affetmez değil affeder. Ama ben nasıl unutacağım o bakışı nasıl affedeceğim kendimi, nasıl sileceğim keşke'nin verdiği o zalim ağırlığı.

Çok özlüyorum, yanıyorum, ölüyorum... İnsan fiziken ölünce toprak atılır üzerine. Oysa diyar diyar nefes alıp, gülen insanlar dolaşıyor ortalıkta. Hepimiz biraz ölüyüz. Zamanı gelecek eksik olan o toprak atılacak sadece.

Gözyaşlar acının görsele yansıyışıdır. Yoruldum bulutları gözlerimde taşımaktan.

İnsan en ağır yükü yüreğinde taşırmış... Öyleymiş işte

Sol gözümden akan yaşı sildim bugün ölümün üzerinden üç gün geçti acı dinmiyormuş.

Cenin pozisyonun da yerde yatıyordum üç gündür olduğu gibi hâlâ o köşkteyiz içeriye biri girdi umursamadım yanıma geldi diz çöktü bu Uras' tı akan gözyaşımı sildi. Gözümün önüne gelen saçımı çekti

"Biraz yemek ye hiçbir şey yemiyor içmiyorsun yapma bunu kendine. Yapma bunu bana.."

Hiçbir tepki vermedim umursamadım sürekli geliyor konuşuyor yanımda saatlerce kalıyor sonra geri gidiyor biraz sonra geri geliyordu benden sadece en uzun bi kaç saat uzak duruyordu.

"Bu sefer yemelisin bu sefer olmaz." Dedi.

"Uras git" günlerdir kurduğum en uzun cümle bu oldu.

"Gitmem gidemem... Senden gidemem anlıyor musun?"

Cevap vermedim.

Baş ucuma, bir ayağını uzatarak oturdu sırtını duvara yasladı kafamı kaldırıp bacağına yatırdı saçımı okşamaya başladı. Bu üç gündür sıklıkla yaptığı şey bu. Gece bile ne ben uyuyorum ne de o.

Sıkıntılı bir nefes verdi "Canının yandığını biliyorum Görüyorum Hissediyorum.. Ama toparlan artık. Nereye kadar böyle olacaksın almayacak mısın intikam? Buldum öldürenleri izin ver yalvartarak ölümü istettireyim. İste yaşattıklarının on mislini yaşatayım ama sen iyi ol. Sen iyi ol diye dünyayı yakarım şu halin içimde kaç cehennemi harlıyor bilemezsin"

Yine ses çıkarmadım konuşa bilirim ama mecalim yok.

Akan gözyaşımı sildi yine. Dizi sırılsıklam olmuştu gözyaşımdan.

Bir müddet daha böyle kaldık daha sonra yeniden getirdiği yemeği gösterdi "Az bişey yesen olmaz mı hem yersen seninle birlikte o şerefsizlere işkence etmeye gideriz ne zamandır tek gidiyorum bence makul bir teklif"

Kafamı iki yana salladım.

"Artık Türkiye'ye dönmemiz lazım ve sen bu haldeyken gidemeyiz."

"Siz gidin Uras ben burada kalacağım ailemden kalan tek miras anılarım. Onları bırakmayacağım"

"O nasıl laf öyle nasıl seni bırakabilirim şunu anla artık ayırmam seni yanımdan unut bunu!"

Hic birşey demedim

Düşler Kapanı Where stories live. Discover now