16. Bölüm

80 5 0
                                    

“Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir.
Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir.
Ve sevecekse sevilen,
O hayat herşeye bedeldir”

{Özdemir Asaf}

Bugün günlerden cumartesi saatlerden 09:00
Önce yataktan kalktım, duşa girdim bir saatin sonun da çıktım. Üzerime rahat bir pijama takımı giydim saçımı topuz yaptım günlük temizliği yapacağım.

En son saate baktığımda çoktan öğlen olmuştu normalde kahvaltıdan sonra yapardım ama bu sefer canım bişey yemek istemiyor. Kapı çaldı gelen Uras'dı gülümsedim oda kaşlarını hafif kaldırarak gülümsedi hemen gamzeleri kendini belli etti.

"Kahvaltıya gelmedin, bu saat olmuş hiç sesin de çıkmıyor"

"Temizlik yapıyorum Uras'ım dalmışım gelmeyeceğimi söylemiştim ama"

"Şu temizliği saatlerce yapma işini de çözmemiz lazım bizim, böyle olmaz. Daha ne kadar sürer bu sefer üç saati de geçti"

"Bu sefer daha çok detay dikkatimi çekti heryer fazla tozlanmış birde heryer beyaz olunca daha çok kirleniyor"

"Herşeyi beyaz seçen aklıma tüküreyim" diye homurdandı. "Temizliği bırak konuşmamız lazım" dedi.

"Ne, ne konuşcaz ciddi duruyorsun bir sorun mu var?" İyice paronayak oldum son yaşananlardan sonra.

"Sakin ol, bu kadar panik yapma izin verirsen evde konuşalım"

"Ha pardon, ben seni eve davet etmedim gel tabi ama önce bende bir üzerimi değiştireyim"

"Önce konuşalım sonra değiştir acelem var" dedi "Hızlı değiştiririm sana dikkat kesilemem aklım terli kıyafetim de kalır" dedim giderken
Kafasını memnuniyetsizlikle iki yana salladı "Ne yapacağız biz senin bu titizliğinle" diye arkamdan homurdandı.

Hemen üzerimi değiştirdim salaş bilekten az yukarda bir elbise giydim dize kadar yırtmaçı vardı saçımı da topuz tokası ile topladım evde ki işim bitmişti zaten,  sonra beraber dışarı çıkarız.

Konuşmak için yanına oturdum "Söyle Uras'ım"

"Bugün gece göreve çıkıyoruz. Fazla oyalandık burada artık dönmemiz lazım. Bize ihtiyaç var orada" dedi gözlerimin içine bakarak venet bir dille.

Başlar başlamaz yüreğime sızı düştü henüz çok bir zaman geçirmedik ki bu da nereden çıktı.
"Bugün mü, çok erken değil mi? Gitmesen olmaz degil mi?" Yüzüm düştü canım çok sıkıldı "Peki ne kadar sürer ne zaman dönersin"

"Allah bilir"

"Umay iki ayda bir geldiğinizi söylemişti"

"Orada zorunlu olarak kaldığımız süre o, görevimiz uzarsa zaman da uzar"

"E sen değil misin kurucu? sen belirlemiyor musun zamanı?"

"Olmaz Ay ışığı kurallar esnetilemez"

"Bari iki ayı geçirme!" Diye sesimi yükselttim ben burada bizim için çabalarken beyfendi oralı olmuyor.

"Elimden geleni yapacağım iki ayı geçirmemek için" sözünü bitirdikten sonra durdu biraz, gözümün içine içli içli baktı "Sen ne yapacaksın?"

"Bende doktorluğa devam ederim. Burada yakın bir hastaneye başvuru yaparım"

Kafa salladı "İyi yaparsın kafanı meşgul tutarsan çok düşünmezsin" dedi. Sanki o yüzden başlayacağımı biliyor gibi.

Gözyaşlarımı sildim çaresizlikle, "E hadi amcama gidelim o zaman Göktuğ'u da görürüm" dedim.

Amcamın kapısına gittik ama daha kapıyı çalmadan amcamın sesi geldi "Adam olmaz hayvan heruf hele bi çık o kapudan, ben sana gösterurum" dedi. Uras güldü.  Kapıyı çalmak için elimi kaldırdım ki  o zamana kadar kapı açıldı açan, Göktuğ'du açar açmaz kafasını eğdi ve anlamadım ama Uras da benim kafamı eğdi milisaniye içerisinde kafamın üzerinden bişey geçti arkama baktığımda terlik olduğunu gördüm şaşkınlıkla ikisine de baktım ama onlar gülüyorlardı "Noldu az önce?" diye sordum.

Düşler Kapanı Where stories live. Discover now