20.

7.1K 191 43
                                    

Herkese merhabalar leydilerim 🩷

Bölüm arası çok uzadı biliyorum ama annem ciddi bir rahatsızlık geçiriyor ve onun yanından ayrılamıyorum. Bütün sorumluluk üzerime binmiş bir şekilde ve hiçbir şey yapamıyorum. Artık sizi daha fazla bekletmemek için sıfır uykuyla kalacağımı bilmeme rağmen bölümü yazdım ve hiç uyumadım ve birazdan okul için hazırlanacağım. Uzun araya göre yine de kısa bir bölüm oldu kusura bakmayın umarım beğenirsiniz.

Bu arada 500k yı geçmişiz ne diyeceğimi bilmiyorum. Bir gece öylesine yazıp paylaştığım satırların böyle ilerleyeceğini bende tahmin edemezdim her şey için çok teşekkürler, iyi ki varsınız hep olun sizi seviyorum 🤍

Keyifli okumalar.🩷

Yıldızımı aydınlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın yorumlarınız beni motive ediyor ve eğleniyorum okuyup cevap verirken.

🍷

Şirketten çıkışımızın üzerinden neredeyse yarım saat geçmişti. Gölbaşına gelmiştik, villaların olduğu arsaya girmiştik ama hala yola devam ediyorduk. On dakika daha ilerledikten sonra kocaman bir arsanın içerisindeki üç katlı oldukça büyük bir villa bizi karşıladı.

Etrafı saran duvarları çok yüksek olmasa bile yine de yüksekti. Evin büyüklüğü bir yana etrafı saran duvarlardan alanın daha da geniş olduğu anlaşılıyordu. Otomatik kapı açıldığında Demir arabayı içeriye sürdü. Taşlı geniş bir yol vardı, yolun etrafı çimenli bahçeyle çevriliydi. İlerlediğimizde geniş yuvarlak taştan alanda arabayı durdurdu. Geniş alanın ortasında oldukça büyük bir kanarya heykeli yuvarlak havuzun içerisinde göze çarpıyordu.

"Fanatik bir Fenerbahçelisin sanırım."

Güldü, "Belli olmuyor mu?"

"Baya belli oluyor."

İkimizde güldüğümüzde Demir arabanın kapısını açtı, bende kapımı açtığımda arabadan indik. Arkadan yapılı, siyah takım elbiseli bir adam hızla yaklaştığında arabayı götürmek için geldiğini anlamıştım. Demir yürümeye başladığında bende ardından yürüdüm. Kapı biz önüne geldiğimizde evin hizmetlisi olduğunu düşündüğüm kadın tarafından açıldı.

Hizmetli kadının yüzündeki çizgiler ellili yaşların üzerinde olduğunu gösteriyordu, güler yüzlü tatlı bir kadına benziyordu.

"Hoşgeldiniz."

Demir sadece kafasını salladı, gülümseyerek konuştum,

"Hoşbulduk."

Kadında daha sıcak bir gülümsemeyle karşılık vermişti. İnsanın içini ısıtan bir enerjisi vardı, anne sevgisini enerjisini pek fazla bilmesem de kadından sanki o sıcaklık yayılıyordu.

Demir ilerleyecekken onu durdurdum.
"Ayakkabıyla mı gireceğiz?"

"Sorun mu olur senin için?"

"Bence herkes için bir sorun olmalı sonuçta eve giriyoruz dışarıdan girdiğimiz ayakkabılarla neden evde dolaşalım?"

"Tamam çıkartalım ona göre bir şey getirilir."

Ayakkabılarımızı çıkarttığımızda beklemeye başladık. Kapıyı bize açan kadın elinde iki spor ayakkabıyla geldi.

"Temiz hiç kullanılmadı bunlar."

"Teşekkürler."

Kadın gülümsedi ve yanımızdan ayrıldı. Ayakkabıları giydiğimizde içim rahat etmişti.

Kapının açıldığı alan oldukça genişti, zemini ahşap rengi fayansa benzer parkelerle döşenmişti. İlerlediğimizde salon bizi karşıladı, krem rengi ve ahşabın birleşimiyle döşenen salon hoş bir görüntü yaratıyordu. Krem rengi eski tarz ama şık görünümlü olan koltuk takımları salonun geniş yerlerine yerleştirilmişti. Kanepelerin renginde sade bir halı ortaya serilmişti, salonun diğer tarafında ahşap büyük yemek masası ortama dahada nostaljik bir görüntü katmıştı. Salonun diğer tarafındaki büyük alanda duvarın içine gömme büyük ekran bir televizyon vardı. Bahçeye bakan duvar tamamiyle boydan cam şeklindeydi. Asıl salonda ben buradayım diyen parçalar fon perdeleriydi. Çiçek kızımın dokunuşları olduğuna emin olduğum parçalardı. Fon perdelerinin rengi koltukların kumaş rengindeydi fakat üzerinde küçük küçük rengarenk çiçekler vardı. Ortama farklı bir hava katıyordu ama bozmuyordu salonu daha sıcak daha içten bir hale getiriyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Arsız Doyumsuzluk (+18)Where stories live. Discover now