21

307 24 24
                                    

Saat 15:45

Bir insanın hayatı niye her zaman kötü olurdu ki? Niye tam güzel bir yaşam elde edicem derken yine kötü şeyler olurdu? Belki de bazı insanlar cidden hayata mutlu olmak için gelmemiştir, kim bilir belki de onlardan biri de benimdir.

Gözümden akan yaşı elimin tersi ile sildim, sabahtan beri tek yaptığım şey ağlamaktı sanırım. Boşa ağlamıyorum orası ayrı. Saat kaç olmuştu? Nisan şu an ne durumdaydı? Jiyan beni bulmaya çalışıyor muydu? Hiç bilmiyordum ve açıkçası aklımda ki ağır basan sorular bunlar değildi, ağır basan tek soru, Can neden bana bunu yaptı? Evet tek merak ettiğim buydu, düşünüyordum, düşünüyordum, cevap bulamıyordum. Birazdan kafayı yiyecektim. Neredeydi? Ne yapıyordu? Beni düşünüyor muydu? Yok hiç birinin cevabı yoktu çünkü cevabı verecek kişi ortada yoktu.

"Jiyan olsaydı bulurdu." diye mırıldandım, o bulurdu. Beni de bulucaktı, bunu bile bile ben kendimi Can ile yaşamak onunla yeni bir hayat kurmak için kaçmaya hazırlamıştım ama o ne yapmıştı beni yarı yolda bırakmıştı! Düşündükçe hem canım acıyor hem sinirleniyordum, bunlar da göz yaşlarımın yanaklarımdan aşağı doğru süzülmesi için yeterdi.

Allah belanı vermiştir umarım Can, yoksa benden aldığın beddualar yüzünden yamulucaksın.

Tekrar göz yaşlarımı sildim ve derin bir nefes aldım, düğün yerinden çoktan uzaklaşmıştım hatta bir kaç dakikaya Nisan'ın dediği eve ulaşıcaktım. Yani umarım.

Ev aşırı uzaktı, yürüyerek gitmek istediğimi söylesem bile Nisan gelinlikle dikkat çekeceğimi söylemişti. Haklıydı. Bu yüzden bir taksi çağırmıştı, taksi beni belli bir yere kadar getirmiş sonrasında ben yürüyerek devam etmiştim. Yine de şu an aklıma takılıyor ki gittim ev Jiyan'ın evi, yani ev birden aklına gelse sıçtım.

Hayır zaten eninde sonunda bulucak ama ne kadar geç olursa o kadar iyi olur "Allahm lütfen en azından bugün bulunmuyum, âmin." dua mı da edip yürümeyi bıraktım. Eve gelmiştim,ev dışarıdan bungalov gibi duruyordu ama olduğu yer ormanın içindeydi. Hayır cidden ormanın içinde, sadece eve gitmek için yol vardı o kadar, onu da Jiyan yaptırmıştır, zengin çocuk.

"Aman Büşra iyice delirdin." kendime ayar çektikten sonra Nisan'ın dediği gibi evin yan tarafına gittim. Nisan orda kırmızı gül saksısının altında yedek anahtar olduğunu söylemişti, bende kendi elimle koyduğum gibi bulmuştum zaten. Yine de hemen gitmedim ordan, gül çok güzeldi rengi o kadar canlıydı ki insana da kendi canlılığını paylaşıyordu adeta. Jiyan buraya sık gelmiyorsa bu gül nasıl bu kadar canlı merak etmiştim doğrusu. Daha fazla durmadan hemen evin önüne geri geldim ve kapıyı açtım. Eve girmem ile içimi bir huzur kaplamıştı, uzun süre sonra kendimi bu kadar huzurlu ve güvende hissediyordum. Kapıyı kapattım ve evi incelemeye başladım, belki kafam da dağılırdı. Eve giriş ile oturma odası aynı yerdeydi zaten diğer evde de böyleydi Jiyan'ın bu dekorasyonu sevdiği belli oldu. Mutfakta hemen yan taraftaydı, yarısı camdan oluşan bir duvar vardı o kadar, mutfağın ortasında gri bir tezgah vardı ocakta onun üstündeydi sonrası işte normal mutfak eşyaları dolap, çekmece falan hepsi de gri. Jiyan'ın başka bir zaafı daha.

Mutfaktan çıkıp merdivenlere yöneldim üst katta da 2 oda vardı, zaten biri banyo, biri de yatak odası, sanırım burası Jiyan'ın kafa dinleme yeri falandı kendine yetecek kadar yaptırmıştı o kadar, zevki cidden iyiymiş.

Beni karısı yapmak istemesinden anlamamız lazımdı.

Yatak odasına girdim, üstümü değiştirmek istiyordum gelinlikle çok bile durdum. Dolabı açmadan önce dolabın üstünde ki aynada kendime baktım, sabah ki halimden eser yoktu bir kaç saatte çökmüştüm resmen. Jiyan bu halimi görse de evlenir miydi acaba benimle? Dakika başı Jiyan mı diyorum bana mı öyle geliyor? Yok bana öyle gelmiştir niye o otistiğin ismini diyim ki? Kafamı iki yana salladım ve dolabı açtım hep Jiyan'ın eşyası vardı normal olarak. Neyse idare edecektik artık, bir tişört aldım direkt, o kadar büyük durmuyordu ki zaten önemli olan tişört değil eşofmandı, lastikli bir şey bulsam iyi olucaktı.

TutsakWhere stories live. Discover now