04

12 6 2
                                    

Karanlık suların mürettebatıyım
Elimde parlak bir fenerle
Tuttuğum ufuğu karartıyorum
Sırf güneş doğmasın diye

Tek başımayım koca bir gemide
Her şeyimi sığdırdığım bu küçük tekneyle
Batacak diye korkuyorum benimle
Ama gemim kalacak ip gibi yüzeyde

••••••••••••••••••••

Kenan'ın yanına vardığımda lanet etmiş olacak ki bu yüzünden belli oluyordu.

"Beni gördüğüne sevinmedin mi?"

"Ne istiyorsun?"

"Bir şey istemiyorum sadece bilmek istediğim bir şey var."

"Yeni malların fiyatlarını bilmek istiyorsan üzgünüm, artık sana satmıyorum."

"Ne?"

"Son olanlardan sonra dersini almadın galiba."

"Ama daha denemediklerim var."

"Siktir git Allah aşkına bela mısın nesin."

"Soracağım şey bu değildi."

"Sor o zaman ne soracaksan."

"Şu arkadaşların bize biraz müsade etmek isterler mi?"

Bir kafa hareketiyle ordusunu uzaklaştırdı.

"Komutan olmak nasıl bir duygu?"

"Seni dinliyorum."

"Aslında soracağım şey gayet de tahmin edilebilir yani-"

"Lafı geveleme de söyle artık."

"O gün bana bir şey verdin mi?"

"Ne gibi bir şey?"

"Şu an lafı geveleyen ben miyim?"

"Üst dudak mıydı, alt dudak mıydı? Galiba ikisi de. Öyle bir şeyden bahsediyorsan."

"Hayır öyle bir şeyden bahsetmiyorum çünkü öyle bir şey olmadı."

"Emin misin, pek hatırlamıyor gibisin?"

"İşte tam da bu yüzden buradayım, hiçbir şey hatırlamıyorum."

Aramızdaki mesafeyi kapatıp kulağıma eğildi

"Ya da sikimi mi vermiştim."

Tiksinerek mesafeyi açtım, ağzıma gelen her şeyi söylemeye hazırdım.

"Pislik."

"Bu kadar mı?"

"İğrençsin, tiksinesisin senden nefret ediyorum. Yardım bekleyende kabahat."

Kelimelerimi arka arkaya sıralarken yanından iyice uzaklaşıyordum

"Yarın yine kapıma dayanırsın, bu sefer ödemeyi nerenle yapacaksın? Götünle mi, ağzınla mı?

İçimde bunca zamandır sıkı olan bir zincirin kırıldığını hissettim.

Hayatım uzun zamandır başka ellerin kontrolündeydi. Beni baskılayanların, kötü bakışlar ve laflar atanların kontrolündeydi.

Ama artık o ellerden kurtuluyordum.

Zincirlerim yeterince paslanmıştı ardı ardına kırılmaya hazırdı

her o alçağa doğru attığım adımda zincirlerim teker teker toza dönüşüyordu

Hayat ağır çekimdeydi

Yüzüne okkalı bi yumruk geçirdim, düşmesini beklerken sadece kafası sağa eğildi.

Yakamdan tutup kafa atması çok sürmedi

Yere yığıldığımda kalabalık çoktan oluşmuştu bile.

Ardı ardına tekme yerken yapabildiğim tek şey hayatımı sorgulayıp göz yaşı akıtmaktı.

Kalabalığın arasından çıkan şeyin bir ışıltı olduğuna yemin edebilirdim veya yediğim dayakların etkisiydi.

Kenan'ın yediği bu yumruk onu yere sermeye yetmişti bile.

Açık tek gözümle yerde zar zor görebiliyordum.

Sonra görüntü net bir hal aldı.

Efe'ydi

Yere yatırdığı Kenan'ın üstüne çıkmış öldürürcesine yumrukluyordu.

Ve herkes bu durumdan memnun gözüküyordu.

Ayıran biri olmazsa ciddi anlamda öldürecekti.

Kalabalık etrafımdan gidip bu sefer Kenan'la Efe'nin etrafını sarmıştı.

Telaşla yanıma gelen Melodi ve Aslı beni yerden kaldırmaya çalışırken

"Mert noldu hangi orospu çocuğu yaptı bunu?"

Aslı'nın korkuyla sorduğu soruya cevap vermeden önce yapılması gereken daha önemli şeyler vardı.

Bana bunu yapan çocuk ölmek üzereydi ve birinin onları ayırması gerekiyordu.

"Ayırmazsanız ölecek."

"Kim yaptı bunu?"

"Nerede bu nöbetçi öğretmen?" Diye etrafına bakınan Melodi'nin ardından

"İşte geliyor, hocam çabuk olun!" Demesi uzun sürmedi.

Nöbetçi öğretmenin düdük çala çala hızla yanımıza geldi

"Ayrılın lan, noluyor burada!"

Eli kanlanmış Efe'yi hoca zorla tutuyordu.

Ardından gelen öğrenciler Efe'yi tutarken hoca eğilip Kenan'a baktı.

Yerde yüzü gözü dağılmıştı her yeri kan içindeydi ama yaşıyordu.

"Biriniz ambulansı arasın." Diyerek Kenan'ı yerden kaldırıp banka oturtturdu.

Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki neler olduğunun farkında varamamıştık.

Hoca Kenan'ı banka oturttuktan sonra büyük öfkeyle Efe'ye ilerleyip şiddetli bir tokat attı ve yakasını tutup kulağına bağırdı,

"Oğlum sen manyak mısın lan, kafayı mı yedin? Ya ölseydi ne yapacaktın? Delirdin mi?"

Efe'yi sarsarken ardı ardına sözler söylemeye ve bağırmaya devam ediyordu. En sonunda yakasını bıraktı.

Kanlı ellerine baktıktan sonra gözlerimiz birleşti.

Asla Efe'nin yapabileceği bir şey değildi bu.

Konuşmama fırsat vermeden arkasını dönüp okula gitti.

Üstüme bi anda ağırlık çöktü ve kalçamın üstüne düştüm. Şu anda ayakta olmak baya zor geliyordu.

Kenan'a buz götürüyorlardı ama onun yeni bir yüze ihtiyacı vardı bir buza değil.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne daldım. Elimden başka ne gelirdi ki?

dip | bxbOù les histoires vivent. Découvrez maintenant