5. BÖLÜM

47 15 3
                                    

İyi okumalar sevgililerim

"Söz verebilir misin?"

"Hm? Ne sözü?"

"Ölene kadar ve öldükten sonra tekrar doğduğunda, hep beni sevecek misin?"

Çiçekler arasında yatarken yanımda uzanan Sukunaya dönerek güldüm.

"Sonraki hayatımda beni bulabilecek misin peki?"

"Eğer beni seveceğin sözünü verirsen sana seni bulma sözünü seve seve verebilirim"

Bir kez daha güldüm.

"Seni her hayatımda, olduğun şekilde seveceğim Sukuna. Ne olursa olsun"

Rahat bir nefes verdi ve tuttuğu elimi dudaklarına götürüp öptü.

"Sen her hayatında sıkılmadan tekrar bulup kendimi hatırlatacağım prensesim"

Hızla gözlerimi açtığımda saat dokuz buçuğa geliyordu. Düzensiz nefeslerimi düzeltmeye çalışırken etkisinde kaldığım rüyayı hatırlamaya çalışıyordum. Ne için ağladığımı bilmeden ağlamaya başladım. Rüya hakkında hiç bir şey hatırlayamasam da vücudum hatırlıyormuş gibi sarsılmıştı.

Beni kendime getiren şey bir dakikanın sonunda telefonumun çalmasıydı. Derin bir nefes alarak arayan yabancı numarayı açtım.

"Evet?"

"Tanrı aşkına neredesin sen? Dersler başlayalı bir saat oldu ve sen beni burada benden tırsıp kendi aralrında lafımı çeviren bir avuç çocuk ile bıraktın"

"...Sukuna?"

"Elbette benim başka kim olacak. Okula gel"

Kendimi yatağa geri bırakırken mırıldandım.

"Galiba bu gün gelmeyeceğim"

Kısa bir süre sonra sordu.

"Neden?"

Sesindeki alaycılık gitmişti. Hatırlayamadığım bir rüya yüzünden kötü hissettiğimi söylemek yerine ufak bir yalan attım.

"Bilmiyorum, biraz halsiz ve moralsiz hissediyorum.

Telefon suratıma kapandığında şaşkınca bakakaldım. Büyük ihtimalle hoca sınıfa girmişti ve kapatması gerekmişti. Yataktan kalkarak pijamalarımı çıkarttım ve dizimin üzerinde biten çiçekli evlik bir elbiseyi üzerime geçirdim. Dağılmış saçlarımı hafifçe toparlattım ve hızlı bir topuz yaparak mutfağa indim. 

Yirmi dakikanın sonunda kahvaltıyı hazırlamıştım. Okula gittiğim zamanlar kahvaltıya pek zamanım olmadığı için gitmediğim günler güzel bir kahvaltı hazırlamayı seviyordum. Yemek için oturmadan önce kapı çaldı. Ellerimi bulduğum ilk beze sildim ve kapıya ilerledim.

"Geliyorum"

Kapıyı açtığımda şaşırsam da güldüm.

"Ne işin var burada?"

Sukuna hızlıca elindeki sigarayı söndürürken bana baktı.

"Ne demek okula gelmiyorsun?"

Sessizce güldüm.

"Ciddi misin sen? Bu yüzden mi buradasın?"

Omuz silkti ve sormadan içeri girdi. Göz devirip kapıyı kapatırken söyledim.

"Ne kadar da kibarsın"

"Elbette öyleyim"

Yanından geçip mutfağa ilerlerken çağırdım.

"Gel hadi, kahvaltı ediyordum"

"Daha yeni mi?"

İkimizde masaya geçerken cevap verdim.

"Sen beni aradığında yeni uyanmıştım"

Şaşkınlığını belli eden bir iki ses çıkarttıktan sonra ikimizin tabağını doldurdum. 

"Ee neden gelmedin okula? Beni o tuhaf insanlarla bırakman için iyi bir sebebin olsa iyi olur"

Önümdeki yumurtayı soyarken ona bakmadan cevap verdim.

"Dedim ya, biraz yorgunum"

"Oradan bakınca aptala mı benziyorum?"

"Birazcık"

Ona baktığımda tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

"Tamam ya şaka yaptım sadece"

Dediğimi görmezden gelip tekrar sordu.

"Neden okula gelmedin"

İç çektim. Dalga geçeceğini bilsem de konuştum.

"Küçüklüğümden beri çok az rüya gören biriyim. Ne zaman rüya görsem anlam veremediğim bir şekilde üzülüyorum ve kötü hissediyorum. Nasıl desem...boş hissediyorum. Bu sabahta öyle bir rüyadan uyandım"

Alaycı ifadesine bakmak için kafamı kaldırdığımda ciddi, hatta şaşkın ve ümitli bir ifade ile bana baktığını gördüm. Tabi bunlar bir saniye sonra silindi.

"Rüyanda...ne oluyordu?"

Üzgünce başımı iki yana salladım.

"Ne zaman uyansam anında unutuyorum."

"Hatırlamaya çalış"

Hızlı ve sert cümlesini garipsesemde hatırlamaya çalıştım.

"Bir kale var mıydı? Bir adam? Öldürüldüğünü görmüş olabilir misin? Orman içinde bir ev belki yada-"

"Bir çiçek bahçesinin içindeydim"

Masaya doğru eğildi. Bu konu neden dikkatini çekmişti ki?

"Başka? Tek miydin? Yanında bir adam var mıydı biraz...yaratığa benzeyen? Hakkında kötü dedikodular olan biri, korkulan, nefret edilen biri ile birlitemiydin?"

"Ben...biriyleydim evet ama..hatırlayamıyorum"

Hatırlamam için zaman verirken görüntüler yavaş yavaş aklımda canlanabiliyordu ama her şey pusluydu

"Bahçede beraber yatıyorduk, sohbet ediyorduk ve birbirimize sözler veriyorduk ama...adamı hatırlayamıyorum"

Sukuna arkasına yaslandı, ifadesinden bir şey anlayamıyordum. sessizce kahvaltı ederken başka bir şey sormadı.

"Kahvaltı ettikten sonra bir şeyler yapmaya gitmek ister misin?"

Neredeyse hiç düşünmeden kabul ettim. Rüyadan sonra yalnız kalmak ya da evde oturmak istemiyordum.

"O zaman hazırlan, hoşuna gideceğini düşündüğüm bir yer var"

SUKUNA X OKUYUCUWhere stories live. Discover now