38. Bölüm

3.2K 161 24
                                    

"Pişt!" Çadırın dışından uyanmama sebep olan bir ses gelmişti. "Ceylan!" Fısıltılı bir sesti bu. Yerimden yavaşça kalkıp çadırın girişinden kafamı çıkardım. "Ne var? Ne istiyorsun bu saatte?" Beni görünce yüzünde hemen bir sırıtış oluştu. 

"Sensiz uyku tutmuyor. Beraber uyuyalım mı?" Anlamaz gözlerle ona baktım. "Pusat kafan mı güzel?" Omuz silkti. "Hayır." Ormanın içinden gelen çekirge sesleri dışında bizden başka kimsenin sesi yoktu. Biz de fısır fısır konuşuyorduk. 

"Gider misin şuradan? Uykumu kaçırıyorsun." Gitmedi. Bir adım daha gelip zaten küçük olan çadırdan içeriye girmeye çalışınca onu itip bende içeriden çıktım. "Birini uyandıracaksın!" Umursamıyormuş gibiydi. "Uyuyor muyuz, uyumuyor muyuz?" Sinirli bir şekilde yüzüne baktım. "Uyumuyoruz!" Kollarını önünde birleştirdi. "CEYLAN NE-" Diğerlerini uyandırmak için bağırınca elimle ağzını kapattım. "Sus!" İçeride bir kıpırdanma sesi gelince gözlerimi kapattım. 

"Ceylan, neredesin?" Didem'in fısıltılı sesi gelmişti. "Ç-çişimi yapıyorum." Pusat'ın bedeni titremeye başladı. Gülüyordu. "Tamam." Başka ses gelmedi. Elimi çektim. Pusat yumruğunu ağzına götürüp gülmesine devam etti. "Sus be adam!" Sinirden ve stresten ağlamak üzereydim. 

"Çişini mi yapıyorsun?" Kendi kendine tekrar edip daha çok güldü. Ağlamak üzereydim. "Sus artık." Sessiz gülmesinden dolayı yaşlarla dolmuş gözlerine baktım. Burun kemerimi sıkıp derin nefesler aldım.

Gülmesi bitmiş, bana bakıyordu. "Az önce iki sene boyunca gülmediğim kadar güldüm." Göz devirdim. "Neye güldün bu kadar? Çiş, gayet normal bir bahaneydi. Her insanda olan normal bir şey sonuç olarak." Eliyle çenemi tuttu nazikçe. "Çok tatlısın." Beni cezbeden ses tonu kulağıma daha çok yaklaştı. "Ve ben tatlıya bayılırım..." Son kurduğu cümle yutkunmama sebebiyet vermişti. "Uzak durur musun biraz?" Hafif gülme sesi içimi doldurdu. "Duramıyorum." 

Beynim bana bağırıyordu. SEN APTAL VE SALAK VE GERİZEKALISINKalbim ise çok mutluydu. Hadi öpüşün! ÖP ÖP ÖP! 

Ve uzun bir süre içimde ikisinin kavgası devam etti.

Pusat'ı hafifçe kendimden uzaklaştırdım. "İyi geceler." Arkamı dönüp çadıra gidecekken kolumdan tutup beni kendine çekti. Dudakları dudaklarıma değiyordu. "Sensiz nasıl iyi olsun o geceler?" Yüzümü buruşturdum. "Önceden nasılsa öyle olsun o zaman." Elinden kurtulup çadırıma döndüm. 

🌺

 "ABLA!" Fırat'ın acıklı bağırışı ile hızlıca uyandık. Didem endişeyle çadırdan çıktı. "Ne oldu sana?" Fırat'ın yüzü morarmıştı. Fırat hemen ablasına sarıldı. "Ben bir daha bunlarla yatmam." Poyraz ve Pusat sırıtıyordu. "Ne yaptınız kardeşime?" Poyraz bir adım öne gelince Fırat biraz daha yerine sindi. "Ya biraz deli uyuyorum ben. Kâbus görüyordum. Yanlışlıkla yumruk atmışım." Didem çok sinirli görünüyordu. 

"Abla bir şey yap. Şu hâlime bak ya!" Didem sinirle Poyraz'ın önüne geldi. Elini ensesine götürüp bir yeri sertçe sıktı. "Ananı sikeyim." Poyraz yerinde sendeledi. Sonra kısa sürede kendine geldi. "Ben boşuna mı bunun eğitimini alıyorum?" Poyraz bozuntuya vermeden Didem'e baktı.

"Sen..." Çok sinirlenmişti. "Önce ateş mu yaksak? Çok soğuktur da!"

Etrafta gezintiye çıkmış çalı çırpı arıyordum. "Ne güzel bir gün değil mi?" Pusat'ta arkamdan geliyordu. Cevap vermedim. "Beni takip etmeyi kes!" Yerden bir dal alıp yürümeye başladı. "Ne takip etmesi? Ateş için odun falan toplayacağım."

Göz devirip işime döndüm. Uzak durmak istiyordum ama buna izin vermiyordu. Derin bir nefes alıp ona döndüm.

O da sanki bunu bekliyormuş gibi bana döndü. "Senden nefret ediyorum." Bir şey söylemedi. "Çok kötü ve korkutucu bir adamsın. Beni hep üzüyorsun. Kalbimi kırıp duruyorsun."

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now