9

1K 215 128
                                    

Bedenim betona çarpmış, iskeletimdeki bütün kemikler aynı anda paramparça olmuş gibi bir acı ve iliklerime kadar üşüyüp gözlerimin yuvalarından çıkacak gibi portlamasına neden olan bir soğuk. Hayatımda ilk defa adım attığım bu pahalı yatın korkuluklarından savrulup siyah, derin denize düştüğümde hissettiklerim bunlardı.

Bir an için bulunduğum durumu kavrayamamıştım. Saliseler içinde iliklerime işleyen soğuk, suya çarpmanın verdiği acıyı bastırırken gözlerimin açık olduğuna emindim ama gördüğüm tek şey sonsuz bir karanlıktı. Tüm bedenim alışık olmadığım bir yoğunlukla sarmalanmışken kollarım ve bacaklarım da işlevsiz birer uzuvmuş gibi öylece süzülüyorlar, gittikçe daha dibe battığımın farkına varamıyordum. Kendimi zorlasam, düşünmeye çalışsam da başıma ne geldiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bir an için ruhumun bedenimden ayrıldığını düşündüm, diğer tarafa geçtiğimi. Belki de ölüm buna benziyordu; hiçliğin içinde arafta kalmak.

O şekilde kaç dakika ya da kaç saat boşlukta süzüldüm, bilmiyorum ancak bir süre sonra kulağıma boğuk bir ses ulaşmış ve bu beni tetiklemiş gibi anıların zihnime akın ettiğini hissetmiştim. Yat. Parti. Taehyung. San. Tartışma. Victory. Dengemi kaybetmem. Çığlık atışım ve düşüşü hissetmem.

Denizdeydim. Dakikalar önce izlediğim, gökyüzüyle birleştiği yerin bile ayırt edilemeyeceği kadar karanlık olan devasa su kütlesinin içindeydim. Yat çalıştığından beri hareket halindeydik ve kıyıdan epey uzaklaşmıştık. Altımda kaç kilometre daha su olduğunu düşünmek dehşete düşmeme neden olurken istemsizce ağzım açılmış, tuzlu suyun damağıma çarpan tadı çığlık atmak istememe neden olmuştu.

Belki de atmıştım, bilmiyordum. Her şey o kadar yoğun ve yabancı hissettiriyordu ki bunun gerçek olup olmadığından bile emin değildim. Belki de korkuluklara başımı vurup bayılmıştım ve bu da korkunç bir kabustu. Öyle olmasını umarken kollarımı çaresizce savurmuş, tuzlu suyun beni yavaşça kaldırdığını hissetmemle yüzeyi görecekmiş gibi kafamı geri atmıştım. Yüzme biliyordum ancak hala şokun etkisindeydim ve içime işleyen soğuk da bana yardımcı oluyor sayılmazdı. Eninde sonunda yüzeye çıkacağımı biliyordum ancak çoktan yanmaya başlayan ciğerlerim bunu kaldırabilir miydi, işte ondan emin değildim.

Su yutarsam mahvolurdum. Bu düşünceyle açık ağzımı sımsıkı kapatmış ve ağzıma dolan tuzlu suyu umursamadan dudaklarımı birbirine kenetlemiştim. Çırpınıyordum ancak bu boşuna bir çaba gibiydi, az önce yükseldiğimi hissetmiştim ama o an daha da batıyor gibiydim ve bu paniğe kapılmama neden olurken aklıma yapabileceğim hiçbir şey gelmiyordu. Bu şekilde öleceğim, diye düşündüm. Ölümüm hoşlandığım çocuğa yaklaşmak için saçma sapan bir doğum günü partisine katıldığım için olacak.

Bu düşüncelerin de ağırlığıyla daha da derine gömülür gibi hissederken arkamda bir hareketlilik, hemen ardından da belimi saran bir kol hissetmiştim. Bir an için bunun tehlikeli bir şey, belki de beni daha da dibe çekecek olan bir deniz canlısı olduğunu düşünsem de can havliyle tutunduğum kol beni kavrayanın bir insan olduğunu anlamama neden olmuş, umudun içimde bir çiçek gibi filizlendiğini hissetmiştim.

Derine mi iniyor yoksa yüzeye mi yaklaşıyorduk, bilmiyordum. Kollarım ve bacaklarım soğuğun da etkisiyle iyice uyuşmuştu ve kendimi tamamen arkamdaki bedenin tutuşuna bırakmıştım. Sadece bizi yukarı çıkardığını umuyordum.

Takip edemediğim bir zaman diliminden sonra bir anda suyun üstüne çıkıvermiş, çıktığım gibi de iflas etmek üzere olan ciğerlerimi aceleci bir nefesle doldurmuştum. Aldığım soluk beni rahatlatacakken aniden öksürmeye başlamam ve bunun durmaması ciğerlerimin yeniden yanmaya başlamasına, yeterli nefes alamamam ise panik olmama neden oluyordu. Ne kadar uğraşsam da az da olsa su yutmuş olmalıyım ki genzim ve burnum yanıyor, can çekişir gibi sesler çıkararak öksürmeye devam ediyordum.

𝙝𝙖𝙧𝙙 𝙛𝙚𝙚𝙡𝙞𝙣𝙜𝙨, 𝙩𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠Where stories live. Discover now