29. Bölüm

351 44 43
                                    

Okunmalar 10 bin oldu cok mutluyum suan🥲🥲

Yeni bolum icin yorum sınırı= 15

/////////

Yattığım yatakta her ne kadar dönüp dursamda uyuyamamış, tavanı izleyip düşünmeye çalışmıştım

Bu hafıza kayıplığı gerçekten çok yorucu bir şeydi. Düşünmeye çalışıyorsun ama beynini zorladığında sanki zonkluyor, kafanı duvarlara vurarak susturmak istiyorsun.

Adelaide, bu benim adım mıydı gerçekten? Hiç birşeyden emin değildim. Sırf o adı hatırlıyorum diye benim adım bu muydu ki? Bilmiyorum, bilemiyorum hiç bir şeyi hatırlamıyorum!

Çok çaresiz hissettiriyordu bu olanlar. Bu sabah bir asansörün içinde uyanıyorum ve sonrasında kendimi bir sürü erkeğin içinde buluyorum, inanılacak bir olay değil sanki.

Yatakta doğruldum, madem uyku tutmuyor kendimi zorlamamın manası yoktu sonuçta

"Ayna var mı ki burda?" Kendi kendime mırıldanıp odada gezinmeye başladım, görüntümü açıkçası çok merak ediyordum

Aslında geldiğimden beri odaya hiç göz atmamıştım, yatağı görmem ile birlikte direkt yatmıştım.
Odada ki dolabı açtığımda kapağında bir boy aynası olduğunu gördüm.

Uzun bir süre boyunca inceledim kendimi. Güneşte hafifçe turuncu parlayan fakat kahvenin en güzel açık tonlarından olan saçlarım, omuz hizamın altında yavaşça belime doğru uzuyordu. Gözlerim, saçlarıma göre çok daha koyu bir kahve tonuydu. Badem şeklindeydi, pek bir güzelliği yoktu. Vücuduma baktım, hafif kıvrımlı bir belim vardı. Boyum tahminen 1.65+ olmalıydı, kısa gözükmüyordum fazla.

Bir an için güzel olduğumu düşündüm, ama güzellik algısı neydi ki? Ben güzel miydim yoksa sıradan mıydım? Hiç bir fikrim yoktu, ama bu görünüş benim hoşuma gitmişti.

Kapı aniden açıldığında kendime bakmayı kesip kapının olduğu tarafa, yani arkama döndüm
"Sana kapı çalmayı öğretmediler mi Jamie?"

James telaşla ensesini kaşıdı "Ah, pardon Adelaide.."

Gülümsedim onun bu küçük tatlı telaşına "Önemli değil, bir şey mi oldu?"

"Şey, kutlama başladı. Newt seni çağırmamı söylemişti de"

Kafamı salladım sadece sakince. Odadan çıkan James'i takip ederek gittiği yere doğru gittim. Kayran'ın nerdeyse tam ortalarında bir yerde toplanmışlardı. En ortasında bir şenlik ateşi vardı. Herkes çok mutlu gözüküyordu, onların bu mutlu ve sevecen hallerine gülümsemeden edemedim.

Böyle bir yerde nasıl mutlu oluyorlar hiç anlamıyordum ama bu iyi bir şeydi sanırım

Yanıma doğru gelen Newt'i gördüğümde bende ona doğru ilerledim yavaşça

"Gelmişsin, ben istemezsin diye düşünmüştüm" Newt söyledi.

Kaşlarım sorgularcasına havaya kalkmıştı istemsizce "Neden istemeyeyim ki?"

Bir süreliğine duraksadı "Yanii, burda pek rahat gözüktüğün söylenemez. Senin yerinde olsaydım, bir sürü erkeğin içinde tek olsaydım ben de senin gibi kötü hissederdim" Telaşlı gibi hissediyordu, bana yanlış birşey söylememeye çalışıyordu sanırım

"Şey demeye çalışıyorum kısac-" Lafını böldüm çünkü yavaş yavaş saçmalamaya başlamıştı küçük şapşal

"Newt, tamam! Anladım sakin ol"

Bir süre birbirimize baktık gergince. Daha sonrasında ben kendimi tutamayıp bir kahkaha attığımda Newt de bana katıldı.

Gülmelerimizin arasından Newt konuştu "Kusura bakma, bir kızla nasıl konuşulur bilemiyorum"

"Sorun değil Newtie" Kıkırdayarak söyledim

Bir yere oturmuştuk şimdi. Newt bana bir kaç kişiyi tanıtıyordu

"Peki, şunlar kim?" Merakla sordum. Sorduğum kişiler bu sabah labirentten çıktıklarını gördüğüm kişilerdi, özellikle asyalı çocuğu çok merak etmiştim. Hiç anlamadığım bir şekilde bir çekim hissetmiştim onu ilk gördüğümde. Ne olduğunu öğrenmeden bu işin peşini bırakmayı da düşünmüyorum.

Newt, Gally'nin yaptığı özel içecekten bir yudum aldıktan sonra konuştu "Onlar koşucular, ortadakini görüyor musun?" Bir saniyeliğine durup asyalı çocuğu işaret etti, kafamı salladım

"İşte o, koşucuların lideri, Minho. Aslında bu koşucu işi daha yeni sayılabilir. Sayımız artmadan önce bir kaç kişiyi içinde ne olduğu bilinmeyen bir labirente göndermek istemedik açıkçası"

Adı Minho'ymuş, çok güzel ve tam da onu andıran bir isimdi
"Anladım.. Peki buraya gelen ilk kişi kim?"

Newt duraksadı, ama daha sonrasında kafasını toparlamak amacıyla bir kaç defalığına salladıktan sonra konuştu
"Bendim, yanii biraz zor bir durumdu. Koskoca bir ay boyunca bu lanet yerde tek başıma olduğumu düşünüp karamsarlığa kapılmıştım"

Destek amaçlı elimi omzuna koydum, kötü şeyler yaşadığı her halinden belli oluyordu. Eğer Newt'in yerinde ben olsaydım kafayı yerdim eminim ki.

"Hadi, bu şenlik ateşinin özel misafiri sensin" Diyip ayağa kalktı ve elini uzatıp benim kalkmamı bekledi

"Ooff, zorunda mıyım?" Sorduğum sorudan sonra Newt'in çatık kaşlarıyla karşılaştığım için bir soluk nefes verip Newt'in uzattığı elini tuttum ve ayağa kalktım.

En ortalara doğru gitmiştik, bana bir kaç kişiyi tanıtıyordu. "Bunlar tıpçılar, orda oturanlar da aşcılarımız. Tava ve Steve"

Söylediği şeylere karşı tek yaptığım şey sanki anlamışım gibi kafamı sallamaktı. Her neyse en azından bu boş hafızayı dolduracak bir kaç bilgi ediniyordum

Sohbet ederken Newt elinde ki 'Gally'nin özel tarifi' olan içeceği elime tutuşturdu "İçsene"

Başta gerçekten tereddüt ettim çünkü iğrenç kokuyordu, ama yine de denemekten zarar gelmez diye düşündüm. Tam içecekken birisi kolunu omzuma attı ve elimde ki cam şişeyi aldı

Kaşlarım benden habersiz çatılırken yanımda ki kişiye baktım, Minho?..

~~
Hatırlanan Anı

Kendi halimizde usulca dans ederken kafasını boynuma gömdü sakince

"Benim olur musun Adela?"

Dediği şey ile kıkırdamadan edemedim. Öküze bak, insan gibi çıkma teklifi etsen ölürsün değil mi?

"Zevkle Minho"

~~

Aklımdan geçen şeyler ile kaşlarım bu sefer sinirle çatılmak yerine şaşkınlıkla havalanmıştı, yüz ifademi bozmamaya çalıştım ama garip bir durumdu şuan olduğum durum.

Bu zihnimden geçen şey önceden olan bir anım mıydı yoksa kafamda mı kuruyordum?
Bunları sonra düşünmeliyim, kimseye belli etmemem lazım diyerek kafamı dağıttım

Minho hala aynı pozisyonda, bir yandan içeceği içerken konuştu "Newtie, küçük bir prensese böylesine bir şey içirmen doğru mu?"

Newt konuştu "Tadına bakıcak, severse de içecekti. Ne var ki bunda?" Aralarında şakayla dönen bir konuşma geçiyordu.

Daha fazla onları dinleyemeyeceğime karar verdim ve hızla Minho'nun omzumda ki kolunu sertçe ittim

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Sakin ama sinirli bir tonla sormadan duramadım yerimde.

"Bilmem ne yapıyorum?" Benimle dalga geçer gibi konuşmasına gittikçe gıcık kapıyordum. Anlaşıldı, burda ki Newt ve James dışında ki herkes gıcığın tekiydi. Önce Gally, sonra Minho! Çok sinir bozucuydular

"Ugh, ben gidiyorum!" Diyerek arkama bile bakmadan bana verilen odaya doğru ilerledim, arkamdan Newt seslenmişti ama ona kulak asmadım
Şuan hiç kimseyi çekecek halim yoktu, özellikle zihnimden geçen şeyden sonra biraz kendi içime çekilmem gerekiyordu..

////////

Kestiiikk💞🎀
Bu gun baya gec bolum atmamin sebebi evde degildim, sabah kalktigimdan beri nerdeyse disardayim ve cok gec girdim eve, idare edin sekerlerimm

Labirent Ve AdelaWhere stories live. Discover now