40. Bölüm

373 32 119
                                    

Ooof yazmak cok yorucu ama icimden surekli olarak bolum atmak geliyo
Nasil ilerleticem inan onu da bilmiyorum, aklımda var biseyler ama tam emin degilimm

Olenler olucak, ama kim bilir kim(ler) olucakkkk
Ama ne zaman olacagi da bilinmiyorr

Bu kitap harbi cok uzadi, napsak bitirsekmikine🙃🤍

Bunu bitirince tekrar bi labirent kurgusu gelir mi emin degilim, ama kitap tasarlamaya ve okuyucularimla bir arada olmaya devam edecegimm

////////////

"Thomas, Elvis'i tanıyor musun?" Brenda tedirginlikle sorduğunda odada ki herkesin dikkati Thomas'ın üzerindeydi. Elvis'i nerden tanıyor olabilirdi ki?

Thomas Brenda'yı duymamazlıktan gelerek, sanki delirmişcesine konuşmaya başladı
"Onca şeyden sonra! Onca yaşanan şeyden sonra niye burdasın?! Neden, Elvis neden"

O her bağırdığında kendimi olduğumdan daha da hasta hissediyordum. Neler oluyordu bana? Ben önemli değilim şuan, neler oluyordu bunlara? Geçmişte yaşanan bir şeyler olmalıydı galiba. Merak ediyor muyum emin değilim.

Elvis titreyen sesini kontrol altında tutamadan konuştu "Thomas inan bana, olanların hiç birisini isteyerek yapmadım-"

Nasıl yani, Elvis'te mi hatırlıyordu anılarını? Siktigimin çocuğu! Bilerek mi yapıyor yani bunu? Bende ona masum muamelesi yapıyorum aptal gibi.

Kendimi daha da hastalıklı hissetmeye başladım, şimdi de bacaklarım normal olmayan bir şekilde titremeye başlamışlardı

Elvis'in gözleri bana kaydığında Thomas daha da yüksek sesle konuşmuştu

"Adela'nın yüzüne bakarken hiç utanmıyor musun Elvis, ha?! Ona yaptığın şeylerden sonra!"

Yaşanan olayın ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama adımı duymam bilincimin yavasta kayması için oldukça yeterli olmuştu

Gözlerim kapanmamıştı ama ayakta duracak gücüm de kalmamıştı. Neler olduğunu bilmiyordum ama çarprazımda duran Minho belimden tutup ayakta kalmamı sağladığında düşmek üzere olduğumu anlayabilmiştim.

"İyi misin?" Önüme düşen bir kaç tutam saçımı kulağımın arkasına iterken sordu. Sordu sormasına ama benim cevap verebilecek nefesim kalmamıştı

"Bir yere oturt onu Minho, pek iyi gibi gözükmüyor" Newt'in bulanık çıkan sesini duyduğumda Minho beni kucağına alıp bir yöne doğru taşımıştı. Gözlerim Minho'dan başka bir şeyi ya da bir kişiyi görmüyordu, sadece ona odaklanmış bakıyordum.

Minho tahminimce beni bir yatağın üzerine bıraktığında yatar halde değil de oturur haldeydim

"Adela bana cevap ver, iyi misin?" Minho tekrar sorduğunda onun gözlerinde ki derinliği izlemekle meşguldüm

Şuan iyi miydim, kötü müydüm, gergin miydim, üzgün müydüm ya da her neyse, hiç bir fikrim yoktu ama olayların merkezi olmak istemiyordum, sadece kafamı salladım.

"Pekala, emin misin bundan?"
Tek yaptığım tekrar kafa sallamak oldu. Minho hadi çekil önümden de şu olayı öğrenelim!

Thomas'ın bakışlarını bir süre üzerimde hissettikten sonra Thomas derin nefes alıp bu sefer sakin ama sinirlice konuşmaya başladı

"Onu ne hale getirdiğinin farkında mısın? Ona neler yaptığının farkında mısın Elvis?"

Thomas'ın bu laflarından sonra bana bakan Elvis'e döndüm. Konuşmak yerine sadece bana bakıyordu. Neler oluyor ya burda! Benim niye hiç bir şeyden haberim yok? Hem Thomas hem de Elvis şuan dokunsalar kırılacakmışım gibi bakıyorlardı bana

Aslında şu an hastalıklı ya da her ne boksa! Öyle hissetmemin sebebi şuan yaşananlar değildi. Bilmediğim bir olay için üzüntüden ya da stresten bu duruma düşemezdim heralde. Ama bana ne olduğunu cidden bilmiyordum, sabahtan beri başım nerdeyse çatlarcasına ağrıyordu ve dönüyordu.

Kendimi toparlayarak (ya da en azından çalışarak) konuşma kararı aldım
"Neler olduğunu bana anlatacak mısınız artık?"

Sorduğum soruyla her ikiside gözlerini anında benim üzerimden çektiler. Thomas'ı hatırlayamadığım için tanımıyordum fakat şimdiden gıcık bir tip olduğuna karar vermiştim. Ah, Elvis ondan daha da beter!

"Soruma cevap versenize!" Benim bile beklemediğim şekilde yüksek çıkan sesimle birlikte Thomas'ın bakışlarını saniyeler için de olsa bana döndü, ama sonrasında anında tekrar gözlerini yere dikti.

"Üzgünüm Adela"

Elvis mırıldanıp odadan kapıyı çarparak çıktığında irkilmeden edemedim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Elvis mırıldanıp odadan kapıyı çarparak çıktığında irkilmeden edemedim.
Çok fena olaylar dönüyordu, benim hakkımdaydı ama ben öğrenemiyordum. Muhteşem ya!

Belki bir cevap gelir umuduyla gözlerimi Thomas'a çevirdim, ama nafile. Bana bakmamak için odada ki eşyaların şekillerini ezberliyordu resmen salak.

"Peki, güzel. Öyle olsun, benimle ilgili bir olayı öğrenmek tabii ki de benim hakkım falan değil. Ben neden saçma triplere giriyorum ki değil mi?"

Aynı Elvis gibi bende ardıma bakmadan kapıyı çarpıp odadan çıktım. Yine ani kalkışım sağ olsun dünyam dönüyordu adeta.

Kendimi etrafta bulduğum rastgele bir ağacın gölgesinde attıktan sonra gözlerimi kapattığımda her şeyin normale dönmesini diledim. Her şey normale dönsün ki anılarımı hatırlayayım. Her şey normale dönsün ki bu karanlığın içerisinden kurtulayım...

Labirent Ve AdelaWhere stories live. Discover now