-Erimek

39 60 0
                                    

En son ne zaman canının bu denli yandığını hatırlamıyordu. İçindeki acı o kadar büyüktü ki her nefes aldığında göğsüne dolmuş olan kor onu yakıp kül ediyordu. Verdiğinde ise kan doluyordu sanki. Sonra yeniden yanıyor, bir kez daha boğuluyordu. Ne kolunun acısı ne de bacağının ağrısını hissediyordu. Sahi neden şimdi kalbinin atışı yerine acı hissediyordu? Neden karnında onlarca çivi varmış gibiydi. İçinden sadece ağlamak geliyorken onları silecek hakkı bile bulamıyordu kendinde. Gerçi, göz yaşları ona ihanet etmiş artık akmıyordu. Son yaşları da az önce kurumuştu teninde geride gergin bir his bırakarak.

Kapı çaldığında kimin geldiğini umursamadığı için gir bile demedi ama kapı açıldı içeriye Murat girdi. Adım sesleri odada yankılanırken konuştu. "Murat şimdi değil beni biraz daha tek bırak. Lütfen!" dediğinde kapıda beklemekten bitap düşmüş, kendi yangınında yanan Murat kafasını iki yana salladı.

"İki saattir kendini yediğin yeter Sevde. Aklından geçeni biliyorum. Tek başına aşmak zorunda değilsin. Her göz yaşını tek silmeyeceksin. Bir kere bu ettiğimiz evlilik yeminine aykırı!" diye çıkıştı. Zira henüz dört saattir uyanık olan kadın dört saattir kendini heder ediyordu. Artık bir şeyler yapması gerektiğini hissetmişti.

Sevde kafasını ona çevirdi.

"Ama suçlu olan ben değil miyim? Bırak kavurayım kendimi bu acıda. Onu korumam gerekmez miydi Murat? Bu ihtimali düşünmeliydim. Yaralanabileceğimi hesaba katmalıydım. Ben ne biçim bir anneyim? Bir evladım benden uzakta, diğerini ise koruyamadım bile!" diye isyana kalktığında Murat yanına gelerek ellerini yanaklarına koydu.

"Şişşt öyle düşünmüyoruz, sen iyi bir annesin duydun mu? Hayatta görebileceğim en mükemmel annesin. Sadece yazgısı buraya kadardı. Ayrıca bir suç varsa ikimiz de suçluyuz . Seni tek bırakmamam gerekirdi. Seni arkada bıraktığım için ben de suçluyum. Bu yükün altında tek kalamazsın." Demesi üzerine Sevde "Herkesi kaybediyorum Murat! Herkes elimden kayıp gidiyor." İsyanı ikisinin de kalbini titrettiğinde Murat kafasını kendi göğsüne gömdü. İki eliyle saçlarından tuttuğunda saçına bir öpücük kondurdu. "Bundan sonra kimse gitmeyecek Sevde! Bundan sonra kimseyi kaybetmeyeceğiz."

"Benim canım çok yanıyor! Kalbim acıyor Murat!" dedi ve çığlığı bastı. Acısını sesine kattığında ses dalgası önce Murat'in yüreğini delip geçerken Murat kendi göz yaşlarını gizlemek ister gibi kafasını yukarı kaldırdı. Medet umar gibi derin bir nefes aldığında Sevde kendisini geri çekti. Aklına bir şey gelmiş gibiydi. Bir anda aklına kızını kaybetmiş olabileceği geldiğinde

"Murat doğru söyle, Nazlı hala bizimle değil mi?" dediğinde Murat ona baktı. "O iyi ama diğerleri için bir şey söyleyemem. Annemi görmek istiyorum diye ortalığı yıkıyormuş. Buraya getirmemelerini söyledim ama kendini hazır hissediyorsan bir konuş. Sakinleşsin." Demesi üzerine Sevde kafasını salladı.

"Haklı çocuk, ara Murat konuşacağım." Dediğinde Murat cebinden telefonu çıkardı. Tek numarayı tuşladığında Sevde'nin kulağına uzattı. "Yapabileceğine emin misin Sevde? Bak zor olacaksa..."

"Ben bu oyunu beş yıl oynadım Murat. Sanırım tekrar yapabilirim." Demişti. Bu sırada telefon açılmıştı bile. İlk ses Elif'ten gelmişti.

"Murat? Ne oldu uyandı mı Sevde? Durumu nasıl?" diye soru sıraladığında Sevde yorgun sesiyle konuştu.

"Galiba uyandım Elif. Birkaç sinir bozucu ağrıyı saymazsak iyiyim de. Siz nasılsınız? Güvende misiniz?" dedi. Ne olursa olsun ondan duymadan içi rahat etmeyecekti. Elif sevinçli gelen sesine heyecan kattı.

"Biz, biz iyiyiz. Güvendeyiz ama sana kırgınız. Sevde neden bazı şeyleri anlatmadın. Bir an önce iyi olmak zorundasın tamam mı? Bize bir açıklama borçlusun sanki ha?" dediğinde Sevde antidepresan almış gibi gülümsedi. "Her şeyi anlatacağım merak etmeyin. Elif, Nazlı orada mı?" dediğinde Elif,

ErgenekonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin