-19-

24 7 2
                                    

"Kaderde olan gelirmiş başa..."

AYŞE'DEN:

Gökhan'ın sözlerinin üzerimde bıraktığı etkiden kurtulamamış bir halde işe geri gittim. Bütün gün kafamda dönen cümleleri yüzünden doğru düzgün çalışamadım. Sinirlerim bozulmuştu. Birde kardeşlerimin yaşadığı olaylar silsilesi de eklenmişti bu düşünceler girdabına... Ah abi ah!

"Bu ne dalgınlık böyle Ayşe hanım?"

Kafamı arkaya çevirdim hemen. İş arkadaşım Çiğdem, elinde tuttuğu kupalarla bana bakarak gülümsüyordu.

"Uykum var ya," deyip bir yalan yumurtladım hemen.

"Belli. Gözlerin boş boş bakıyor etrafa... Yeşil çay yapmıştım, ister misin?" diyerek yanıma oturdu.

"Yok, tadını sevmem. Hem kafamı kaşıyacak vaktim yok. Şu dosyaları bitirmem lazım."

"Aman kızım ya... Kapitalist sistemin kölesi olduk hepimiz, eşekler gibi çalışıyoruz. Ne işe yarıyorsa? Aldığımız maaş yetiyor mu bize? Hakkımızı bile alamıyoruz neredeyse... Hem, neden sen yapıyorsun bu dosyaları? Bunların esas sorumlusu, Neslihan denen o çirkin kadın!" dedi tek nefeste.

"Ay Çiğdem... Daha fazla uykumu getirdin be! Kapitalist sistemden girdin, Neslihan cadısından çıktın... Bende biliyorum onun işi olduğunu ama izin aldığım ve bir süreliğine gittiğim için bana kaldı bu işler," diye izah ettim.

"Sahi... Neden izin alıp da gittin sen?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.

"Bir mevzu vardı da..."

"Ne mevzusu? Özel bir şey mi?"

"Evet."

"Anladım. Sana yardım edeyim mi o zaman? Bu dosyaların çıkış saatine kadar bitmesi gerekiyor ve sen bu hızda gidersen, asla bitiremezsin bunları," deyip tebessüm etti.

Bende gülümsedim.

"Çok iyi olur."

"Tamam o zaman."

Beraber dosyaları elden geçirirken Çiğdem'in sorusuyla irkildim: "Şu yeni gelen herifin adı neydi? Hakan mı?"

"Gökhan..." dedim sessizce.

"Heh, evet! Hay sen çok yaşa! Kimin nesiymiş, sen biliyor musun?" diye devam etti.

Aslında biliyordum. Hem de çok iyi biliyordum. Ama bilmezden gelecektim. Çünkü Gökhan ve onun gibilerin zerre değeri yoktu gözümde. Üstelik, "Biliyorum," desem, bu durum Çiğdem'in işkillenmesine sebep olabilirdi...

"Bilmiyorum. Nereden bileyim?" dedim ona bakmadan.

"Sabah senin yanındaydı da ondan sordum. Birde sen izin alıp gittikten sonra peşinden çıktı gitti o da," deyip ellerini açtı.

"Olabilir. İşi vardır adamın. Sabahta bana bir şey sormak için yanıma gelmişti," diye bir yalan söyledim ortaya doğru.

Çiğdem üstelemedi, omuzunu silkti ve işine devam etti.

Saat 5'e gelirken anca bitirmiştik dosyaları. Çiğdem'in yardımı olmasa, bu süre daha da uzardı elbette...

"Teşekkür ederim Çiğdem. Şimdi bir kupa yeşil çayı hak ettin!" deyip güldüm. O da güldü.

"Yok yok, bu sefer değil. Sürekli yeşil çay içiyorum. Kendimi şımartmak istiyorum o yüzden de okkalı bir Türk kahvesi içmeyi düşünüyorum. İçmeyeli uzun zaman oldu. Şöyle köpüklü köpüklü..." deyip elini salladı.

7 Kardeşin ÖyküsüWhere stories live. Discover now