9

2.9K 561 374
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Etrafım aynalarla doluydu ve her yerde kendi yansımamı görüyordum. Sağ tarafa gitsem aynalardan geçilmiyordu, sol tarafa gitsem de çıkış yolu bulamıyordum.

"Jungkook!" Taehyung'un sesi kulaklarımda uğuldadığında önümdeki camlardan birine vurdum. "Taehyung, neredesin..."

"Her yer ayna ile dolu Jungkook, bulamıyorum seni..." Taehyung'un yakarışı kulaklarımda aksetti. 

Aynaya avuçlarımı iyice dayayarak gözlerimi sımsıkı yumdum. "Bu bir kabus ve ben az sonra uyanacağım." diye fısıldadım kendi kendime. Kabusumu yönlendirmeye, yönetmeye çalıştım.

"Jungkook..." Bu kez babamın sesini işitirken, sesin tam anlamıyla avuçlarımı yasladığım aynanın altından geldiğini hissettim çünkü ayna ellerimin altında titreşti.

Gözlerimi hızla açarken aynada yalnızca kendi yansımamı gördüm. "Baba?!"

"Jungkook ne oluyor?!" Taehyung bana seslenirken etrafıma bakınmaya son verip önümdeki aynaya bakışlarımı odakladım. "Önünde durduğum aynanın içinden babamın sesini duydum!"

"Hangi ayna?"

"Hepsi aynı... Her yer aynı, bilmiyorum Taehyung. Hangi yönde olduğumu bile saptayamıyor-" diye ona sesimi duyurabileceğim şekilde bağırırken, arkamdan yaklaşan siyah pelerinli kişiyi görmemle aynanın içine doğru çekilmem bir oldu. Sanki bir el aynanın dışından çıkıp beni içeriye aniden çekmiş gibi hissetmiştim. Aynanın içine geçmiştim!

Bir boşluğa süzülüyor gibi savrulurken tökezleyerek etrafıma baktığımda arkamda bir aynanın dahi kalmadığını ve bir odaya geçiş yaptığımı gördüm. 

"Taehyung..." diyerek geçiş yaptığım aynanın artık bir duvardan ibaret oluşuyla duvarı yumrukladım. Geri dönemezdim, yol benim aynadan geçişimle birlikte kapanmıştı... Taehyung'u nasıl bulacaktım peki? O, aynalı olan yerde kalmıştı...

"Jungkook, biz buradayız oğlum." Babamın sesi daha da yakından kulağıma ulaştığında hızla arkamı dönüp düşüncelerimden sıyrılarak bulunduğum geniş ve tek bir eşyası olmayan boş odanın içerisinde gezdirdim. Her yer toz içerisindeydi.

Adım attıkça tozlar zeminden yükselerek havaya dağılırken, "Baba, neredesiniz?" diyerek kapıya doğru ilerledim.

Çift kanatlı ve eski ahşap kapının önüne vardığım anda kapıyı itince Taehyung karşıma çıktı. Ben onu bulamasam da o beni bulmuştu. "Taehyung..."

"Buldum seni." diyerek bana uzanıp sıkıca sarıldığında rahatlamış bir şekilde nefesimi havaya saldım. 

Artık her ikimizin ortak olduğu kabuslarda buluşuyorduk. Taehyung ya hep yanımda olmaya çalışıyor ya da beni bir şekilde bulmayı başarıyordu. Dahası her ikimizde kabus gördüğümüz bilinciyle kabusun içinde sürükleniyorduk. Ta ki o siyah pelerinli esrarengiz kişi gelip bizi yakalayarak katledene dek...

Az önce aynanın içine çekilmeseydim de olacak olan buydu. Ama şimdilik siyah pelerinli adamdan kurtulmayı başarmıştım.

Taehyung ile el ele tutuşarak onun beni bulduğu kapıdan dışarıya çıktık. Lakin aynaların bulunduğu ve onun geldiği yere çıkmak yerine duvarları tablolarla dolu koridorla karşılaşmıştık.

Onun geçtiği geçitte kapanmıştı artık.

Taehyung, "Bu ev... Sana da tanıdık geldi mi?" diye homurdanırken duvardaki tablolardan birindeki resmi işaret ettiğinde, başıma yoğun bir sancı saplandı. O an gözümün önünde bir sahne belirdi. Boyaları gördüm önce. Rengarenk boyalar etrafa saçılmıştı ve arkası dönük biri haldır haldır önündeki tuvale resim çiziyordu.

BROKEN CLOCK • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now