(2) Babalar ve kızları: Kurtulmak için öldürürsün o zaman

227 25 10
                                    

12 Eylül 2013

Eren sıradan bir çocuk olmadığını içten içe kabul etmeye başlamıştı; hem de bu sahiden doğru değilse bile. Çünkü artık bunu kabul etmeye ihtiyaç duyuyordu. Kuzenleri, tekrar yeni dönemde okula başlarken, o yine evde kalmıştı. Hayatını sonsuza dek aynı eziklik ve köhnelikte yaşayacağını hissetmektense, tıpkı yeni arkadaşı Arkan'ın dediği gibi; özel olduğuna inanmayı tercih ediyordu.

...

Her neyse, bu konuda artık o kadar üzgün değil. Çünkü üç gün önce, kuzenleri okula başlamadan önce; onla dalga geçmek için son iki yıldır yaptıkları gibi kapısına geldiklerinde kötü bakışlarıyla en küçük kuzenini ağlatmıştı.

Kendiyle gurur duyuyordu.

Her sabah yaptığı gibi erkenden uyanmıştı 12 Eylül sabahında da. Babasının çoraplarını çıkarmaya giderken duraksadı. Babası ile göz göze gelmek istemiyordu. Dün gece, sezgilerinden dolayı olsa gerek; yattığı minderlerde uyumamıştı. Sandığın içinde uyumuştu. Ve gece, babasının onu yaklaşık üç dakika boyunca aradığını da duymuştu.

Aralarında sessiz bir cinayet oyunu baş gösteriyordu sanki.

... Babası ona bir şey yapacak mı? Öldürecek mi onu?

.........................................................................................................................................................................

Çocuksu bir neşeyle söylemeye çalıştı: "Tıp tıp tıp." Diye, ama sesi çok ruhsuz ve hareketsiz çıkmıştı.

Öldürülmüş bir çocuğun sesi gibi.

O gazetelerde gördüğü çocuk cesetlerinden birine mi dönüşecekti?

Ama babacığım- diye konuşmaya başlamak geliyordu içinden çok korktuğunda. Fakat babasına söyleyeceği hiçbir şey yoktu ki.

Kendi kendine kuruntu yaptığını düşünmeyi tercih etti.

Çorapları çıkarıp sabunlu suda çitiledi. Babasının eve getirdiği şişeleri ve diğer çöpleri evin önüne dizdi. Halıları çalı süpürgesiyle temizledi. Babasının ayaklarının altına yastık koyup, onu yavaşça yatağa doğru devirdi.

Banyoya gidip, aynada kötü kötü bakma denemeleri yaptı.

Mutfak tezgahını silmek için mutfağa gittiğinde, babasının yarım bıraktığı domatesli ekmeği gördü.

... Taze ekmekti bu!

Ekmeğin ısırılmış kenarını kör bir bıçakla kesip, ekmeği eline aldı ve odasına gitti.

Geçen, terzideki perdelerden bir tanesinden kırmızı bir kumaş kesmişti. Onu omzuna attı. Yamalı, en güzel kıyafetlerini yanına aldı ve ormana doğru çıktı. Üstünü değiştirip, tekrar eve indi. Pijamalarını pencereden içeriye fırlatıp, çöplerini eline aldı. Beline sopasını da takmayı ihmal etmedi.

Çöpleri sırayla yerine yerleştirdi. Ellerini, ıslak mendiliyle sildi ve kullandığı ıslak mendili de ilgili kutuya attı. Tekrar, ormana doğru yol almadan önce biraz vakti vardı. Gidip, salıncaklara oturdu. Belediye bu salıncakları tamir etmediğinden dolayı, anneler artık çocuklarını oturtturmuyordu bu kırık salıncaklara.

Geçenlerde Eren, burada altı yaşlarındaki küçük bir kızla arkadaş olmaya çalışmıştı. Onu salladığında küçük kız kahkahalar atıyordu. Ne yazık ki küçük kızın annesi gelip, kızına ve Eren'in yüzüne şamarı patlattığında bu kısa arkadaşlık anında yok oldu.

Veyl | Kırkayak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin