5.Bölüm:Yeniden başlamak

12 5 0
                                    

Hepimizi öldürdünüz sonra hiç bir şey yokmuş gibi güldünüz.

*****

Hani bazı anlar vardır ya, gitmemeniz gerekir, korkmamanız gerekir ama gitmelisinizdir. Bütün bir düzeniniz bütün bir hayatınız olağan akışından çıkacaktır ama yine de kendinizi uzaklaştırmak istersiniz. İşte benim de evim yanıyordu. Hepimizin evi yanıyordu. İnsanoğlu yine bizi öldürüyordu. Kaçmıştım. Kendime yeniden sığınabileceğim bir yer bulmak için kaçmıştım.

*****

Gözlerimde yoğun bir acıyla etrafıma bakınmaya başladım. Altımda çimlerle kaplı bir alan vardı. Yan tarafta küçük bir çalı vardı. Çalının üstünde bir kaç tane kelebek vardı. Uçmaya çalıştığımda bedenimi bir şeye çarptım. Ne olduğunu görememiştim. Bir kere daha denediğimde yine aynı şey olmuştu. Bir adam bana doğru yaklaştı. "Uslu dur küçük kelebek, ait olman gereken yerdesin." dedi. Benim ait olmam gereken tek yer ormandı. Bir kahkaha daha duydum. Baktığımda görmek istediğim yüz kesinlikle Octacian değildi. Bana doğru yaklaştı. "Üzgünüm küçük dostum fakat seni satmak baya kârlı oldu." dedi. İşte bu tanıdığım Octacian'dı. Söz konusu para ise herşeyi yapabilirdi. Ve yapmıştı. Para için bizi satmıştı. Zaten Octacian Kelebekleri öldürür kanatlarını toplar daha sonra da topladığı kanatları koleksiyonculara satardı. Şimdi ise hiç öldürmeden canlı bir kelebek satıyordu. Ve hiç biriniz bilemezdiniz ki bu benim son satılışım olmayacaktı. Ve dostlarım ben de bilmiyordum ki bu benim son satılışım olmayacakmış.

*****

Bir kaç kelebekle tanıştıktan sonra gözlerimin Viona'yı araması içimde bitmeyen bir burukluğa sebep oluyordu. Bir tırtıl görür gibi olduğumda onun yanına doğru ilerledim. "Merhaba küçük tırtıl." dedim. Tırtıl beni hiç takmadan önündeki yaprağı yemeğe devam etti. Viona'nın konuştuğu tırtılda onu hiç dinlemiyordu. Aklıma Viona'nın tırtıla sarıldığı anlar geldi. "Sana sarilabilir miyim?" dedim. Tırtıl yine beni takmamıştı. Bu zamana kadar kimseye sarılmamıştım. Sarılmak şöyle dursun Viona dışında hiç bir kelebek ile konuşmamıştım bile. "Beni yemek yerken rahatsız etmediğin sürece her şeyi yapabilirsin." dedi küçük tırtıl. Ona sadece baktım. Ne demek istediğini anladığımda yüzümde bir gülümseme belirmişti. Kanatlarımı açıp tırtılın üzerine kondum. Kanatlarımı ona sardığımda kendimi çok garip hissettim. Hiç lanetli bir kelebeğin mutlu olduğunu gördünüz mü? Siz lanetli bir kelebek gördünüz mü?

Canım sıkılıyordu fakat bizim bir ormanımız yoktu artık. Özgürce uçamaz, yarış yapamazdık. Buraya kapatılmıştık. Bir kaç ayak sesi duyduğumda taşın üzerinden doğruldum. "Evet sevgili koleksiyonerlerim işte burada da lanetli bir kelebeği görüyorsunuz." dedi beni işaret ederek. Beni böyle tanıtmalarını sevmezdim fakat bu kendimi göstermeyecegim anlamına gelmiyordu. Kanatlarımı açıp camın içerisinde uçmaya başladım. Herkes şok içinde bana bakarken bir çiçeğin üzerine kondum. Kanatlarımı tamamen açtım. İçlerinden birisinin "Bu bir erkek kelebek. Bunu satın almak istiyorum." dediğini duydum. Şok içinde kalmıştım. Bu adam bizi satmak için mi almıştı? Fanus dedikleri şeyin kapağını açtı ve çiçekle beraber beni aldı. Çiçeği neden koparmıştı? "Bu çiçeği de yanında hediye olarak veriyoruz." dedi. Ne yani bir kelebek alana bir çiçek bedava kampanyası falan mıydı bu? Bir kavanozun içine toprak yerleştirip daha sonrasında çiçekle birlikte beni de tutup kavanozun içine koydu. Kavanozun içine bir kaç küçük top ve topları tutan uzun bir kablo koydu. Toprağın üzerine kablonun ucundaki beyaz tutamaçı bıraktı ve üzerine çim koydu. Sadece tutamacın üzerindeki düğme açıkta kalmıştı.

*****

Girdiğimiz yer zeminden tavana kadar cam fanuslarla kaplı bir yerdi. Merdivenlerden yukarı doğru çıktı ve ortalarda olduğunu düşündüğüm bir fanusa beni koydu. Kavanozun içinden çıkar çıkmaz uçmaya başladım fakat bir fanusun içinde ne kadar özgür olabilirsem o kadar özgürdüm. Fanusun camına yaklaşıp etrafı incelemeye başladım. Sanki büyülü bir kelebek vadisinde gibiydik tek sorun hiç birimiz özgür değildik. Yüksek bir dıt sesi duyuldu. Bu ses kendini bir kaç defa tekrar etti ve fanusun camları açıldı. Şok içinde etrafıma bakındım. Bütün kelebekler yavaş yavaş çıkıyordu. Ben de onlara ayak uydurup dışarı çıktım. Bir süre hiç bir şey yokmuş gibi uçtum. Tekrar dıt sesi duyulduğunda bütün kelebekler içeri girmeye başladı. Ne olacağını merak ettiğim için ben de önceki yerime geçtim. Fanusun camı kapanmıştı. O an şunu anlamıştım. Fanustan daha çok özgürdüm fakat yine olabileceğim kadar özgürdüm.

*****

Tak tak tak... Birisi cama vuruyordu. Kim olduğuna bakabilecek gücüm dahi yoktu. Hiç bir şey istemiyordum. Tekrar cama vurulduğundan yerimde doğruldum fakat görmeyi hiç beklemediğim bir manzara vardı karşımda. İşte belki de bana şu an en çok lazım olan şey buradaydı. O buradaydı. Viona...

Kelebeklerin Aşkı Kısa Olur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin