Asi ve Çağla tatillerinin ikinci gününde güzel bir kahvaltı etmiş ve ardından da denize girmişlerdi. Havanın giderek daha da sıcak olduğu öğle vakitlerinde ise otelin restoranında soğuk içeceklerini yudumlamışlar ve saat dört civarı da çevreyi gezip biraz alışveriş yapmışlardı. Çağla'nın alışveriş çılgınlığı nedeniyle giderek uzayan bu fasıl, Asi'nin en sonunda arkadaşını kolundan tutarak otele dönmelerini söylediğinde son buldu. Otele döndüklerinde ise ikisi de terden yapış yapış olmuş bedenlerini soğuk bir duşla ferahlattıktan sonra hazırlanıp yemeğe çıkmak için restorana gitmişlerdi. Birlikte gülüşerek sohbet eden kızların konusu hiç şüphesiz ki, saat başı Çağla'yı arayan Alaz olmuştu. Çağla ona bu konuda durmaksızın dert yanarken, Asi gülmekten başka bir şey yapamıyordu şimdi.
"Sen gülüyorsun Asi Kuşum ama yemin ederim canımdan bezdirdi beni iki günde."
"Takılma bu kadar. Ne yapalım yani?" diye sordu Asi omuzlarını silkerek ona destek olmaya çabaladığında. "He de geç."
"Sence ondan anlıyor mu Alaz?" diye sordu Çağla sıkıntılı bir nefes vermeden hemen önce. Sabahın köründe başlamıştı onu arayıp Çağlar konusunda darlamaya. Önce Çağla'ya onun teklifini kabul ettiği için on dakika boyunca azar çekmiş ve sonrasında da Asi'ye yaklaşırsa eğer Çağlar'a yapacaklarının detaylı bir tanımlamasını yapmıştı. Listesi baya kabarıktı abisinin. Ve Çağla onu idare edeceğim derken göbeği çatlıyordu. Bu kız kıza tatillerinden zevk alan tek kişi ise, hiç şüphesiz ki her şeyden habersiz olan Asi'ydi. "Ne desem boş."
"Korumaya çalışıyor seni işte. Söz konusu Alaz olunca da her hareketinde olduğu gibi bu konuda da abartıyor."
Çağla abisinin asıl derdinin kendisi değil de, Asi olduğunu arkadaşına söyleyemeyeceği için bu yorum karşısında kafasını sallamakla yetinmişti. Alaz'a bu konuda yardım edip, ondan kurtulmayı bile düşünür olmuştu artık. Normal şartlar altında bu ilişkiye asla karışmamaya ant içmişti ama Alaz'ın giderek artan kıskançlık krizleri onu bu kararından vazgeçirmek üzereydi. Acaba yardım etsem, ne olur ki diye düşünmüştü yemeğinden bir çatal alırken. İkisi birlikte olsaydı fena mı olurdu? Niye fena olsun diye geçirdi içinden kolasından bir yudum alan Asi'ye bakarak. En yakın arkadaşı ile akraba olma fikri gözüne son derece muhteşem gelmişti.
Abisi ve en yakın arkadaşının bir ilişkileri olabilir miydi? Bunu yürütebilirler miydi? Alaz çoktan sırılsıklam aşık olmuş gibi görünüyordu. Belki evlenirler bile diye düşündü abisinin bağımlı tavırlarını göz önünde bulundurarak. Alaz ilk kez böyle davranıyordu çünkü. Peki Asi diye düşündü gözleri yeniden arkadaşını süzerken. Acaba o Alaz hakkında ne düşünüyordu? Abisi gibi abayı yakması şu şartlar altında biraz zor olsa da, belki o da hoşlanabilirdi ondan. Bu işler belli mi olurdu?
Fakat Alaz'ın onu etkilemesi için kızla uğraşıp durmayı bırakması şarttı Çağla'ya göre. Daha ciddi ve biraz da etkileyici davranması lazımdı. İstediği zaman şeytan tüyünü kullanmayı oldukça iyi biliyordu abisi ama nedense iş Asi'ye geldiğinde ilkokul çocuğu gibi davranmakta üzerine yoktu. Çağla onunla konuşup, birkaç tüyo verse iyi olacaktı. Yoksa bu gidişle Alaz kendisi yediği yetmemiş gibi, Çağla'ya da yedirecekti kafayı.
"Çağla?" demişti Asi arkadaşına meraklı bir şekilde bakarken. "İyi misin sen? Daldın gittin."
"Ha?" demişti düşüncelerinin arasından çıkarken irkilerek. Ardından gülümsemişti mahcup bir şekilde. "Hiiç. Cesur'u özledim de biraz. Onu düşünüyordum."
"Yerim ben seni." dedi Asi ona kıkırdayarak öpücük gönderirken. "Eminim ki o da seni özlemiştir. İstersen çağıralım, gelsin."