79

957 97 150
                                    

Asi tedirgin gözlerle ürkek bir şekilde Alaz'a bakarken, Alaz ise sakin kalmak için çabalıyordu. Genç kızın yüzündeki ifade Alaz'ın öfkesini tetiklemiş ve onu bu şekilde zorladığı için aşağıya inip adamın ağzının payını vermeyi her şeyden çok istemişti. Fakat yapamazdı. Şu anda Asi böyle bir fevriliği daha kaldırabilecek durumda değildi. Zaten adamın pervasız tavrı nedeniyle yeterince tedirgin hissetmişti. Şimdi bir de Alaz öfkesiyle bu işi daha da zor bir duruma sokmayacaktı. Bu nedenle her ne kadar rahatsız olmuş olsa da sakin kalmak için çabaladı ve sevgilisinin omuzlarını nazikçe kavrayarak aşağı yukarı okşarken yumuşak bir ses tonu ile konuştu.

"Sevgilim? Ne yapmak istiyorsun?" Öncelik olarak kızın duygu durumunu ve düşüncelerini öğrenmesi lazımdı. Alaz buna göre kendi tavrını da ayarlayacaktı. "Onunla konuşmak ister misin?"

"Bi-bilmiyorum." demişti Asi kafası son derece karışmış bir şekilde adamın ela gözlerine bakarken. Gerçekten de ne düşüneceğini bilmiyordu. Onunla konuşması gerektiğinin farkındaydı. Sonuçta o adam babasıydı. "Ne yapmalıyım?"

"İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin." diye hatırlattı Alaz kızın tedirgin bakışlarına karşılık olarak kararlı bir tonlamayla. "Öncelikle ne istediğini düşün. Onunla konuşmak istiyor musun şu anda? Yoksa daha sonraya mı erteleyelim? Eğer hazır hissetmiyorsan, ben hemen şimdi giyinip aşağıya ineceğim ve ona bunu uygun bir dille anlatacağım."

"Daha fazla kaçamam." demişti Asi kara gözlerine yerleşen bir kararlılıkla. Korkaklık etmek ona göre değildi. Her zaman cesur davranmayı tercih etmişti hayatı boyunca. Şimdi de cesaretini yeniden toplamış ve hayatını yoluna koyması için gereken adımı atmaya karar vermişti. Ne de olsa hayat devam ediyordu. "Artık bütün bu kaosun içinden çıkmalıyım. Bir şeyleri erteledikçe debelenip duracağım sadece. Bunun olmasını istemiyorum. Önüme bakmam ve hayatımı düzene sokmam gerek. Bunu yapabilmek için de bir yerden başlamalıyım artık Alaz."

"Tamam." demişti Alaz kapı zili bir kez daha çaldığında. İçinden koca bir küfür etmesine rağmen kıza sakince sarılmış ve saçlarına şefkatli bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilmişti. "Ben gidip giyineyim hemen. Sonra da aşağı inelim beraber."

"Olur."

Yaklaşık iki dakika sonra Asi ve Alaz stüdyonun bahçesine indiğinde, yaşanan bu hareketlilikle beraber neredeyse pes edip gitmek üzere olan Aslan'ın gözleri parlamıştı. Heyecanlı ve bir hayli istekli bir şekilde Asi'nin olduğu yere doğru yürürken adımları seri ve kararlıydı. Asi ise adamı görünce kalp çarpıntılarının hızlanması ile beraber kocaman yutkundu. Aslan ona doğru yürüdüğü sırada, genç kız da istemsiz bir şekilde Alaz'a doğru yanaşmıştı. Bu küçük ayrıntıyı fark eden kişi bu kez sadece Alaz değil, Aslan'ın da ta kendisiydi. Bu nedenle kızı ürkütmemek için adımlarını yavaşlatmak durumunda kalıp, kızla arasına belli bir mesafe koymuş ve o anda bunu deli gibi istese de kızına sarılmamıştı.

"Asi?" diye mırıldandı son derece ürkek bir şekilde. Ses tonu ve ifadesi yumuşak, bakışları duygu yüklüydü şimdi. Sanki dokunsa yok olacakmış gibi süzmüştü Asi'yi iri, mavi gözleri. "Kızım.. Nasılsın kızım? Daha iyi misin?"

"İyiyim." demişti Asi hala babasıyla konuştuğuna inanamayan bir tonlamayla adama yanıt verdiğinde. Halbuki iyi miydi onu bile bilmiyordu ki. Ne hissedeceğini şaşırmış bir vaziyetteydi. Tek bildiği tuhaf bir hissin her yanını sarmış olduğu bir anın içinde bulunduğuydu. Bu hissi tanıyamıyor ve dolayısıyla anlam da veremiyordu. Bu nedenle sadece iyi olduğunu söylemekle yetinmişti. Kelimeleri boğazında düğümlenmişti sanki. Konuşacak bir şey bulamıyordu bir türlü. "Teşekkür ederim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin