Bölüm 28

237 42 51
                                    

Flop kalıyo çocuklar biraz ses çıkarın ya

İyi okumalarr

꒰ა ♡ ໒꒱

Oldukça büyük olan gösterişli alanda aynı konduğu yer gibi kocaman olan bir yemek masası duruyordu. Üzeri Kaen'e has olan bir sürü yemek ve içecek ile doluydu. Konuklar, Kral ve Eunmi masada otururken hizmetliler sürekli içeri gelip gidiyordu.

Samimi bir ortammış gibi dursa da aslında hepsinin diken üstünde durduğu gergin bir ortamdı. Changbinin güzel eşi ile birlikte içeri girmesi ve konukları görmesi ile ortam daha da gerilmişti. Eunmi, önündeki kırmızı renkli içecekten bir yudum alıp boğazını temizledi. "Changbin, hoşgeldiniz oturun lütfen." dedi bu sorun çıkarmaması için bir uyarı niteliğindeydi. Lakin Changbin hiç de sorun çıkarmadan duracak gibi görünmüyordu.

Chan onların kim olduğunu biliyordu bu yüzden elini uzatıp, Changbinin elini tuttu ve sıktı güç vermek ister gibi. Changbin kısa süreliğine eşine bakıp derin bir nefes verdi.

"Sakin ol, sadece bir yemek." dedi kulağına yaklaşıp fısıltıyla. Changbin de elini sıktıktan sonra "Öfke damarlarımda yürek gibi atar lakin sakin olmak lazım." demiş ve elini bırakmadan masaya doğru yürüyüp. Kralın sağ tarafında onlar için ayrılan yere oturdu. Chan da hemen yanına oturmuştu.

Çehresine samimiyetsiz bir gülümseme yerleştirdikten sonra konuklara döndü. "Prens Kang, sizi buraya hangi rüzgar attı hayır mı?" diye sual ederken eline bıçağı alıp, önündeki tabakta duran eti kesiyordu bir yandan da. Karşısındaki kumral, tombul yanaklı, averaj bir tipe sahip olan adam da onun gibi gülümsedi.

"Hayır mı, şer mi onu zamanla göreceğiz Prens Seo." dedikten sonra bakışları saniyelik olarak içeceğini içip Eunmi ile sohbet eden alfaya kaydı.

"Niçin buradasınız peki? Deyin hele."

"Uzun süren dostluğumuza güvenerek sizden yardım talep etmeye geldim. Kral Dongseok ile zaten bunu konuştuk lakin sizden de icazet alması gerektiğini söyledi."

"Neymiş bu mesele anlatın, dinleyelim hele karar veririz."

"Bir süredir hanedanlığımıza bir karmaşa hakim aramızda bir hain var lakin hâlâ onu tespit edemedik. Sizden talep ettiğimiz yardım da bununla alakalı. Onu ya da onları bulmamıza yardım edin. Bunca yıllık dostluğumuzun hatrına." İkide bir dostluklarından bahsetmesi Changbini daha da sinirlendiriyordu. Sanki geçmişi bilmez gibi ona maval okuyordu. Lakin bir şey daha vardı o anda içini kemiren. O da bu herifin neden yardım için onlara geldiğiydi.

Düşünmeye devam ederken kumralın eşine baktığını gördüğünde bıçağı yeniden eline alıp sertçe ete sapladı. Çıkan yüksek ses ile herkes ona bakarken, sanki hiçbir şey yapmamış gibi konuştu.

"Dostluğumuzun hatrına size yardım edeceğiz." Konuşmaya devam edecekken kumral yeniden eşine odaklandığında boğazını temizledi. "Prens Kang sizce şu an eşim mi konuşur?" diye sual etti. Sesinden öfkeli olduğu rahatça anlaşılıyordu.

"Efendim?"

"Sizce şu an eşim mi konuşur derim."

"Hayır."

"Alâ o zaman bana bakın sağa sola ya da eşime değil."

Elbette savunması ya da koruması gerekiyordu lakin Chan bunu bilse bile, Changbinin onu böyle sahiplenmesi oldukça hoşuna gitmişti. Bu yüzden ona bakıp minik bir tebessüm bahşetti.

"Pekâlâ. Detayları başka bir yerde konuşmayı talep ederim."

"Elbette, nasıl isterseniz yardım etmeyi kabul ettik neticede."

Play with fire ChanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin