47

108 8 0
                                    

23 Mayıs 2004

"Sürpriz!"

Konfetiler havada patlarken Adem yerinde sıçramıştı. Tam evden içeri girmişti o anda.

Adem günün yorgunluğuyla kendi doğum gününü unutmuştu belli ki.

"Çekilin ilk ben sarılacağım." diyen Kerem ile şaftı kaydı ve neredeyse geriye doğru sendeliyordu. Adem onu kollarıyla sardı. Kerem kulağına fısıldayarak, "İyi ki doğdun sevgilim." dedi.

Geri çekildiğinde Adem sadece gülümsemeyle yetindi. Salonda duran arkadaşlarına tek tek teşekkür edip sarıldı. Böyle bir şey asla beklemiyordu, dersler yeterince yoğun ve zorken doğum gününü unutması normaldi.

Herkes sohbete dalıp pastasını yemeye koyuldu. Adem ve Kerem büyük koltukta sanki yer yokmuşçasına birbirine yapışık oturuyordu. Adem pasta yerken arada bir Kerem'e de veriyordu. Kerem yemeyeceğim diye tutturunca zorla yedirmek zorunda kalmıştı.

"Çok şükür on dokuz oldun artık." dedi Kerem.

Adem gülümseyip, "Sen de bir hafta sonra olacaksın işte." dediğinde, Kerem hevesle kafasını salladı.

"Yorgun gibisin."

"Gibi mi? Ölüyorum yorgunluktan." dedi Adem boş tabağı masaya bırakıp.

Kerem, "Sen gelsene bir benle." dediğinde ayağa kalktı. Adem onun peşinden giderken odalarına girdiler. Kapıyı aralık bırakıp Kerem'in karşısında durdu.

Kerem, Adem'in dudağına yapıştığında anında karşılığını aldı. "Şu sakallarını kes artık." dedi Kerem öpüşmesinin arasından.

Adem geri çekilip, "Sevdiğini sanıyordum." dedi.

Kerem, "Yalan söyledim." dedi. Adem ona ağzı açık hayretle bakarken, Kerem onun alt dudağını dişlerinin arasına aldı ve çekiştirdi. "Ama yalan yok, böyle fazla çekicisin. Sadece batıyor o kadar, onu sevmiyorum." dedi.

Adem iki eliyle yeni çıkmış sakallarını düşünceli bir şekilde okşadı. Kerem onun tatlılığına yenik düşüp tekrar dudaklarını öptü.

Adem'in gözleri bir anlığına kapıya gittiğinde bir gölge çarptı gözüne. Hemen Kerem'den ayrılıp kapıya doğru yöneldi ve kontrol etti. Kimse yoktu.

"N'oldu?" diye sordu Kerem.

"Biri gördü." dedi Adem ona dönerek. "Biri bizi gördü."

Kerem'in gözleri büyürken, "Emin misin?" diye sordu. Adem hızla kafasını salalyıp kapıyı kapattı ve yatağa doğru yürüdü. Yatağın ucuna oturdu. "Kim olduğunu görebildin mi?"

"Hayır ama erkekti. Yüzünü göremedim." dedi dirseklerini dizlerine koyup iki elini saçlarından geçirdi.

"Adem tamam sakin ol." dedi Kerem.

"Sakin falan olamam Kerem. Onlara güvenmiyorum ben." dedi sesini kısarak.

Kerem karşısına geçti ve, "Çiçeğim, belki de yorgunluktan hayal falan görünüşüsündür." deyip saçlarını okşadı Adem'in. Adem kafasını hızla iki yana salladı.

"Hayır, ben eminim Kerem. Gördüm yani, bildiğin insan boyundaydı." dedi Adem.

Kerem sevgilisinin dediklerini düşününce tüyleri ürperdi. Ya gerçekten biri gördüyse?

"Adem, hadi uyu sen biraz. Ben onları gönderip yanına geleyim." dedi Kerem. Adem kafasını salladığında Kerem odadan çıktı.

Kerem yarım saat daha onları tutup, ikisini kimin görebileceğini anlamaya çalışmıştı ama nafileydi. Gören her kimse kendisini iyi saklamakta yetenekliydi.

Ya da Adem cidden hayal görmüştü.

Kerem artık onları evden gönderdiğinde odaya girdi. Adem yatakta üstünde pijamalarıyla yan yatmış uyuyordu.

Kerem üstünü çıkarıp altında sadece iç çamaşırıyla kaldığında yatağa çıktı ve Adem'in arkasından sarıldı.

"Gittiler mi?"

Adem'in uyumamış olduğu fark etti. Kerem, "Evet." dedi.

Adem kendisini ona döndürdü. "İçinde çok kötü bir his var Kerem." dedi Adem. "Ve ben bunu aklımdan atamıyorun bir türlü."

"Gel buraya." dedi Kerem. Adem kafasını Kerem'in göğsüne koyup sıkıca sarıldı. Kerem'de kna kollarını sardı. "Hiç bir şey olmayacak."

"Olmasın."

Geçmiş Ve Gelecek - bxb ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin