70

132 10 1
                                    

Kerem elindeki davetiyeye elleri titreye titreye bakıyordu. Titrek bir nefes alıp dikiz aynasından kendisine baktı. Gözleri şişikti ve uzaktan biri görseydi eğer madde kullandığını sanırdı.

Koyu sarı saçları karmaşık haldeydi, davetiye ona geldiğinden beri düzgünce beslenememişti bile. Bu hali gözüne korkutucu gelmeye başladığında çiçeğinin onu bu şekilde görmesini istememişti ama artık her şey çok geçti.

Kafasını eğip elindeki davetiyeye baktı. Adem'in düğün davetiyesine....

İçine derin bie nefes çekip verdi sakince. Elini torpidoya atıp açtı ve içinden silahı çıkardı. Kalbi son hız atarken kafasını iki yana salladı.

"Buna değer mi?" diye sordu kendi kendine. Cevabını daha kensisi bile bilmiyorken diğerlerinin nasıl bileceğini düşündü. Bilemezlerdi.

Silahı beline koyup üstündeki ceket ile gizledi. Arabayı düğün salonunun önüne park etmişti. İçeriden sesler gelirken dişlerini sıktı. Onlar eğlenirken kendisi acı içindeydi, kim bilir Adem ne durumdaydı.

Düğün salonundan biri çıktığında kim olduğuna baktı. Gözleri anında sonuna kadar açılırken kapıyı açtı ve indi araçtan. Arabanın kapısını kapatmadan yürüdü.

Adem üstündeki damatlığıyla yolun ortasında durdu ve kafasını yukarıya çıkardı. Gözlerinden akan yaşlar ile olduğu yerde kaldı Kerem. Adem titrek titrek nefesler alırken iki eliyle yüzünü kapattı ve sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

Kerem kalbi acırken tam ona doğru adım atmıştı ki düğün salonundan çıkan kişiyle duraksadı. Ali hızlı adımlarla kardeşine doğru yürüyordu.

"Adem."

Adem ona dönüp gözlerinden yaş akarken kaşlarını çattı.

"Mutlu musun?" diye sordu Adem. "Hayatımı mahvettiniz."

"Senin yaşadığın hayat yanlıştı." dedi Ali işaret parmağını ona doğru doğrultup.

"Yanlışsa yanlış, en azından mutluydum." dedi sesi titrerken. "Mutluluğumu elimden aldınız siz. Sırf sizin doğrunuza uyabilmek için mutluluğumdan oldum ben. Kerem'imden oldum, o yokken yaşamıyorum."

Gözlerinden yaşlar usul usul akarken devam etti. "Şimdi ise bir kadının hayatını mahvediyorum, bu ne kadar doğru? Onu hiç bir zaman sevmeyeceğim."

"Zamanla seversin." dedi Ali.

"Kafan almıyor sanırım, ben Kerem'e aşığım!" diye bağırdığında bütün sesi sokakta yankılanmıştı. Ali elini kaldırıp Adem'e tokat attı.

Bu Kerem için son damla olacaktı ki saklandığı yerden çıktı. İkisinin gözleri anında ona kilitlendi. Adem gördüğü yüz ile kaskatı kesildi.

"Eğer bir daha ona el kaldırırsan seni öldürürüm." dedi Kerem. Adem hâlâ ona bakakalırken, Ali kaşlarını çatıp ona adım attı.

"Sen nereden geldin lan buraya?!" diye sorarken, Kerem elini belindeki silaha attı. "Beni mi öldüreceksin orospu çocuğu?"

Kerem elleri titreye titreye silahın kabzasını kavradı ve Ali'ye doğrulttu. Ali adımlarını durdurup ona doğrultulan silaha baktı.

Adem, "K-kerem yapma." dedi. Kerem silahı tutan eli ile Adem'e baktı. Adem olduğu yerde kıpırdayamaz halde onu izliyordu.

Kerem, "Çekil, ona sarılacağım." dedi. Ali yarım ağız sırıttı.

"Önce cesedimi çiğnemen gerekir, ki

sende bunu yapacak bir cesaret bile yok." dediğinde, Kerem silahı indirdi. Doğruydu, başkasına zarar veremezdi ama...

Silahın namlusunu bu sefer kendi şakağına bastırdı. Sanırım bunu yapabilirdi.

Ali, "İndir şu silahı." dedi. Ali'nin arkasındaki Adem'in bedeni titrer gibi oldu.

"Kerem i-indir o silahı. Ben iyi... iyiyim. Yemin ederim bak yok bir şeyim." dedi Adem onu ikna etmeye çalışırken.

Adem onun kendisine zarar vereceğine emindi. Aldığı mektuplardan biri Açelya'ya aitti. Mektupta Açelya'nın yazdığına göre Kerem'in kendisini öldürmeye çalıştığı bile yazıyordu.

"Sana sarılmadan emin olmayacağım." dedi Kerem.

Adem, "Abi içeri gir. Ben onu yollayıp geri geleceğim." dedi. Ali ona baktı.

"Çabuk yolla yoksa babamı çağırırım." dedi Ali ama içeri girmek yerine salonun önüne park edilen arabanın kaputuna yaslandı.

Kerem silahı şakağından çekip beline koyduğu gibi Adem'e koştu. Adem kollarını açıp onu kucakladı. Kerem'den çıkan ağlamaklı sesler ile gözlerini kapattı. Hiç iyi değildi sevdiği.

Kerem, "Seni çok özledim." dedi boğuklaşan sesiyle. Burnuna gelen kokuyla kendisini cennetinin kollarına bıraktı. "Seni o kadar çok özledim ki neredeyse sensiz geçen her günüm işkenceyle geçiyor." dedi.

Adem ise eliyle saçını okşadı. "Şş, her şey güzel olacak." dedi.

Kerem onun yüzüne bakıp burnunu çekti. Her iki elinide yanağına yerleştirip onları izleyen Ali'yi umursamadan Adem'in dudaklarına kapandı. Adem anında ona bahşedilen dudakları kabul etti.

Ali onlardan bakışlarını kaçırıp yeri izlemeye koyuldu.

Kerem geri çekilip alnını Adem'in alnına yasladı. "Benimle gel." dedi fısıltıyla.

"Olmaz." dedi Adem. "Gelemem. Bunu yapamam, özür dilerim."

Kerem, "Lütfen çiçeğim, kendimizi koruyabiliriz. O canavarlardan kendimi koruyabiliriz." dedi. Adem hızla kafasını iki yana salladı.

"Olmaz Kerem, artık evliyim." dediğinde, Kerem gözlerini sımsıkı kapattı. "İstesemde gelemem."

"Seni almadan hiç bir yere gitmiyorum Adem." dedi ciddileşerek.

"Kerem işleri zorlaştırma. Bak burası senin bildiğin yerler değil. İkimizi de kurşuna dizerler." dedi.

"O zaman beraber ölürüz." dediğinde, Adem onun saçından kavrayıp alnını kendi alnına yasladı sertçe.

"Bana bak, bir daha ölüm kelimesini ağzına almayacaksın. Şuan düzgün düşünemiyorsun biliyorum. Bana hiç yardımcı olmuyorsun şuanda." dedi Adem. Kerem onun dedikleriyle yutkundu.

Adem, "Hem bana söz vermedin mi sen? Gelecekte tekrar bir arada olacağız diye? Hım? Lütfen bunun gerçekleşmesi için yaşa, ben tekrar bul." dediğinde onu göğsünden itekledi.

"Ama ben nasıl dayanacağım?" diye sordu Kerem.

"Ben nasıl dayanacaksam sen de dayanacaksın. Ve birbirimizi bulacağız." dedi Adem onu arabasına doğru iteklerken. "Ve lütfen iyi beslendiğinden emin ol, seni böyle görmek istemiyorum Kerem. Sapasağlam ayakta dururken görmek istiyorum seni. Anladın mı beni?"

Kerem hızla kafasını salladı. "Seni seviyorum çiçeğim."

"Ben de seni seviyorum Kerem'im."

Geçmiş Ve Gelecek - bxb ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin