34.Bölüm

24.3K 1.1K 38
                                    

Yeni bir gün başlamıştı ve bu benim için birçok şeyi ifade ediyordu. Yeni kararlar almıştım ve üstümdeki ölü topraktan silkinecektim. Yataktan kalkıp, banyoya geçtim. Akşamdan kalmalığımı ortadan kaldırmak için banyo yapmaya karar vermiştim. Aslında bir ağrı kesici fena olmazdı ama midem boştu maalesef. Kısa sürede banyomu yapıp, kurulandım. Dolaptan bir kot ve kazak aldım. Hava biraz soğuktu. Saçımı da kuruladığımda hazırdım. Saat daha erkendi ama Korci uyanmış olmalıydı. Aşağıya inip etrafa bakındım ama kimse görünmüyordu. Bende odasına çıkmaya karar vererek tekrar merdivenlere yöneldim ve odasına gittim. İnanılmaz ama uyuyordu. Rolleri değiştik sanki.

Muzurlukla yatağına çıkıp zıplamaya başladım. Bir yandan da bağırıyordum.

"Hey uykucu. Uyan artık, sabah oldu!"

Bir homurdanma ve ardından fırlatılan yastık! Bu savaş demekti. Yere düşen yastığı hemen alıp tam ona fırlatacakken beni yatağa yapıştırdı ve ellerimi sabit tuttu.

"Kızım bela mısın sen? İnsan gibi uyandırsana!"

Kalkmak için çırpınıyordum ama ne mümkün. "Kas torbası bıraksana beni! İncecik kemiklerimi kraker gibi kırmaya mı niyetlendin?"

Ellerimi bırakıp yana devrildi. Bir eliyle de gözünü kapatmıştı. "Tam bir baş belasısın, biliyorsun değil mi?"

Dudaklarımı büzdüm ve homurdanarak, " Sende koca ayının tekisin, biliyorsun değil mi?"

Yataktan kalktı ve bakışlarına tehditkâr bir hava katarak bana baktı. "Bu koca ayı ne yapacak biliyor musun?"

Yatağın öbür tarafına kaçtım. Alarm çanlarım çalmaya başlamıştı ve Korci'yi azıcık bile tanıyorsam beni mahvedecekti. Tabi mecazi anlamda.

"Iıı,şey... Kış uykusuna mı yatacakmış?" Bakışları ürküttü bu sefer. Hay dilimi eşek arısı soksun. Ben eskiden de bu kadar patavatsız mıydım?

"Kaçsan iyi edersin?"

Sanki demese kaçmayacaktım. Koşarken bir yandan da laf yetiştirmeye çalışıyordum. "Ölü taklidi yapsam işe yarar mı?"

"Hiç şansın yok!" diye homurdandı.

Şey... Bende öyle düşünmüştüm zaten. Organ naklinde ilk önce dilimi almalarını söyleyeceğim. Ama nakil için değil. Kesip çöpe atsınlar. Başkalarının hayatını karartmaya gerek yok.

***


Ceycey sabaha korkunç baş ağrısıyla uyanmıştı. Birden hızla doğruldu. Nasıl gelmişti buraya. Hızla düşündü dün geceyi ve hatırladıklarıyla kıpkırmızı kesildi. Of neler yapmıştı öyle? Gerçi yatağına nasıl geldiğini hala hatırlamıyordu. Resmen adamı hayatına kabul ettiğini söylemiş ve üstelik öpüşmüştü onunla. Hem de ne öpüşme... Hatırladıkça içinde kelebekler uçuşuyordu. Tuhaf bir şekilde hiç pişman değildi. Yüzündeki aptal gülümseme de bunun bir kanıtı gibiydi. Daha önce hiç âşık olmamıştı. Kahraman'a karşı ne hissettiğini tam bilemiyordu ama farklı ve özel bir duygu olduğundan emindi. Kimseyi bu kadar çok düşünmemiş, bu kadar çok dert etmemişti. Ona kızgınken bile aklı onunla dolu oluyordu. Kaderde onlarla dalga geçer gibi en yakın arkadaşının abisi olarak karşısına çıkarmıştı onu. Kadere inanmazdı. 'İnsanlar seçimleri doğrultusunda hayatlarına yön verir' görüşündeydi. Şimdide tam tersini yapıyor, kaderin varlığını kabul ediyor ve Kahraman'ı hayatına dâhil ediyordu.

S A R EWhere stories live. Discover now