Hayal

600 20 0
                                    


1 YIL SONRA...






Maria'nın ölümünden sonra Tim iyice içine kapanmıştı. Aradan 1 sene geçmesine rağmen hala etkisindeydi. Evindeki bütün hizmetlileri göndermişti. Koskoca evde yalnızca o ve anıları kalmıştı. 1 sene boyunca tek kelime etmemişti. Yemek bile yemiyordu. İki üç günde bir gelen hizmetlisi odasına bir tepsi yemek bırakıp gidiyordu. İyice zayıflamış, saçı sakalı birbirine karışmıştı. Simsiyah saçlarında şimdi bir tek siyah tel bile yoktu. Odasında oturup boş boş duvarları izliyordu sadece. Maria ile olan anıları ona kafayı yedirtmişti zaten. 1 sene boyunca güneş görmemişti, odada perdesi kapalı bir şekilde oturdu, hayata küsmüştü. Bir çocukluk arkadaşı vardı Tim'in. Uzun süredir görüşmüyordu. Adı Tom'du, bu durumu öğrenince yardım etmek istemişti. Tim'in evini buldu ve gitti. Kapısını aralık gördü ve yavaşça içeri girdi. Etrafa bakındı bir süre, ev çöp ev gibiydi ve kötü kokuyordu. Duvarlarda yazılar yazıyordu. Her tarafına yazılar yazmıştı. Yavaşça yukarı çıktı Tom. Duvarlarda Maria ve Tim'in fotoğraflarını gördü. Çok mutlu gözüküyorlardı fotoğraflarda, en mutlu anlarını evin her tarafında yaşatmışlardı. Tom sonunda o odanın önüne gelmişti. Tim'in bir sene boyunca çıkmadığı odaya.

Tim' e seslendi. Fakat Tim dizlerini ellerinin arasına almış boş boş duvarları seyrediyordu. Seslere aldırış etmedi. Tom onun bu haline çok şaşırdı ve duygulrına engel olamadı. Bu haline dayanamamıştı. Yavaşça Tim'in yanına oturdu. Sarıldı ve ağlamaya başladı.

"Ne oldu sana kardeşim"

Sayıklayıp durdu. Fakat Tim hiç tepki vermedi. Tom endişeliydi ve Tim'i sarsmaya başladı. Kendine gel diye bağırmaya başladı. Tokat atmaya başladı Tim'e. İşe yaramıştı. Tim birden ağlamaya başladı ve Tom'a sarıldı. İkisi de ağlıyordu. Kardeşinin yanında ağlamaya başlamıştı Tim, ilk defa bir tepki vermişti. Tom hemen onu yerden kaldırdı ve aşağıya indirdi. Konuşmaya başladı.

"Tim, kendine gel. Toparlanman lazım. Senin de bir hayatın var şirketin var, herkes başı boş işlerin başına geçmen lazım. Maria'yı seviyorsun evet, o zaman yılmayıp bunu ona göstermen gerek. Daha güçlü durarak onu kalbinde yaşatman lazım Tim."

Tim ona hak veriyordu. Tom hemen evde çalışan bütün hizmetlileri çağırdı. Evi temizlenirken onlar da dışarı çıktılar. Tim 1 sene sonra ilk defa insanların içine çıkıyordu. Garipsemişti, gözleri kısık dolaştı bir süre. Güneş ışığı uzun süre sonra ilk defa vuruyordu yüzüne. Oturup yemek yediler. Tim ne kadar buruk olsa da bir şeyler yemeye çalıştı. İçinden hep "Daha güçlü olacağım" diye sayıklayıp duruyordu. Bunun inancıyla yapıyordu her şeyi. Eve döndüler. Çalışma odasına doğru çıktılar. Tim;

"Teşekkür ediyorum kardeşim. Sen olmasaydın o odada ölüp gidicektim. Benim kendime gelmemi sağladın."

"Maria' da bunu isterdi Tim. Daha güçlü olmanı."


Daha sonra Tom işinin başına dönmek için evden ayrıldı. Tim ise çalışma odasına işine geri dönmeye hazırlanıyor belgeleri inceliyordu. Birden kapı çaldı. Gelen Maria'ydı. Tim gözlerine inanamadı.


"Maria! Ama... ama sen... Ölmüştün!"

"Ölmedim Tim."

Sarıldılar uzun süre ayrılmadılar. Tim defalarca sevdiğini söyledi Maria'ya. Maria'da ona. Bırakamıyordu Tim sarılıyordu hala. Kokusunu içine çekiyordu. Hemen Maria'nın elinden tuttu ve koltuğa oturttu, o da yanına oturdu. Ellerini hiç bırakmadı. Öpüp kokluyordu defalarca. Hasret gideriyorlardı. O anı hiçbir şeye değişmezdi Tim. Hayatındaki en mutlu andı. Yüzündeki tebessüm hiç gitmedi. Hep gülüyordu. Maria'da ona gülümsüyordu. Ne içelim diye sordu Maria'ya. Fakat Maria cevap vermeden iki kahve içelim diyip hizmetliyi çağırdı. Ondan iki kahve istedi. Hizmetli;

"İki kahve? Misafiriniz mi var efendim?"

"Görmüyor musun? Maria geldi. Bu sefer hiç ayrılmayacağız."

Fakat koltukta sadece Tim oturuyordu. Hizmetli çok endişelenmişti. Tim halüsinasyon görüyordu. Psikolojisi hiç iyi değildi. Ruh sağlığı bozuktu. Tim günden güne daha kötüye gidiyordu....


DEVAM EDECEK...

Hayat KadınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin