10. Esir - Maral Karaer

1.2K 600 32
                                    

-Furkan Gürsu

Sabahın erken saatlerinde gözümü açmak için büyük bir uğraş içerisindeydim. Okulun ikinci haftasındaydık fakat hala tatilden çıkamamıştım. Gözümü hafif araladığım kadarıyla hava hala açmamıştı. Cama vuran tıkırtı sesleri beni bir nevi ayakta tutuyordu. Her an bu sıcak yatakta tekrar uykuya geçebilirdim.

Cama vuran su damlaları şiddetli yağmurun habercisiydi. Sabahın köründe uykusuzluk, yağmur, yağmurdan dolayı esecek olan serin hava bariz bir işkenceydi. Düşündükçe yataktan çıkasım gelmiyordu. Öyle ya da böyle bu yataktan kalkacaktım. Derin bir esneyişten sonra yorganı üzerimden usulca attım ve terliğimi giyip banyoya yöneldim.

Ayaklarımı yere sürte sürte mız mız bir kız çocuğu gibi yürüdükten sonra banyoya varmıştım. Lavaboda elimi yüzümü buz gibi bir suyla yıkadıktan sonra sağımda duran askılıktaki havluyla yüzümü duruladım. Beni bu su bile ayıltamazdı. Uykuya olan düşkünlüğüm yüzünde devamsızlıklarla ilgili birçok problem yaşadım. Yenilerini istemiyordum.

Banyodan çıkacağım sırada aynanın önünden geçerken bir şey benimle hareket edermiş gibi oldu. Ensemde bir ürperti hissettim ve tüylerim diken diken oldu. En kötü kabuslarım geri geliyor olamazdı. Bir sene oldu. Halüsinasyonları hayatımdan çıkaralı bir sene oldu. Yeniden olmazdı. Onlarla yaşayamazdım. Daha doğrusu onunla.

Kafamı iki yana sallayıp düşünceleri beynimden uzaklaştırırken tam banyodan çıkacağım sırada kapıyı açar açmaz annem tam önümde belirdi. 5 saniye önce olan şeyin de etkisiyle neredeyse yerimden sıçramıştım. Kalp atışımı duyabiliyordum. Odaların karanlık olması anneminde beyaz geceliği ile karşıma çıkması mükemmel bir hava yaratmıştı. Gerçekten artık bu adrenalinlerden sıkılmıştım.

Korktuğumu anlayan annem ince ve narin sesiyle ''Kızım korkuttuysam özür dilerim'' dedi. Derin bir nefes verdikten sonra sakin bir ses tonuyla ''Önemi yok anne, daha doğrusu seninle de alakası yok. Benim kafamdaki kurgulanmış mallıklardan biri o kadar. Seni endişelendirdiğim için ben özür dilerim'' dedim ve odama doğru yürümeye başladım.

Annemin ses tonunu bu kez endişe kaplamıştı. ''Yine mi ? Maral gerçekten biliyorsun-'' dedi ve devamını getirmesine izin vermeden lafını kestim. ''Hayır anne bilmek istemiyorum. Bak bu benim hak ettiğim bir şey. Bununla yüzleşmem lazım anladın mı ? Ömrümün sonuna kadar bunu yaşayacak olsam da kabulümdür. Çünkü bunu hak ettim'' dedim ve odama girip kapıyı sert bir şekilde kapattım.

Başım ağrımaya başlamıştı. Boğazımda bir yumru hissediyordum ve nefes alış verişlerim zorlanıyordu. Kapalı olan camı açtım ve içeriye serin havanın girmesine izin verdim. Esen rüzgara birkaç saniye kendimi öylece bırakmıştım. Düşüncelerden ve yaşamdan uzaktım. Ben aylardır bir ölüydüm. Bu beden sadece onun son anları. Ruhumdan zerre bir şey kalmadı. Her parçam teker teker intihar etti.

Başımı hafifçe yere eğdim ve kendime geldikten bir dakika sonra camı kapadım ve okul üniformamı giymeye başladım. Çantamı dünden hazırlamıştım. Birkaç dakika içerisinde hazırdım. Saçımı toplamamıştım, öylece dağınık bırakmıştım. Taramaya ihtiyacım yoktu. Annem şemsiyemi kapının önüne koymuştu. Islanmayı planlıyordum ama bu şemsiye 'eve ıslak gelirsen seni öldürürüm' şeklinde bir mesajdı.

Onu da alıp evden çıktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Bir elimle şemsiyemi tutarken bir elimle de cebimden mp4'ümü çıkardım. Playlist'i yavaş yavaş gezerken Linkin Park'ın Numb şarkısında durdum ve oynata tıkladım. Chester Bennington'ın sesi beni büyülüyordu. Şarkılarında kısık sesli veya bağırdı zamanlardaki o tını her şeye bedeldi.

Otobüs durağına çok olmadan varmıştım. Telefonumu çıkarıp saate baktım. 07:50. Dersin başlamasına daha 40 dakika vardı. Otobüsü daha beklerim sanıyordum ama hemen gelmişti. Gelen otobüse adım atacakken yağmurdan dolayı kayganlaşan yere adım atar atmaz kaydım ve düşecek gibi olup birkaç sendeleyişten sonra tekrar ayakta durabilmiştim. 

Karanlığın Esirleri (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin