Deniz Onay Part 2

217 9 1
                                    

Gözlerinin ortasındaki nokta kadar siyahlık hariç gözünün neredeyse tamamı kırmızıydı. Kırmızının en koyu haliydi. Gözlerinden arada saç teli kadar ince siyah çizgiler duman gibi geçip gidiyordu. Siyah bir takım elbise giyinmişti. Gece gibiydi. Vücudu oldukça kalıplı ve iri yarıydı. Deniz yüz hatlarına bakarken içinden bir tiksinti duygusu geçip gitmişti. Yüzünde bir kurtun pençelerini andıran derin çizik ve yarıklar vardı. Saçları dalgalı simsiyahtı. Takım elbisenin her tarafına kan bulaşmıştı. Elinde siyah, uzun ince bir bıçak vardı. Kabzası küçük kafataslarından ve kemiklerinden yapılmıştı. Bu onun bu dünyadaki işkence aletiydi. Hasan, acıdan bayılmıştı. Ölüm Bekçisi elini göğüsüne koydu ve gözlerini kapadı. Birkaç saniye sonra Hasan çok derin bir nefes alarak uyanmıştı. Sanki boğulmaktan son anda kurtulan biri gibiydi.

İşin ilginç yanı kimse Deniz'i fark etmemişti. Onun yanlarında olduklarından bi'haberlerdi. Ölüm Bekçisi çok soğuk bir mesafeyle gülümsedi. Deniz ona baktıkça aklını kaybedecek gibi oluyordu. Kalbi sanki göğüs kafesini kırıp oradan çıkmak istercesine bir hızla atıyordu. Düşünceleri çok berraktı. Zihni sanki sonsuzluğa açılmış gibi, uyuşmuş gibiydi. Konuşmak istiyor ama yapamıyordu. Ses telleri boğazından kesilip alınmıştı sanki. Şok ve dehşet içerisindeydi. O gelmişti. Bu gerçekti. Hasan feci bir şekilde can veriyordu. Onu çağırdığı için cezalandırılıyordu. Ölüm Bekçisi bıçağına bakıp ''Benim manevi bir oğlum olamaz. Ben insan değilim. Ben bir azap çektirenim, cehennemde herkesin korktuğu kişiyim. Yeryüzünde bu felaketleri yaşatan kişiyim. Ve Tanrı hariç kimse bana engel olamaz. Beni çağırman buradaki ruhların azaplı bir şekilde ölmesini ve bedenlerinin muhteşem bir acı içerisinde kanayıp yanmasına neden olacak. Bu yüzden suçlusun. Hak ettiğin cezanın çok azını burada çektin, geri kalanı için cehennemde görüşürüz.'' dedi ve onun gözlerine odaklandı. Gözünün içerisindeki kızıllık koyu bir hal aldı ve göz bebeği orada yok oldu. Hasan'ın sırtı sertçe duvara yaslandı ve boynu tavana bakar bir şekilde durdu. Çivilenmiş elleriyle İsa'yı andırıyordu. Ölüm Bekçisi ona dokunmadan hakimiyeti altına alabiliyordu.

Hasan kesik kesik nefesler alıp birden çok derin ve içten bir çığlık atmıştı. Bu diğerlerine nazaran çok daha yüksek seste ve daha acıklıydı. Deniz'in gözlerinden yaşlar akıyordu. Ona engel olmak için ''Dur !'' diye bağırdı. ''Bırak, dur, bu kadarı yeter !'' diye bağırmaya devam etti ama onu duyan olmamıştı. Hasan'ın boynundaki damarlar belirginleşmeye, simsiyah bir şekilde vücuduna yayılmaya başlamıştı. Göğüsünün, kalbinin tam üstünde yanık izleri olmaya başlamıştı. Şok geçiren bir hasta gibi Hasan'ın bedeni titremeye başlamıştı. Gözlerinden yaşlar akıyor ve derin bir ızdırap içerisinde çığlıklar atmaya devam ediyordu. Burnundan bir çeşme açılmış gibi oluk oluk kan akıyordu. Öksürmeye başlamıştı. Deniz dizlerinin üzerine çöktü ve sessizce 'hayır' deyip hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Ölüm Bekçisi, Hasan'ın bedenini kendi kanında boğarak öldürüyor, ruhunu ise cayır cayır yakıyordu. Hasan'ın çığlıkları giderek azaldı ve başını öne devirdi. O ölmüştü.

Bedenindeki damarlar simsiyah çizgiler halinde meydana çıkmıştı. Kesiklerden akan kan kendini serbest bıraktığı için daha şiddetli bir hal almıştı. Vücudunun bir çok yerinde herhangi bir aleve maruz kalmamasına rağmen yanık izleri vardı. Deniz ellerini yüzüne gömmüş hıçkırıklarla ağlıyordu. Bulunduğu parke zeminden kendini yavaşça kaldırdı ve yerdeki cam kesiklerinden birini alıp Ölüm Bekçisi'ne doğru salladı. Cam parçası Ölüm Bekçisi'nin içinden geçip gitmişti. Ona saplanmamıştı. Deniz hayretler içerisinde olduğu yerde kalakalmıştı. Bu yaptığının bedelini ağır ödeyeceğini düşündü ama hiçbir şey olmadı. Sanki her şey donmuş gibiydi. Akan kan havada asılı kalmıştı. Ölüm Bekçisi hareket etmiyordu. Zaman durmuştu. Bir anda Deniz geriye doğru savruldu ve sırt üstü yere çok feci bir şekilde kapaklandı. Çığlık atmak istedi ama acısından ses çıkaramadı. Her yer buraya geldiği ilk hali gibi simsiyah olmuştu. Zifiri karanlıktı. Ardından başında çok büyük bir acı hissetti. Başının içine kızgın lavlar dökülüyormuş gibi hissediyordu. Avazı çıktığı kadar bağırdı. Ardından zihnine şu cümle yayıldı. ''Sıradaki sensin.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın Esirleri (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin