14. Esir - Deniz Onay Part 1

254 18 2
                                    


21 Eylül. Berbat bir okul sabahı. Güneş gökyüzünde kendini yeni yeni gösterirken Deniz'in aklından bu cümle geçmişti. İphone marka telefonunun alarmı başında hâlâ çalıyordu. Yumuşak ve sıcak yataktan kendi kendine söylenerek başucundaki komodinin üzerindeki telefona uzandı ve ekrana dokunup alarmı susturdu. Bilinci uykudan yavaş yavaş açılırken kelimeler ve cümleler beynine hücum etmeye başlamıştı. "Okul, ödevler, kavgalar, dokuz aylık bir hapis, sınavlar, sözlüler, kendini beğenmiş egoist hocalar.." Kelimeler beynine hücum ederken kâbus görmüş gibi yataktan hızlıca doğruldu ve nefes nefese kalarak oturmaya başladı. "Hepsinden nefret ediyorum." diyerek kendi kendine söylendi.

Gökyüzü gri bulutları def edip kendini aydınlığa bırakırken Deniz çoktan okul kıyafetlerini giymişti ve neredeyse hazırdı. Siyah kıvırcık saçlarını ayna karşısında düzeltip dişlerinin yeterince beyaz olup olmadığına bakıyordu. Üzerindeki sarı renkteki gömlek ve aynı renkteki eteği teninin koyuluğunu gözler önüne seriyordu. Kendisine esmerliğin çok yakıştığını düşünüyordu. Yine de üç aylık yaz tatilinde giydiği siyah kıyafetlerden sonra bu okul kıyafetini yadırgamıştı. Siyah onun bir nevi yaşam biçimiydi. Gözleri simsiyahtı, büyüdükleri zaman eşsiz bir güzelliğe sahip oluyordu. Teni esmerdi ve saçları kıvır kıvırdı. Tabii ki bonus denecek kadar değil, saçları ensesinden sırtının ortasına kadar uzanıyordu. Tanımayanlar onu ilk başta rastalara benzetirdi ama yaklaştıklarında kıvırcık olduklarını anlarlardı. Bu saç ve göz onun için her zaman bir ayrıcalık olmuştu, diğer insanlardan farklı bir tarzdı, bunu seviyordu.

Ailesini uyandırmadan sessizce evden çıkmıştı. Kahvaltısını dahi yapmamıştı. Bir an önce okula gideyim de ne olursa olsun kafasındaydı. Okulu gerçekten sevmiyordu, her genç gibi. Okulun, çocukların ve gençlerin hayatını sömüren bir kurum olduğunu düşünüyordu. Zorlu sınavlar, zorlu derslerle, gelecek kaygısıyla gençlere sadece okulu düşündürtüp hayal güçlerini koca bir okyanusken sığ bir dereye çevirdiğini düşünüyordu. Üstelik hayata karşı hiçbir şey öğretmiyordu. Okulda okutulan hiçbir kitapta uyuşturucu bağımlılığından, çocuk yaşta ölenlerden, fakirlikten, bir dilim ekmek uğruna bir insanın neler yapabileceğini yazmıyordu. Ama sorsanız okul sizi hayata hazırlayan bir kurum. Yalan! diye bağırdı Deniz. Ama kelime ağzından çıkmamıştı. İçinden haykırmıştı isyanını. Okuldan nefret etmek için daha onlarca sebebi vardı. Yine de bunun üzerine düşünmekten yorulmuş ve bıkmıştı.

Kafasını iki yana sallayıp düşüncelerini boşaltmak için koca bir nefes çekti. Sonbaharın yağmurlu ve serin geçen günleri bugün yerini sıcağa bırakmıştı. Dünkü yağmurdan yerde kalan ıslaklıkla beraber Deniz'in burnuna toprak kokusu geliyordu. Keşke yağmur yağsaydı diye düşündü. Şemsiye ile koşuşturan insanların arasında başını göğe kaldırarak her bir damlayı hissederek özgürce yürümeyi seviyordu. Ne yazık ki bir süre bu hazdan mahrum kalacaktı. Hızlı adımlarla okula yürürken birkaç metre ileride görüş alanına Dilara girdi. Düz sarı saçlarının okul üniforması ile uyumu yine gözünü kamaştırmıştı. O kadar düzgün bir fiziği vardı ki arada ona özeniyordu. Kendisinin de fiziği çok iyiydi ama Dilara kadar değildi. O, okuldaki sıra arkadaşı, en yakın dostuydu. Lisedeki üç senesini onunla dolu dolu geçirmişti, son senesi yine onunla olacaktı. O olmasa belki de çoktan okulu bırakmıştı. Bu saçmalığa son vermeyi defalarca kez denedi ama Dilara her seferinde buna engel oldu. Hayata bundan başka tutunmanın yolları elbette vardı ama hiçbiri üniversite kadar etkili değildi. Deniz bunun farkındaydı.

Adımlarını hızlandırıp Dilara'ya yaklaştı ve yanına gelip "Pist!" dedi. Oldukça sessiz yaklaşmıştı ve dalgın dalgın yürüyen Dilara olduğu yerde korkudan titremişti. Dilara iki üç adım geri çekilip derin bir nefes çekti. "Ödümü patlattın !" dedi ve yeniden nefes akışını düzeltip ileri doğru yürüdü ve Deniz'e sarıldı. Deniz'de Dilara'nın sarılmasına karşılık vermişti. Gülüşüyorlardı. Samimiyetleri hep aynıydı. Birbirlerinden hiç kopmamışlardı. İkisi de bu durumdan çok memnunlardı.

Karanlığın Esirleri (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin