✯ Bölüm 23 - Apansız ✯

1.8K 162 134
                                    

Medya: The Ark - The Light (Okurken dinleyin bence, anlamı da çok güzel)
Ve Yeni kahramınımız.. Çok güzel değil mi? Bu kıza bayılıyorum ♥

Not: Sadece Chanyeol ve Heri'nin bakış açısından yazıyordum ama arada başka bakış açılarına da gerek duyuyorum umarım okurken rahatsız olmazsınız.

Heri'nin Bakış Açısı

"Fakültenin önünde kaza oldu! Yaralılardan biri sizin sınıftan galiba!"

Haberi alır almaz sınıftaki herkes Bay Oh'un öncülüğünde ayaklanmıştı. Neler olduğunu ve kazanın ciddiyetini hepimiz merak ediyorduk. Bizim sınıftan kim olabilirdi ki? Kapıdan çıkarken Jin Kyong denen -uyuz- kızla aynı anda geçmeye çalışınca beni geriye doğru ittirdi. Son anda düşmekten kurtulmuştum. Ben anlamıyorum bu kızın benimle alıp veremediği ne ki? Sanki bütün öfkesini üzerimde çıkarmak için fırsat kolluyor gibi davranıyor anlamıyorum cidden anlamıyorum. Sınıfta ezemediği bir ben olduğum için her fırsatta bu tarz hareketlerine maruz kalanda ben oluyordum.


Hong Ki'nin Bakış Açısı

Bahçede oturmuş tüm bu olanları düşünüp kolamı içerken, bir kızın kulağında kulaklıkla bakmadan yola çıktığını fark etmiştim.

Arkası dönük olduğu için kim olduğunu görememiştim ama yoldan arabalar geliyordu ve o kız kulağında kulaklığı ve elinde telefonuyla, hiç bir şekilde yola bakmıyordu. Dikkatsiz ya da acemi mi denir bilemiyorum bir sürücü bir şekilde hız kesmeden ona doğru sürüyordu, elimdeki teneke kutuyu hemen bulunduğum banka bırakıp ona doğru koşmaya başladım. Eğer onu yakalayıp yol kenarına çeken birisi olmazsa hızla gelmekte olan bu araç ona çarpacaktı.
Tam araç ona çarpmak üzereyken yola atlayıp ona sarıldığım gibi kaldırıma atıldım. Araç ise biz yere düştüğümüz an ayaklarımızın ucundan teğet... (Y/N: Bu anda Hong Ki'nin bağlantısı kopar)


O kişinin Bakış Açısı

Karşıdan karşıya geçerken neden bu kadar dikkatsizdim neden böyle hareket ettim gerçekten bilmiyorum. Ama o, beni kurtarmıştı. Birlikte sert bir şekilde kaldırıma düştüğümüzde ben onun üzerine düştüğüm için olsa gerek, bayılmıştı. Kim olduğuna bakmak için, üzerinde düşmüş olduğum ve hala bana sarılmakta olan çocuğun yüzüne baktım. Pembe saçları kaldırıma dağılmıştı, bayıldığı için olsa gerek yüz ifadesi sakin görünüyordu ve yüzü oldukça bakımlıydı. Dur bir dakika bu Heri ile Japonya'ya gelen çocuktu... O zamanlar saçları yeşildi değiştirmiş olmalıydı.

Ayağa kalktım ona bakıyordum. Kafasının etrafı kan olmuştu, bunun nereden olduğunu anlamaya çalışırken kafasının arkasından hala sızmakta olan kanı görünce çok korktum, düşmenin etkisi ile çarpmış olmalıydı. Etrafımdan yardım çağırmaya çalışırken bir yandan da kaldırıma fırlamış ve bu sebeple ekranı çatlamış olan telefonumu yerden aldım, 112 yi aradım. Gözlerimden yaşlar akarken bir yandan da ağlamaklı bir ses tonu ile konuşuyordum. "Acil yardım mı?! Burada bir kaza oldu lütfen buraya gelin!" sakin olmaya çalışıyordum ama bu kesinlikle böyle bir anda çok zordu. Elim ayağım titrerken konuşabilmem bile bir mucizeydi.

"Hanımefendi lütfen sakin bir şekilde anlatın. Ne oldu? Tam olarak neredesiniz?"

Hemen burayı nasıl tarif edebileceğimi kestirmek için etrafıma bakındım "Seoul Üniversitesi Konservatuvarının önündeki kavşaktayız. Arkadaşım kaldırıma kafasını çarptı çok kan var ve bilinci kapalı." vay canına bir çırpıda söylediğim için şu an kendimi tebrik etmek istiyordum ama tabii ki bunun sırası değildi.

Oh My God!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin