Devam Et

8K 218 19
                                    

Demir'le yaptigimiz konusmadan sonra kendimi buraz rahatlamis hissettim. En azindan Demir'e karsi. Icim cok rahat degil tabi hala. Sık sık Mert'i düşünüyorum. Merak ediyorum hayati nasil, kizi Buse'nin velayetini alabildi mi, hayatinda biri var mi, beni unuttu mu, mutlu mu? Baskasiyla yapabiliyor mu beni hatirlamadan? Benden sonra kimseyle sevisti mi?

Bu sorulara cevap bulamayacagimi biliyorum. Keske gorunmez olsam ve onu izlesem diye düşündüğüm oluyor.

Tiyatrodaki arkadaslarimin arasina Demir'le konusmamizdan sonra yeniden katıldım. Yine her zaman birlikteyiz. Hepsi ben geri döndüğüm için mutlu görünüyordu. Ama Demir biraz farkli davraniyordu. Benimle fazla konusmuyor, hatta cok goz temasina bile girmiyordu.

Whatsapp grubumuzdan konustugumuza göre gideceğimiz MFO konseri icin hazirlanmaya basladim. Ince pembe bir gomlek, siyah pantolon, siyah deri ceket giyindim ve esmer tenime yakışacak hafif bir makyaj yaptim. Arabayla beni almaya geldiler. Arabayi Demir kullanıyordu ve arabaya binince bana diger herkes selam vermesine ragmen o yola bakmayi tercih etmisti.

Konser salonuna gittik ve biletlerimizi aldigimiz yerlere dogru yuruduk. Benimle konuşmayı tercih etmeyen Demir, bilerek benim yanima oturmustu. Şaşırmış olsam da belli etmedim.

Konser basladi ve MFO gerçekten canli dinlenmesi gereken bir grup. Sarkilara ayakta eslik ettik ve cok egleniyorduk.

Alkislarin ardindan bir baska sarkiyi soylemeye başladı Mazhar Alanson.

Zor olsa da galiba dönüyorum sana..

Bu şarkı bana Mert'le açıkhava sinemasina gittigimiz gunu hatirlatti. Yoldayken radyoda çıkmıştı. Şarkıya ben eşlik ederken elimi tutup opmustu. Sevilmenin nasil bir duygu olduğunu hatırladım o anda.

Oldugum yerde kaldım öylece. Herkes, yanimda duran Demir de dahil olmak üzere sarkiya eslik ederken ben kollarimi serbest birakmis duruyordum. Yeteri kadar nefes alamiyordum ve birazdan aglayacagimi anlayınca insanlarin arasından gecip kapidan disari attim kendimi.

Derin nefesler alarak kendimi biraz rahatlatmaya ve basimi yukarı kaldirarak göz yaşlarımın akmasina engel olmaya çalışıyordum. Cok guzel bir aksamdi, egleniyorduk. Boyle bir seyle kimsenin huzurunu bozmak istemedim. Bu benim sorunumdu sadece.

Disardaki banka oturdum ve birkac saniye sonra Demir de yanima oturdu.
"Sıkıldın mı icerde?"

"Yok hayir hava almak istedim." Dedim gülümsemeye çalışarak.

Sigarasindan bir tane de bana uzatti ve kendisininkini de benimkini de yakti. Normalde sigara icen biri degilim ama su anda hayir demek istememistim.

Demir bir sey soylemek ister gibiydi. Ne soyleyecegini merak ettigim icin ona döndüm ve gülümsedim.

Tam ağzını açıp bir sey soyleyecekken arkamdan birinin sesini duydum.

"Zeynep?"

Döndüğümde Murat'la karşılaştım.

"Aa merhaba Murat"

"Sana da merhaba. Biraz konusabilir miyiz? Mesajlarıma cevap alamıyorum ama karsilasmisken konusalim."

O sirada Demir ayaga kalktı,
"Mesajlarına cevap vermiyorsa konusmak istemiyor demektir."

Mert, "Sen kim oluyorsun?" Diye çıkıştı.

Birbirlerine bağırmaya başladılar. Demir Murat'ın ustune yuruyunce araya girdim.
"Demir dur yapma."

O sirada Demir Murat'ı hızlıca itti ve Murat sendeledi,

Demir, "Bir daha Zeynep'e mesaj atmak veya karşılaştığınız zaman konusmaya çalışmak yok. Anlaşıldı mı?" Dedi.

Orada neler oldugunu, neden oldugunu anlamamistim ama tek istediğim bir an once sona ermesiydi.

"Merak etme zaten bir daha asla konusmam." Dedi bana bakarak ve hızlıca uzaklasti.

Demir eli belinde, hala burnundan soluyordu.

"Demir neydi bu simdi?" Dedim.

"Konusmak istemiyormussun iste iyi oldu."

"Evet istemiyordum ama kavga çıkarmaya ne gerek vardi?"

"Zeynep ben bugun seninle konusmayi planlanmıştım. Tabi bu sekilde konusmak değildi aklimdaki ama.."

"Dinliyorum." Dedim.

"Sen bana demiştin ya, aramızda bir sey olacagini düşünmüştüm diye. Eger ben bunu bilseydim elimden geleni yapardim senin icin. Ama sen onceden istemedigini soyledigin icin sana o sekilde yaklasmamistim. Sence hala bir sansimiz var mıdır?"

Söylediklerine inanamadim. Birkac hafta once soyleseydi belki cok mutlu olacaktim ama artik birisiyle yapabileceğimi sanmiyordum.

"Demir sana soyledigim gibi benim hala atlatamadigim seyler, yaralarim var. Oyle olmasaydi sansimiz olurdu tabi ama ben simdi sana olur dersem haksizlik etmis olurum."

"Biliyorum hala uzuldugun seyler var. Konserden de o yuzden çıktığını tahmin ediyorum. Ama ben sana destek olmak, bu uzuldugun seyleri atlatmani sağlamak istiyorum."

"Ben atlatabilecegimi sanmıyorum. Henuz degil." Derken ayaklarima bakıyorum.

"Denemeye degmez mi?" Dedigi zaman gozlerine bakıyorum.

"Bana guvenebilirsin Zeynep. Hem daha ne kadar uzuleceksin. Sebebini bilmiyorum ama yeterince yas tuttun zaten. Artık mutlu olma zamanin geldi."

Boyle söylediği zaman bir umut ışığı doğdu sanki. Ona aşık degildim. Birkac hafta önceki hoslantim da gecmisti. Ama bu umut ışığıyla bir şans vermem gerektiğini dusundum.

"Haklısın. Mutlu olmak istiyorum." Dedim.

Bana sarıldı ve ben de ona sarildim.

Bilmiyordum yapabilir miyim, yapamazsam ne olur.. Ama hakliydi. Artik mutlu olmaliydim. Mert'le belki bir daha hic karsilasmayacaktim bile. Oturup acaba beni düşünüyor mu diye düşünmenin bir anlamı yoktu. Kabul etmem gereken gercekler vardi ve bunlardan bir tanesi de artik Mert'in hayatina devam ettigiydi. Ben de etmeliydim.

Sevgili ÖğretmenimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora