••••••••••

2.5K 196 34
                                    

İşe gitmek için yanından kalktığımda işe gelip gelmeyeceğini sormuştum. Bir işi olduğunu ve daha sonra geleceğini söylemişti. Gelirse onu görüp T'ye kim olduğunu sorabilirdim. Çünkü hala hangi departta çalıştığını bilmiyordum.

İşte gittiğimde T yoktu. Nerede olduğunu bilmiyordum ama onu şimdi arayamazdım. O çocuk geldiği zaman burda olmalı ve hangi departta öğrenmeliydim.

&&&

Duraktan buraya geldiğimden beri üç saat geçmişti. Üç saat içinde buradan iki kız idol grubu ve bir erkek idol grubu geçmişti. O gelmemişti. Geleceğini söylemişti!

Midemden garip sesler gelince T bana bakmıştı. Sabahtan beri yarım donatla duruyordum. Ki o da midemi fazlasıyla bulandırmıştı. O çocuk kimdi çok merak ediyordum. Ama gelmeyecekti üç saattir buraya giren herkes idoldü ve o çocuğun idol olmasına imkan vermiyordum. Olabilir miydi? Hayır sanmıyorum.

"Hadi git bir şeyler ye. Ben beklerim."

"Hayır. Birini bekliyorum."

"Kimmiş o biri? O birini beklerken açlıktan öleceksin." İmayla konuşuyordu.

"Yoksa o sarı saçlı çocuk mu?"

"Evet." T yüzüme sırıtan bir bakış attığında döner kapıdan o gün T'ye imza aldığım grup girmişti. T'yle aynı anda ayağa kalkıp "hoşgeldiniz" demiştik. Onlarda geçerlerken eğilip "merhaba" diyorlardı. Bir anda onları saydığımda yedi kişilerdi. Bir saniye zaman son kişiden imzayı almış olmalılar!

"Şey bakar mısınız?" Hepsi bi anda durup bana baktıklarında en ortada bulunan şapkalı ve maskeli çocuğun gözlerinde telaş vardı. Bu gözler bana çok tanıdık olsada bir idolün gözlerinin tanıdık olma ihtimali komik gelmişti.

"Yedinci kişiden imzayı alabildiniz mi?" diye sorduğumda o çocuğa bakıyordum. Hepsi bi anda panik içine girmiş saçma hareketler yaparak ortadaki çocuğun önüne geçmişlerdi.

"Yedinci kişimi o.. O bu arkadaş değil."

"Hyung hasta."

"Jack.. Yani o çok hasta."

"Hyung dairede dinleniyor da." Hepsi bir ağzıdan farklı şeyler söylerlerken. O şapkalı çocuğu saklayabildiklerini sanıyorlardı. Çocuk gayet gözüküyordu.

"Çocuklar ne saçmalıyorsunuz Jackson burada." Menejerleri konuşunca hepsi ateş saçan gözlerini ona çevirmişlerdi. Benim ise kafam karışmıştı.

"Jackson?" ağzımdan çıkan isimle hepsi bana dönmüştü. Arkadaki -sanırım adı Jackson olan- bana hüzünlü gözlerle bakıyordu. Onu tanımamı istemiyorsa benim için sorun değildi. Önemli olan imzasıydı.

"Şey benimle tanışmak istemiyorsanız anlarım. İnfoda çalışan biriyle muhattap olmak zorunda değilsiniz. Gerçekten özür dilerim. Ama arkadaşım gerçekten çok mutlu olacak. Sadece bir imza?" Ağzımdan kelimeler kırılmışım gibi çıkmıştı. Aslında kırılmamıştım ama sonuçta idol olmaları aynı yerde çalıştığımız gerçeğini değiştirmiyordu. Biraz daha insancıl olabilirdi!

Çocuk gözlerimin içine hüzünle baktı. O gözler nasıl o kadar tanıdık olabilirdi? Sonra diğerleri dediklerimi toparlamak için olur mu öyle şey tarzı cümleler kurmaya çalışmışlardı ama onları durdurdum.

"Ben birazdan defteri almaya gelirim. Lütfen kendiniz yormayın. Sıkı çalışın." Onlara arkamı dönüp masaya yürüdüm ve yerime oturdum. En son fısıldaşmalarının içinden tanıdık bir sesle şunları duydum "Hyung gerçekten onu üzmedim, değil mi? Üzülmedi. Eğer öğrenirse hiç bir şekilde bana şans vermez."

Whenever It Rains || Wang Jackson || ✔️Where stories live. Discover now