Geçmişe Yolculuk

540 49 1
                                    

Nehir Gözegelen

Demir'siz geçirdiğim ilk geceydi bu. O gittiğinden beri uyku girmemişti gözüme. Sanki uyursam Demir'e verdiğim sözü tutamayacakmışım gibi hissediyordum. Sözüme sadık kalmak adına elimden gelen çabayı harcıyordum. O gelene kadar uyumak yoktu. Tükettiğim kahve sayısı hatırı sayılır bir miktarda bankaya yatırılan hasılat kadar fazlaydı.Bu sebeple içimde kahve ağacı meyve vermeye başlasa şaşırmayacaktım. Tüm çabalarıma rağmen bir süre sonra gözlerimin kapanmasına engel olamamıştım. Ve yeniden gözlerimi açtığımda kendimi beyaz bir elbise içinde, yemyeşil bir alanda bulmuştum. Lise arkadaşlarımın arasında kuğu gibi süzülürken babam bana gözlerindeki yaşlara tezat gülümsüyordu. Babaannem ise uzaktan öpücük atıyordu. Arkadaşlarım avuçları patlayana kadar beni alkışlıyordu. Başımdan aşağıya konfetiler saçılıyordu. O an her şey hem çok kusursuz hem de güzel gelmişti gözüme. Tüm ilgi her zaman olduğu gibi yine benim üstümdeydi. Doğum günü kızı olmak böyle bir şeydi en nihayetinde. Bu gece benim için gerçekten de çok özel ve önemliydi. Reşitliğime ilk adımı attığım için mutluydum. Kendi kararlarımı kimseye danışmadan özgürce alabilecek oluşum bile o anki neşemi katlamaya yetiyordu. Artık toplumda çocuk değil de yetişkin bir birey olarak yer alabilecektim. Düşüncesi bile heyecan vericiydi. Hele de ben gibi özgürlüğüne düşkün bir insan için -tahmin edeceğiniz üzere- mucizevi bir olaydı. Bu günü, bu yaşımı ayrı kılan, diğer doğum günlerimden ayıran, sıradanlaştırmayan tek özellik buydu.

'' Nehir, tatlım, doğum günün kutlu olsun.''

Yapmacık bir gülümseme ile karşıladım kızı. Sırf havam olsun diye çağırmıştım zaten onu. Kızın yüzündeki ifadeye bakılırsa bunu başarmıştım. Saçlarımı yana savururken '' Teşekkürler cicim,'' dedim. Gözüm ise sürekli Ali Osman'da idi. Yine tüm ihtişamıyla orada duruyordu. Okulun en popüler çocuğuydu. Öyle yakışıklıydı ki okulun tüm kızlarını peşinden sürüklüyordu. Onlardan biri de bendim tabi. Bu çocuğun bana göre tek kusuru adıydı. Çok sıradan duruyordu üzerinde. Ama tipi, bunu bile gölgede bırakacak cinstendi. Üstelik variyetliydi de. İdeal koca tipiydi yani.

'' Selam,'' dedim aşırı mutlu gözükmemeye çabalayarak. Aslında bir amacım da Ali Osman'ın beni fark etmesini sağlamaktı. '' Selam,'' dedi Neşe ve biraz duraklayıp ekledi. '' Parti, içkiler, kısacası her şey harika Nehircim,'' deyip kadehini bana uzattı. Ben de ayıp olmasın diye onu karşıladım. Ali Osman en nihayet beni fark etmişti. Çarpık gülüşüyle beni süzerken kalbim yerinden çıkacak gibi oldu.

'' Sen de bugün baya bir farklısın, doğum günü fıstığı.''

Yanağımı makasladığı için mi yoksa fıstık dediği için mi bilmem ama ellerimden ter boşalıyordu. Yapış yapış olduğundan elbisemin kenarına yapıştım hızla. Konuşabilme yetimi kaybetmediğimi ümit ederek dudaklarımı kıpırdattım.

'' Farklı derken ? ''

'' Hoşsun. Ee, artık 18 yaşına da girdin. Özgürsün de!''

'' Yaa, ne demezsin, '' deyip az ilerde dikilip duran huysuz ihtiyarımı işaret ettim. Gerginliğimi biraz olsun üzerimden atabilmek adına gülümsemeye zorladım kendimi. ''O yüzden babam şu an beni öldürecekmiş gibi kesiyor!'' diye ekleyip becerebildiğim kadarıyla şikayetlendim.

Ali de bu halime benimle beraber gülmüştü. Şimdi sayesinde şuraya yığılıp kalacaktım. Keşke bu kadar ulaşılmaz, serseri biri gibi görünmeseydi gözüme. O zaman işim daha kolay olurdu.

'' Partiden sonra bir çılgınlık yapmaya ne dersin ? ''

Nefesimi tuttum. Bu bir teklifti galiba. Ali Osman benimle baş başa kalmak istiyordu! İçimde havai fişekler patlıyordu adeta. Işıl ışıl olan yeşil gözlerimle ona bakmayı sürdürdüm. Ama sanırım bir cevap bekliyordu. Kaşlarından teki merakla havalanmış, bana bakıyordu.

Koruyucu Meleğim-TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now