Thank The Stars

697 130 412
                                    


Bu bölüm, biriciğim, iamanti  'ye ithaf. Seni seviyorum ve bütün desteklerin için sonsuz teşekkür ederim.

Bölüm şarkısı: Avicii/ Waiting For Love 🎧

***

Hemen karşısında duran Harry'le göz göze gelince gülümsedi. Gözleri küçülmüş ve etrafında küçük tatlı kırışıklıklar oluşmuştu. Harry o an onu güneşe benzetti. Tıpkı güneş kadar parlak ve sıcacık.

"HARREH!"

"LOUEH!"

Louis kıkırdadı ve Harry'e doğru yürüdü. Onun karşısına geldiğinde belinden tutup arkasına çevirdi ve böylece Kıvırcık tekrar çıktığı merdivenlere bakıyordu.

"Çocuklar da geliyorlar, önce içki alalım hm?"

Louis'in elleri hala Harry'nin belindeyken, merdivenleri indiler ve içkilerin bulunduğu tezgaha yürüdüler. Kırmızı plastik bardağı eline alır almaz, Harry'e dönüp gülümseyerek konuştu. Müzik o kadar yüksek sesliydi ki, birbirlerini duyabilmeleri için gereğinden biraz fazla yaklaşıp bağırmaları gerekiyordu.

"Liam'la daha önceden tanışıyor muydunuz?"

Louis'in ona uzattığı içki dolu bardağı eline aldıktan sonra cevap verdi.

"Elbette, bu kasaba ufak bir çöplük. Tanıyorum ama samimi değiliz."

"Oh! Bu harika, bu gece beraberiz, samimi olursunuz."

"Sanmıyorum, Lou."

"Nedenmiş o?"

"Josh faciasından beri bütün okul benden nefret ediyor. Genelde, benden uzak durmayı tercih ederler. Onlar için fazla eziğim sanırım."

"Böyle düşünme, Hazz. Dışarıdan patates kızartması gibi görünseler de hepsinin içinde kocaman, pis kokulu bir patates yatıyor."

"Sadece merak ediyorum, bu benzetmeleri çok düşünüyor musun yoksa öylece mi geliyor?" Harry güldü.

"Öylece geliyor. Göbek adımın İsa olduğunu biliyor muydun?"

"Hayır, göbek adın William."

"Olabilir ama arkadaşlarım kısaca bana İsa diyorlar."

"Hayır, demiyorlar."

"Kapa çeneni, Kıvırcık...Hey, bir dakika, göbek adımın William olduğunu nereden biliyorsun?"

Harry omuz silkti. "Ehm, bilmem ki belki de kulaklarım olduğu için geçen gün Simon'un sana William dediğini duymuşumdur."

Louis elindeki içki dolu bardağı kafasına diktikten sonra Harry'e bakıp muzipçe gülümsedi. Çocuğu çekiştirip salonun tam ortasındaki turuncu koltuğa oturttu.

Etraflarını sarmış büyük kalabalık yüksek sesli müzik eşliğinde birbirlerine sürtünerek dans ederken, kısa bir süre sonra sırasıyla Liam, Zayn, Oli, Stan, Ed ve Niall koltuğa yayılarak oturdular. Arkadan doğru koltuğa zıplayan Zayn, Louis'in omzuna sert bir şekilde çarpınca Louis, siyah saçlı oğlana sertçe baktı. Genel olarak, hepsinin dudaklarına sinsi bir gülümseme hakimdi. İyice yerleştikten sonra ilk konuşan Liam oldu.

Lost In The Same Jungle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin